Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Enflasyonun sadece ekonomiye etkisi olmadığını, yozlaşma, ahlaki erozyon, kayıt dışılık, suça eğilim gibi birçok sosyal etkisi olduğu az biliniyor.

        Bu konuda yapılmış çok sayıda akademik çalışma var. Bu çalışmalardan bir iki tanesini okumuştum.

        Ancak üst üste yaşadığım birkaç olay, enflasyonun toplumu nasıl etkilediğini bizzat görmeme neden oldu.

        Semt pazarında pazarcılarla sohbet ediyordum önceki gün.

        Ürünlerin pahalılığından şikayet eden biri anlattı: “Bu meyveleri köyden, kasabadan alıyoruz bulamasak halden alıyoruz. Fiyatlar arttı ama bir de gereksiz yere zam yapanlar var. Bir bakıyorsun elmanın fiyatı birinde 5 ise diğerinde 8 olmuş. Sorunca mazot diyor, enflasyon diyor. Ama biliyorum kafasına göre artırıyor bazıları.”

        Ertesi günü Sapanca’da bana marangozluk öğreten Nazım Usta’nın yanına gittim. Dert yandı.

        “Fiyatlar o kadar değişik ki. Aynı ağacı biri 10 liraya, diğeri 20 liraya satıyor. Kimse de şaşırmıyor. Artık kim kaça tutturursa ona satma peşinde.”

        “Enflasyonun ahlaki erozyona etkisi vardır” dedim. “Hah tam olarak bunu anlatmak istedim. Her şeyi mubah görüyorlar” dedi.

        İnsanların gelirleri, birikimleri enflasyon karşısında eriyince, panikle bunu önlemek için her yolu deniyor sanki.

        Sapanca’da yolda tabelasını gördüğüm bir emlakçıyı aradım. Arsa fiyatları üç katına, ev fiyatları dört katına çıkmış bir yılda. 9.5 milyon TL’ye villa satıyor. “Bu akılalmaz fiyatlar da ne?” dedim. “Demir, çimento nasıl arttı biliyor musun?” dedi.

        Bir meslektaşım aradı. “Süt sorununu yazdın. Peki kaçak hayvan kesimlerinin, kayıt dışı hayvan pazarlarının arttığını biliyor musun” dedi…

        “Fiş almazsan fiyatı bu, alırsan bu” sözünü uzun zamandır duymuyordum. Fiş kesmiyorsa, fatura kesmeden mal alıyor demektir. Yani kayıt dışı, vergiden kaçmak için yapılır bunlar. Yeniden hortladı…

        Bunlar bir iki gün içinde bizzat yaşadıklarım. Yani enflasyonun, ekonomik krizin neden olduğu ahlaki erozyonun sonuçlarını artık bizatihi görmeye başladık…

        Öte yandan öfke ve sinir, çatışma ortamları, kavga, gerilim, küfür, kabalık da her yerde daha fazla görülüyor artık. Bunun nedeni de enflasyonist ortam ve ekonomik sorunlar. Enflasyon arttıkça tolumun gerilimi de artıyor adeta.

        Hükümet olayın bu yönüyle ilgileniyor mudur? Sanmıyorum.

        İşin ilginç yanı bunları zabıta tedbirleriyle çözemiyorsunuz. Kolektif bir ahlaki erozyonda suçlu bulamazsınız.

        Hele devletin kurumlarında da rüşvet, adam kayırma, yolsuzluk oluşmuşsa durum daha da vahim hale gelmiş demektir.

        İstanbul’da küçük bir kafede emekli bir vatandaş isyanını dile getirdi bana: “Torpilsiz bir şey yapılamaz oldu devlette”.

        Biliyorum hayat pahalılığı insanların canını yakarken olayın bu kısımlarına kimsenin bakacağı yok.

        Devleti yönetenler de seçim baskısıyla ne yapsalar mubah görüyorlar.

        Ancak bu ahlaki erozyonun, yozlaşmanın bedeli ağır olur.

        Öyle enflasyon rakamlarının baz etkisiyle düşmesi gibi, pat diye bunlar azalmaz. Yaygınlaşır, meşrulaşır, genç kuşaklara bulaşır ve bir toplum kültürü olarak yerleşir.

        Sonra bunu değiştirmek çok uzun yıllar alabilir.

        Diğer Yazılar