Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        “Türkiye Yüzyılı” projesi, parti içinde eski güzel günlere dönüş olarak algılandı ve bir heyecan yarattı.

        Bu bir dönüşümse eğer, yeni durum mevcut siyasetle, geçmiş siyaset arasında sancılı bir yön belirleme ve sessiz bir mücadeleye sahne olacak gibi gözüküyor.

        Zira AK Parti eski günlerinde olduğu gibi yeknesak bir ekibe, bütüncül bir politik anlayışa, ortak akla ve ortak hedeflere sahip değil artık.

        Bir yanda reformist, yenilikçi ve özgürlükçü anlayışa sahip (az da kalsa) eski ekipler, bir yanda daha statükocu, güvenlikçi, popülist milliyetçi güç merkezleri, bir yanda kişisel hesapları daha yoğun olan insanlar… Adı konulmamış bir mücadele var partide.

        Mahir Ünal’ın istifası, bu sancılı dönüşümün, adı konulmamış mücadelenin dışa vuran bir göstergesi sadece.

        Önümüzdeki günler daha fazla komplikasyonlarını göreceğiz bu sancılı sürecin.

        MEVCUT İLE GEÇMİŞ ARASINDAKİ ÇELİŞKİ

        Eğer Türkiye Yüzyılı metnine bakacak olursak farklı düşünen, farklı fikirlere sahip olan, özgürlük alanlarını daha da genişletmek isteyen herkesle Türkiye’yi inşa etmek istiyor AK Parti.

        Eskiden olduğu gibi ötekileştirmeden herkesi kucaklayan siyaset, son on yıldır süren farklı politikalar ve ittifaklar nedeniyle başka şekilde sahaya yansıyor.

        Bayramlarda bile ziyaret edilmeyen siyasi partiler, ambargolu gazeteciler, öteki olarak her an kavga edilmeye hazır muhalefet… bunlar daha Türkiye Yüzyılı açıklamasının olduğu gün yine ortaya çıktı.

        Alışkanlıklardan dönmek o kadar da kolay değil.

        Ama daha zoru, yeni ittifak yapısıyla, özgürce konuşmak ve hareket etmek olsa gerek.

        AK PARTİ İÇİNDE GÜÇ MÜCADELESİ

        Görünen o ki sadece ittifak ortağı MHP değil, parti içinde gittikçe güçlenen farklı güç gruplarının da bunda etkisi var.

        Seçim kampanyası nedeniyle değişmek isteyen AK Parti, bu değişimi yapacak entelektüel kadrolarının çoğunu kaybetmenin sıkıntısını da yaşıyor bir yandan.

        Eskiden "Özgürlüklerin sınırlarını genişletelim" diye ana bir politika belirlediğinde parti, bunun ne anlama geldiğini “şak” diye anlayan ve detayları sormadan bunu uygulamaya koyan ekipleri, kurumları vardı.

        Şimdi özgürlüklerden kastın ne olduğunu, güvenlik meselesinin ne olacağını sorgulayan, böyle bir ortamda daha fazla kontrol mekanizması kurulması gerektiğine inan yöneticiler var. Kimse risk almak istemiyor, herkes sorumluluğu bir üstüne atıyor ve top Cumhurbaşkanın önüne kadar geliyor.

        AK Parti bu yüzden değişim isteği ile uygulamadaki politikalar arasında sancılı bir süreç yaşayacaktır.

        Türkiye Yüzyılı vizyon belgesinde “gelin birlikte” diye başlayan ve ortak harekât çağrısı yapan cümlelerin yarısını hayata geçirse, bu bile AK Parti için büyük bir başarı olacaktır.

        Bir yanda son yıllarda alışıla gelmiş davranış biçimi, siyasi dil, popülist tutumlar; bir yanda değişim zorunluluğu, bu dönüşümün çok zor olacağını gösteriyor bize.

        Yine de Türkiye Yüzyılı belgesindeki ülke için faydalı olan her çabayı takdire şayan buluyorum.

        Fakat bu sancılı değişim sürecinde, doğruya doğru yanlışa da yanlış dediğimizde buna kızıp şikayet etmek yok.

        Diğer Yazılar