Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Geçen gün Barış Yarkadaş’ın 444 hesabı epeyce dalga konusu oldu. Türkiye’de 40 milyon kişinin hastalık taşıdığını öne sürmesi elbette absürttü ama peki yaygın bağışıklık gerçekte ne durumda?

        Şu an Türkiye’nin yüzde kaçı farkında olarak ya da olmayarak bu virüsü yendi?

        Ateş Hoca’ya bunu da sordum.

        “Tam olarak bilmiyoruz çünkü birkaç sıkıntımız var” dedi ve anlattı:

        “Yaygın bağışıklığı ölçmenin yolu antikor testleri ama o testler de yeterince güvenilir değil. Daha kaliteli yeni testler şu an Türkiye’de kontrol ediliyor. Güvenilir olduğu tespit edildiği anda çalışılmaya başlanacak. Büyük olasılıkla bu hafta içi başlar. Bu yeni ve daha güvenilir testlerin bir kısmı Türkiye’de üretiliyor. Bir kısmı ise yurtdışından gelecek.”

        ‘10 GÜN SONRA TÜRKİYE ÖRNEKLEMİ YAPILMALI’

        Ateş Hocanın anlattığına göre bir başka sorun da bölgesel farklılıklar:

        “Bölgeden bölgeye veriler değişiyor. İstanbul için elde ettiğimiz veri Ankara’ya uymayabiliyor. Bu yüzden de Türkiye’yi yansıtacak bir örneklem yapılmalı. Fakat bizim böyle bir araştırmaya başlayabilmek için en az 10 gün daha beklememiz gerekiyor”.

        REKLAM

        Peki şu ana kadar ne kadar kişi bağışıklık kazanmış olabilir?

        “Yaygın bağışıklık için rakam veremeyiz” diyor Ateş Hoca: "Çünkü bir ülkede asemptomatiklerin oranı yüzde 5’ler civarındayken, bir başka ülkede yüzde 30’lar civarında çıkabiliyor. Bizde bunun yüzde 15’ler civarında olduğunu düşünüyoruz. Ama kötü senaryoyu düşünelim ve tespit edilmiş hasta sayısının yüzde 30’muş gibi hareket ederek önlemleri sıkı tutalım istiyoruz.”

        Asemptomatiklerin sayısının artması yaygın bağışıklık açısından iyi bir şey değil mi?

        “Nasıl baktığına bağlı” diyor Ateş Hoca. “Bir taraftan iyi bir şey çünkü bizim zannettiğimizden çok bağışık olan var. Ama bir taraftan da tehlikeli çünkü sokakta mayın gibi dolaşan bir grup var. Şikayetleri yok ama hastalığı bulaştırabilirler. Bunun için mutlaka maske takmak ve mesafeye dikkat etmek zorundayız.”

        Acaba ben bir hayalet miyim?

        Bir süredir içimde bir şüphe… Acaba salgına yakalandım ama farkında mı değilim?

        Bilim Kurulu üyesi Prof. Ateş Kara “Aramızda 36 bin hayalet dolaşıyor” demiş.

        O hayaletlerden biri de ben olabilir miyim?

        Ya virüs sinsice vücuduma yerleşti ve bir otel konforunda bedenimde konaklıyorsa?

        Hastaneye gitsem semptomum olmadığı için PCR testi yapmayacaklar.

        Hızlı test kitlerine güvenmek de mümkün değil.

        Dayanamadım, Ateş Kara hocayı arayıp sordum:

        “Hocam ben bir hayaletsem bunu anlayabilir miyim?”

        “Anlayamazsın Kübra” dedi, “Adı üstünde asemptomatik!”

        Maske satışına dair kısa bir yorum

        Cumhurbaşkanı Erdoğan maskelerin ücretsiz dağıtılması kararından vazgeçti, parayla satış yeniden başlıyor.

        Tarihte bir kez daha sosyalizm kaybetti kapitalizm kazandı.

        Unkapanı'na dönüşen sosyal medya

        Birgün’de Ümit Alan harika bir yazı yazmış.

        “Sosyal medya Unkapanı gibi oldu. İnşaatta şarkı söyleyerek İbrahim Tatlıses gibi keşfedilme umudu taşıyan yüzbinlerce insan bir arada” diyor.

        Hakikaten durum öyle bir hâl aldı ki, henüz bir Youtube kanalı açmadıysan, Instagramda canlı yayın yapmıyorsan, hiç olmadı podcast işine girmediysen kendini “tembel” hissediyorsun!

        Üstelik bu heves siyasetçilerimize de sıçradı.

        Şu sıralar AK Parti’nin iki ağır abisinin performansı dikkatimi çekiyor.

        Eski Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan Instagram’dan, bir dönem Cumhurbaşkanı’nın kara kutusu olarak anılan ve medyadan hep uzak duran Ali İhsan Arslan ise Twitter’dan yayın yapıyor.

        Yalçın Akdoğan’ın videoları daha çok seslendirilmiş makale gibi. İhsan Arslan ise resmi bir selamlamayla başlayıp kürsü konuşması tadında devam ediyor.

        İkisine de tavsiyem, madem bu yola girdiler, ortama uygun bir üslup seçsinler.

        Verecekleri mesaj ciddi olsa bile tarzlarını biraz sivilleştirsinler.

        Diğer Yazılar