Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Devletleri siyasetçiler yönetir. Dolayısı ile o aygıtın nasıl davranacağını çoğunlukla siyasiler belirler.

        Ancak büyük devletlerin gelenekleri ve kökleşmiş kuralları, çoğu kez iktidara gelen siyasilere sonsuz ve sınırsız hareket alanı tanımaz.

        Devlet geleneği, devlet adabı, devletin geleneksel çıkarları ya da ilişkileri, siyasilerin zorunlu olamasa da usulen uymaları gereken alanlardır.

        DİPLOMASİDE HANGİ DEVLET NASIL DAVRANIR

        Büyük devlerin diplomasi dünyasında davranış modelleri vardır.

        Çin, sessiz ve derinden hareket eder.

        İngiltere, perde arkasında olmayı sever.

        Amerika, gürültü çıkartarak sahnede olmayı sever.

        Rusya soğukkanlı ve inatçı davranır.

        Türkiye’nin diplomasi geleneği nedir?

        Bu yıllara göre değişkenlik gösterir.

        Ancak hariciyenin dış politikayı yönetirken çok geleneksel davranış biçimleri vardır ve genellikle bunu iktidarlara kabul ettirirler:

        Risk almaz, büyük müttefikleriyle ters düşmez, kriz ortamlarından uzak durur.

        PUTİN’DEN DUYDUĞUM İLGİNÇ SÖZ

        2006 yılıydı sanırım, Rusya Devlet Başkanı Putin TBMM’yi ziyaret ettiğinde, heyetler arası görüşmede ben de vardım. Şöyle demişti:

        “Biz uzun yıllar Türkiye’den bir şey isteyeceğimiz ya da ortak bir şey yapacağımız zaman ABD ile görüşür, onlara bu talebimizi iletirdik. Onlar da Türkiye’ye söylerdi bu talebi. Ancak bir süredir doğrudan Türkiye ile iletişim kuruyoruz ve taleplerimizi iletiyoruz.”

        AK Parti ile birlikte, Türkiye’nin kendi çıkarlarını önceleyen ve ona göre müttefikleriyle ilişki kuran bir diplomasi paradigmasına geçmesinin önemli sonuçlarından biridir bu konuşma.

        AK PARTİ İLE DİPLOMASİDE DEĞİŞEN PARADİGMA

        Zaten müttefiklerimizin AK Parti ve Erdoğan’dan hoşlanmama sebeplerinden biri de bu, “önce kendi çıkarımız” tutumudur. 1 Mart tezkeresi de paradigma değişiminin ilk başlangıcıdır.

        AK Parti o gün herkesi şaşırtan bir tutum farklılığı göstermişti dünyaya.

        Sonraki yıllarda ABD ve diğer müttefikler bu tutum değişikliğiyle çok karşılaştı.

        Mesela Obama 2015’te, "Türk ordusu Irak’tan çekilsin" diye açıklama yapmış ama Türkiye bunu kabul etmemişti.

        Neticede Türkiye'nin büyük devlet olmanın üç önemli kuralı olan “diplomaside, ekonomide, savunma sanayinde tam bağımsız hareket etme” konusunda çok yol aldığını söylemeliyiz.

        BÜYÜK DEVLET GİBİ TEPKİ VERİYOR MUYUZ?

        Son Tahıl Koridoru anlaşması da devletimizin büyüklüğü, güvenilirliği ve diplomasideki başarısının örneklerinden biridir.

        Gelin görün ki anlaşma sonrasında yapılan açıklamalar, AK Parti’ye yakın medyanın “zafer” kutlamalarındaki abartılı tutumu, büyük devlet davranışlarına pek uymadı.

        Tıpkı beş altı yıldır diğer dış politika gelişmelerindeki tutumlar gibi.

        Rahip Brunson, Kaşıkçı cinayetinde öfkenin dozu kaçarken, Barış Pınarı operasyonlarını durdurma karşılığında Rusya ve ABD ile yapılan anlaşmada, AB ile mülteciler konusundaki mutabakatta ve son olarak da Tahıl Koridoru anlaşmasında zafer kutlamalarının ayarı kaçtı.

        ZAFERDE İHTİYAT, ÖFKEDE KONTROL

        Oysa büyük devletler diplomasi alanında zaferde ihtiyatlı, öfkede kontrollü olur.

        Öfkede kontrollü olur, böylece söylediği sözleri geri almakta zorlanmaz.

        Zaferde ihtiyatlı davranır, böylece bir terslik olursa, itibar kaybetmez.

        Büyük devletler zafer kutlamalarını köpürtmez, öfkelerini de dışa vurmazlar.

        Her iki durumda da kontrolü kaybetmez, ağır başlı davranır.

        Ancak AK Parti’de son yıllarda bu dengenin bozulduğunu görüyorum.

        Dodurga seçimini öylesine büyük bir zafer olarak sunanlar oldu ki, herkesi şaşırttılar.

        Ya da Tahıl Koridoru anlaşmasını, “yüz yılın en büyük anlaşması, dünyada hiç kimsenin başaramayacağı bir olayı başarmak” olarak öylesine köpürttüler ki, Rusya’nın Odessa limanını bombalamasıyla bir anda hayal kırıklığı yaşadılar.

        Evet, Türkiye büyük bir devlettir.

        Bunu sürekli vurgulamak gerekmez.

        O zaman diplomaside, siyasette ve iletişimde büyük devletin dilini, davranış biçimini, soğukkanlılığını göstermek icap eder.

        Diğer Yazılar