Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        İlk başlarda dövizin artması, enflasyonun fırlaması, alım gücümüzün düşmesi ve yağmur gibi yağan zamlar zihinsel olarak tam algılanmadı aslında.

        Tüm bunlar yaşanıyor ama bunun hayatımızdaki karşılığını tam görmeyince yaşam standardımızın düştüğünü de aynı ölçüde fark etmiyoruz.

        Ne zaman ki yaşantımızda rutin yaptığımız şeyler, her zaman tükettiğimiz gıdalar, kullandığımız eşyalar değişmeye başladı, o zaman fakirleştiğimizi, yaşam kalitemizin gerilediğini ve başımıza ciddi bir hayat pahalılığı kabusunun çöktüğünü anlamaya başladık.

        Bir örnekle durumu anlatayım.

        OKTAY BEY'İN YAŞAM SATNDARDI NASIL DÜŞTÜ?

        Özel bir bankada yönetici olarak çalışan Oktay Bey 8 ay önce 16 bin 500 TL aldığı maaşla rahat bir hayat sürüyordu.

        Geçen yıl Eylül ayında başlayan ekonomik bozulmaya o da kızıyor, kaygılanıyor ama buna rağmen hayatında çok önemli değişlikler olmuyordu.

        Önce banka hesabında ufak da olsa birikmiş paranın azalmaya başladığını fark etti. Çünkü kredi kartları yüksek gelmeye başladı.

        Harcamalarını kontrol etti ve bu ay nereye fazla para harcadığını bulmaya çalıştı.

        Çok ekstra bir harcaması olmamıştı.

        Sonraki ay banka hesabında azalma daha da arttı.

        Yükselen kredi kartları haricinde otomatik ödemelerini, rutin para aktarmalarını kontrol etti.

        Ekstra bir durum yoktu.

        BANKADAN GELEN UYARI: HARCAMALARINIZ ARTTI

        Sonraki ay bankasından otomatik olarak gelen bir mesaj dikkatini çekti.

        “Akaryakıt harcamanızda önceki aylara göre bir artış gözüküyor.”

        Aslında uzun yola çıkmamıştı, rutin kilometre yapmıştı...

        Düzenli olarak hafta sonları ailesiyle birlikte dışarıda kahvaltı yapmayı severdi.

        Gelen fatura bu kez gözüne battı. Çok mu ekstra şeyler yemişlerdi diye faturayı kontrol etti. Hayır, her zamanki kahvaltıydı…

        Bankasından bir uyarı mesajı daha geldi.

        “Market harcamanızda önceki aylara göre bir artış gözüküyor.”

        Eşine sordu, bu ay fazladan ne aldı diye. Her zamanki ihtiyaçlar alınmıştı.

        Başka uyarılar geldi bankadan:

        “Enerji harcamanızda önceki aylara göre bir artış gözüküyor.”

        “Sağlık harcamanızda önceki aylara göre bir artış gözüküyor.”

        YAŞAM STANDARDINI DÜŞÜRÜYOR OKTAY BEY

        Sonunda bankadaki birikmiş parasının yüksek gelen kredi kartları harcamalarıyla tükendiğini gördü. Çünkü maaşı artık bu harcamalarını karşılamıyordu.

        O zaman kredi kartı ile yaptığı harcamalarını kısmaya başladı.

        Her yıl gittikleri Fethiye’deki tatil köyüne bu yıl gelemeyeceklerini bildirdi.

        Çünkü iki çocuğu ile birlikte geçen yıl 4 bin TL’ye kaldığı otel bu sene 12 bin TL olmuştu.

        Bir de araçla gidiş gelişin 4 bin TL benzin yakacağını hayret ederek hesapladı. Oysa geçen sene bin TL tutuyordu…

        Haftalık ailece yaptıkları kahvaltıları aylığa çevirmeye karar verdiler. Hatta eşi, “evde daha güzel oluyor kahvaltılar” diyerek destek verdi.

        Doğalgaz, elektrik harcamalarını kısmak için uğraştılar ama fazla bir şey yapamadılar.

        Sabahları sporda giymek için ihtiyaç duyduğu penye eşofman altını almak için Nike mağazasına gitti bu arada.

        Bin 800 TL fiyatı görünce şaşkına döndü. Spor ayakkabı da 2800 TL olmuştu. Sonra sevdiği tüm outdoor kıyafetlerin ve markaların basit bir tişörtünün bile bin 500 TL olduğunu şaşkınlık içinde idrak etti.

        Artık buralardan giyinemeyeceğini anladı.

        PAHALILIK KABUSU

        Özel sağlık sigortası ödemelerinin kredi kartında epey yekun tuttuğunu gördü. Onu iptal etti. “SGK ile anlaşmalı hastanelere gideriz” dedi eşi “onlar da çok iyi.”

        Yoğun trafikte aracın daha fazla benzin harcadığını fark ettiğinden, Pazartesi, Cuma günleri metrobüsle işe gitmeye karar verdi.

        Sonra her gün böyle gitmenin hiç de zor olmadığını düşündü.

        Market alışverişini yapmak için eşi internette daha çok fiyat araştırması yaptı.

        Sonunda evlerinden biraz uzakta da olsa indirim marketlerinin daha uygun fiyatla ürün sattığını gördü. İlla markalı ürünler almak şart değildi zaten.

        Özel okula giden iki çocuğun aylık taksitleri bu yıl iki katına çıkmıştı. Bu sene birini evlerine yakın olan devlet okuluna göndermenin yolunu aradılar. Sonra ikisini de devlet okuluna vermenin daha doğru olacağına karar verdiler.

        Kendisi için 3+1 ev bulmasını istediği emlakçı arkadaşı bulduğun evin 4 milyon TL olduğunu söyleyince, iki artı bir evlerinin aslında çok kullanışlı olduğunu söyledi ona.

        Arabasının sık tamire gitmesini artık dert edinmeyecekti. Yeni araba almak için tek evlerini satması gerekebilirdi…

        Sonunda Oktay Bey hayat standardının düştüğünü, her harcamasının hesabını yapmaya başladığını, aldığı maaşın önceki yaşam standardına yetmediğini anladı.

        Uykudan uyanmış gibi her şeyin pahalandığını, zamların yağmur gibi yağdığını ve bir kabus gibi hayat pahalılığı gerçeğini idrak etti.

        Artık üst gelir grubuna ait bir aile değillerdi.

        Türkiş’in açıkladığı rakama göre yoksulluk sınırına dayanmış olduğunu fark ettiğinde, ekonomik krizin başlamasının üzerinden 9 ay geçmişti.

        Sonra 5 bin 500 TL asgari ücret, 3 bin 500 TL emekli maaşı alanları fark etti.

        Onların nasıl geçindiklerini hesaplamak için uğraştı ama içinden çıkamadı.

        Diğer Yazılar