Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        “Denizi methet karada kal” minvalinde bir Latin atasözü vardır. Lâkin kendi varlığını sadece zihin ve bedeninde değil, farklı coğrafyalarda da aramaktan hiç vazgeçmedi insanoğlu. Hatta karayı methetti ama hep denize açıldı denebilir. Kâh para ve zenginlik, kâh misyonerlik ve öldürmek için, kâh sadece meraktan… Ama bu seyahatlerin bir kısmı sadece seyahat olmakla kalmadı, büyük değişimleri de beraberinde getirdi. İşte bu kitap, insanlığın bilgi birikiminin artmasına, coğrafi keşiflerin yapılmasına ve dünyanın haritasının çıkarılmasına katkıda bulunan büyük seyahatlerin hikâyesini anlatıyor. “Büyük seyahatlerin pek çoğuna ilişkin görgü tanıklarının ve günlüklerin elimizde olması, bizim için büyük bir şans” diyor yazar Peter Aughton.

        Kendisi de bir maceracı aslında. Uzun yıllar havacılık ve uzay teknolojisi üzerine çalışmış, sesten hızlı ilk uçağın yapımında yer almış. Öğretim üyeliğine başladıktan sonra da çok satan seyahat ve keşif kitapları yazmış. “Endeavour,” “Resolution,” “The Transit of Venus” gibi…

        “Dünyanın Çehresini Değiştiren Seyahatler” Türkçe’deki ilk kitabı. Dünyanın en başarılı denizci kavmi Fenikeliler’den Kolomb’dan yüzlerce yıl önce Amerika kıtasına ayak basan İskandinavlar’a; Atlas Okyanusu’nu deriden ufak bir tekneyle geçen İrlandalı rahip Aziz Breandan’dan Bartolomeu Dias ve Vasco de Gama’nın seyahatlerine; Francis Drake’in Golden Hind gemisiyle yaşadığı maceralardan gerçek Robinson Crusoe öyküsüne kadar pekçok seyahat ve kahraman yer alıyor kitapta.

        BEŞ TECRİT YILI

        Son bahsettiğim, bana en çarpıcı gelenlerden. Ancak hikâyeyi anlatmak için üç kişiden bahsetmek gerekecek.

        İngiliz korsanı William Dampier, 1680’li yıllarda Büyük Okyanus’ta boy gösterdi. Dampier karmaşık bir kişiliğe sahipti fakat dünyanın en uzak ülkeleri hakkında bilgimizin artmasında, kuşağının diğer kâşiflerinden daha fazla katkısı oldu. 1652’de Somerset’te bir çiftçi ailesinin çocuğu olarak dünyaya geldi. 16 yaşında öksüz kaldığında, bir gemiye miço yazılıp denize açıldı. Sonra deniz subayı oldu. Donanmada 10 yıl çalıştıktan sonra Orta Amerika’daki İspanyol Karayipleri boyunca yasadışı faaliyet sürdüren bir haydut topluluğuna katılmayı zengin olma fırsatı olarak gördü. Yerleşim yerlerini yağmalayarak, gemileri ele geçirerek ve yasadışı yükleri kaçırarak yaşamının birkaç yılını korsanlarla geçirdi. Dampier 1680’lerde İngiliz Deniz Kuvvetleri tarafından, dünyanın az bilinen bölgelerinin haritasını çıkaracak keşif ekibinin başına getirildi. Avustralya’dan dönünce, yaptığı seyahatler ve keşiflerle ilgili ikinci bir kitap yayımlamaya koyuldu.

