Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        AK Parti’nin ilk yıllarında sık sık, “bürokratik oligarşi ile mücadele” retoriği kullanılırdı. Erdoğan, Başbakan olduğu dönemlerde bu konuya çok atıf yapardı.

        AK Parti'nin ilk yıllarında, 2003’te TBMM’de bir bürokrat olarak işe başlamıştım.

        O zaman Ankara’da gördüğüm manzara beni çok şaşırtmıştı.

        Sürekli tuttuğum günlüklerime aldığım notlarda, bürokrasinin devleti ve milleti düşünerek çalışmadığını, kendi pozisyonu, elinde tuttuğu gücünü ve ideolojik fikirlerini korumak için hareket ettiğini yazmıştım.

        BÜROKRASİDE ESKİYE DÖNÜŞ

        Bürokrasi, güce tapan, zayıfı ezen tavrıyla beni ürkütmüştü o zaman.

        Üretkenliği gitmiş, risk almayan, sürekli üstlerine her şeyi soran, yeri geldiğinde bürokrasinin dolambaçlı labirentlerinde evrak kaybedebilen bir yapıydı.

        Doğrusu buna karşı mücadelede AK Parti hükümetleri epey yol almıştı.

        Ankara’da eski bürokrat arkadaşlarımla konuşuyorum birkaç gündür.

        Ve son günlerde yaşanan olaylarla bu konuşmaları birleştirdiğimde, bürokrasinin eski haline dönmeye başladığını görebiliyorum.

        Benzer iki tavır görüyorum.

        Birincisi siyasi değişime direnç.

        İkincisi kötü işleyen yapı.

        Birinci kısma örnek, Kürtçeyi serbest bırakan ve üniversitelerde Kürt dili bölümleri açan iktidara rağmen Kürtçe konserlerin iptali, Kürtçe tabelaların indirilmesi gibi idari yöneticilerin uygulamaları.

        Bunun son örneği geçtiğimiz hafta Mardin Artuklu Üniversitesi’nde yaşandı. Bünyesinde Kürt Dili Edebiyatı bölümü olan üniversite, konferans salonunda Kürtçe eserler okumak isteyen Pervin Çakar isimli opera sanatçısına izin vermedi.

        Geçtiğimiz aylarda Habertürk TV’de canlı yayına katılan Numan Kurtulmuş’a bu gibi uygulamaları sorduğumda, “Bunları kabul etmiyoruz, biz denizi geçip derede boğulmayız” demişti.

        CİDDİYETSİZLİĞE ÖRNEK: KPSS SKANDALI

        Siyaseten iktidara karşı dirsek gösteren bazı bürokratik tavırlara bir de kötü işleyen, hantallaşan ve ciddiyetsiz hareket eden bazı kurumları eklemek gerek.

        Bunun son örneği de önceki gün KPSS sınavında yaşandı.

        Bir özel kurumun yayınladığı soruların aynısı devlete memur alınması için yapılan son derece hayati bir sınav kitapçığına aynen basılmış.

        Olayın kendisi FETÖ’nünki gibi kötücül bir organizasyon değilse, baştan aşağıya ciddiyetsizlik ve denetimsizlik örneğidir.

        ÖSYM Başkanı görevden alındı, Devlet Denetleme Kurumu inceleme başlattı, suç duyurusunda bulunuldu ve soruşturma açıldı.

        Gelin görün ki bu skandal kayda geçti.

        BÜROKRASİDEKİ GÜÇ MÜCADELELERİ

        Önemli bir bakanlıkta önemli bir genel müdürlük görevi yürüten arkadaşımla konuşurken bürokrasinin birçok yerinde yaşanan güç mücadeleleri, çekişmeler, gruplaşmalar ve koltuğundan olmamak için yapılan türlü oyunlardan bahsetti.

        Aslında onu dinlerken 2003’te Ankara’da gördüğüm manzarayı hatırladım.

        Türkiye’nin en iyi yetişmiş insan kaynaklarına sahip AK Parti kadrolarının her geçen gün eski bürokratlara benzemesini görüyorum.

        ACİL ÖNLEM ALINMALI

        Devletin çarklarını döndüren bu insanların liyakat ve ehliyet sorununu geçtim, artık bazı bürokratların iktidara rağmen kişisel hesapları için devletin çarklarını kötüye kullanmalarına şahit oluyoruz.

        Bakanlıklar ekonomik krizin yarattığı tahribatı onarması gerekirken, enerjilerinin büyük kısmını bürokratik çekişmelere, güç mücadelelerine, “benim adamım” kavgasına harcarsa, ülkedeki sıkıntı altından kalkılmaz hale gelir.

        Cumhurbaşkanı Erdoğan yıllarca mücadele ettiği bürokratik oligarşinin, yeni bir türünün kendi iktidarında oluşmaya başladığını görmesi ve acil önlemler alması gerekir.

        Bunun yolu da liyakat ve ehliyetin kriterlerde ilk sıraya yerleştirmesi, bürokrasiyi denetlemeyi arttırması ve herkese fırsat eşitliği sağlamasından geçer.

        Diğer Yazılar