Erdoğan'ın basketbol maçı

Ruhat Mengi bir süredir Sözcü Gazetesi’nde gündemin nabzını iyi tutan röportajlar yapıyor.

Dün tam da HDP 11 maddelik tutum belgesini yayınlamışken Ahmet Türk ile konuşmuş, “Güneydoğu’daki bazı illeri kapsayan ayrı bir bölge talebiniz var mı?” diye açık açık sormuş.

Ahmet Türk, Kürt hareketi içinde ılımlı tutumuyla bilinen, geçmişte PKK terör örgütünü de eleştirmekten çekinmemiş bir isim.

Fakat mesele özerklik veya ayrı bir yönetim konusu olduğunda Ahmet Türk bile muğlak konuşmuş.

“Özlediğimiz elbette Kürtlerin bir statüye sahip olmasıdır ama bugün demokrasi oluşmadan bunu ilk elde gündeme getirmek çok doğru değil. Ortak akıl ortaya çıktığı zaman, herkes samimi ve feragatçı olmak durumundadır. Ama tabii ki bir halk, yerelde kendini yönetebilecek bir imkana sahip olmak ister” demiş.

Türk’ün açıklaması “Zamanı geldiğinde, uygun şartlar oluştuğunda ayrı bir statü de isteyebiliriz” anlamına geliyor.

“PKK şiddetinin ortadan kalkması için nasıl bir çaba gösteriyorsunuz?” sorusuna ise yine yuvarlak bir yanıt vererek, “Bunlar zaman içinde olgunlaşacak, zaman içinde tartışılacak şeylerdir” yanıtını vermiş.

Kürt hareketi terör ve özerklik konusundaki kafa karışıklığını gidermedikçe “Kürt sorununun çözümü için HDP’yi muhatap olarak görebiliriz” diyen Kılıçdaroğlu bile iktidara gelse bu meselede yol alınamaz.

Nihai hedef ve o hedefe giden yolda kullanılan yöntemin meşruluğuyla ilgili bir sorgulama içinde değiller çünkü…

Seda Sayan’ın programında Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Opr. Dr. Banu Küçükpolat’ın kırmızı düğün elbisesi içinde göbek attığını görünce müthiş bir ikilemde kaldım.

Bir yanım “Doktorluğu bırakıp şöhrete soyunmuş” diye eleştirdi, öteki yanım “İnsanları mesleki kalıplara sokmamak lazım” dedi.

Bir yanım samimi buldu bir yanım yadırgadı.

Bir yanım neşeli buldu bir yanım varoş.

Peki hasta olsam o doktora kendimi emanet eder miydim?

İşte bu soruya “Mümkünse hayır” dedim açıkçası…