Ahmet Güneştekin fenomeni ve Beyaz Türklerin Diyarbakır seferi
Ahmet Güneştekin’in Diyarbakır’da açtığı sergi, gerek Ekrem İmamoğlu’nun açılışa katılması, gerek yüzlerce ünlü ismin Diyarbakır’a çıkarma yapması, gerekse de İsmail Saymaz ve Ertuğrul Özkök’ün halay videosu ile son günlerin en renkli politik magazin gündemini oluşturdu.
Güneştekin’in bir sanatçı olarak performansı yıllardır güncel sanat piyasası içinde tartışılır. Seveni olduğu kadar beğenmeyeni de çoktur.
Eleştiriler genellikle Güneştekin’in doğrudan politik mesajlar veren, dünyada başka sanatçıların daha önce yaptığı eserleri fazlasıyla andıran, ticari kaygısı öne çıkan işler yapması olarak özetlenebilir.
Güneştekin alınmasın ama ben de kimi eserlerine baktığımda benzer bir duyguya kapılıyorum.
Örneğin Marina Abramović’in 1997’deki Venedik Bienali’nde, Bosna Savaşı'nda hayatını kaybedenlerin anısına günlerce kanlı kemikleri kazıdığı efsanevi performansını hatırlayınca, Güneştekin’in lastik ayakkabı yığınından pek etkilenemiyorum.
Veya Damien Hirst’in 2009 yılında, 18. Yüzyıl'dan kalma bir kafatasının üzerine 8 bin 601 adet elmas kapladığı 'For the Love of God' isimli eserinin yarattığı etkiyi bilen bir sanatsever olarak, Güneştekin’in 'Ölümsüzlük Odası' adını verdiği yerleştirmesinin veya diğer renkli kafatası heykellerinin bu kadar ilgi görmesine şaşırıyorum.
Tabii sonuç itibarıyla ben bir sanat eleştirmeni değilim. Belki de Güneştekin bu eserlerden haberdar değildir ya da daha öncesinde düşünmüştür.
Ayrıca ne kadar eleştirilirse eleştirilsin Türkiye sanat dünyası içinde kendini kabul ettirdi. Bugün Contemporary Istanbul gibi çağdaş sanat fuarlarının baş köşelerinde yer alması, Pilevneli gibi Türkiye’nin önde gelen galerilerinden biri tarafından temsil ediliyor olması, eserlerinin ciddi fiyatlara alıcı bulması bunun açık kanıtı.
Güneştekin’in bu kadar gündemde olmasının bir nedeni de medya ve iş dünyasında kurduğu sıkı dostluklar ile de adından söz ettirmeyi başarması...
Şu bir gerçek ki Güneştekin ‘PR’ işini çok iyi biliyor. Tüm sergilerine kalabalık bir gazeteci grubu davet ediyor. Sağ olsun, beni de 3 sene önce Viyana’daki sergisine davet etmişti, gitmiştim. Sonraki davetlerine ise biraz yoğunluktan, biraz da riyakârlık olur diye katılmadım. Eserleriyle ilgili şüphe duyduğum halde iltifat etmemin gerçek dostluğa sığmayacağını düşündüm açıkçası, çünkü bir insan olarak seviyorum kendisini.
Zaten yokluğumun hissedildiğini de iddia etmiyorum zira çıkan halay görüntülerine bakılırsa gayet renkli isimler Güneştekin’in yanındaymış!
İsmail Küçükkaya çekip paylaşmasa, Ertuğrul Özkök’ün halaya bu kadar yatkın olacağını hangimiz tahmin edebilirdik?
Ülke gündemi o kadar gergin ki sayelerinde biz de bir nebze olsun neşelendik.