        1704’te, Büyük Okyanus’a girmek üzere Horn Burnu’nun çevresini dolandı ve burada, yanındaki İskoç Alexander Selkirk’ü, Şili kıyısından 400 mil açıktaki ıssız Juan Fernandez Adası’na bıraktı. Bunu aslında Selkirk istemişti; Dampier’den öyle nefret ediyordu ki onunla aynı gemide bir fersah daha yol almaya tahammülü kalmamıştı. Bazı rivayetlere göre ise Selkirk gemiyi denize açılmaya elverişsiz olduğu ve ciddi onarım gerektiği için terk etmişti. Bu doğruysa, kararı isabetliydi; çünkü bir süre sonra gemilerden biri mercan resifine çarpıp battı. Dampier her zaman olduğu gibi hayatta kaldı.

        Birkaç yıl sonra, Kaptan Woodes Rogers önderliğinde yeni bir keşif grubu, Bristol’dan demir alıp güney denizlerine doğru yola çıktı. Korsanlık ve yağmacılık üzerine donatılmış bir sefer için kusursuz biri olan William Dampier’i kılavuz olarak yanında götürdü. Rogers’ın gemisi Horn Burnu’nu aştı ve 1709’da Juan Fernandez Adası’na vardı. Alexander Selkirk hâlâ yaşıyordu. Büyük Okyanus’taki uzak adada, tek başına geçirdiği o beş tecrit yılı boyunca sağ kalmıştı. Woodes Rogers, Selkirk’ü şaşkınlık içinde şöyle tarif ediyordu:

        "Kısmen kederinden kısmen de tuz ve ekmek bulunamadığından, açlık kendisini mecbur edinceye dek, ilk başta hiçbir şey yemedi… Hem ateş yaktığı hem de mum niyetine kullandığı ve güzel kokusunun onu ferahlattığı, iki adet tatlı kırmızı biber çubuğundan tahtayı dizlerinin üstünde sürterek ateş yaktı. Ağaçların arasında koştuğu için, elbiseleri ve ayakkabılarını kısa süre içinde eskitmiş ve giyinme ihtiyacını bunlar olmadan karşılamak zorunda kalmıştı… Barutu tükendiği zamansa, onları (keçileri) tabana kuvvet yakaladı. Yaşam biçimi ve sürekli yürüyüp koşma talimi, onu hantallığın tüm kötü huylarından uzak tuttuğundan, bizim için keçileri yakalamasını istediğimizde kavradığımız üzere, ağaçların arasından ve kayalar ile tepelerin üstünden şaşılacak bir çabuklukla koştu. Adamlarımızın en çeviklerinin birkaçıyla birlikte onun keçileri yakalamasına yardımcı olması için gönderdiğimiz bir buldoğumuz vardı. Fakat o, hem köpeği hem de adamları geride bırakıp usandırdı, keçileri yakaladığı gibi sırtına atıp bize getirdi."

        Çektiği bütün sıkıntılara rağmen Selkirk, Dampier’in kurtarma gemisinde olduğunu duyunca, medeniyete geri dönmek isteyip istemediği konusunda tereddüde düştü. Fakat sonunda, iki musibetin daha az beteri olarak kurtarılmayı seçti.

        Alexander Selkirk, adadaki tecrübelerinin kaydını tuttu ve bu, memlekete dönüşünde yayımlandı. Kitap çok meşhur oldu ama aslına göre fena şekilde çarpıtıldı. Kitabın üzerinde çalışan Daniel Defoe, onu Robinson Cruseo romanını yazarken temel olarak kullandı.

        DÜNYANIN ÇEHRESİNİ DEĞİŞTİREN SEYAHATLER  Peter Aughton  İş Bankası Yayınları
        DÜNYANIN ÇEHRESİNİ DEĞİŞTİREN SEYAHATLER Peter Aughton İş Bankası Yayınları

        KOLOMB’DAN 1000 YIL ÖNCE AMERİKA’YA GİTTİ

        Şimdi bir rahibin inanılması güç yolculuğuna tanık olalım.

        İrlanda, İsa’dan sonraki ilk yüzyıllarda Hıristiyanlığın merkezlerinden biri haline geldi ve bu din buradan diğer Britanya adalarına ve daha ötelere iletildi. Ancak buradaki rahiplerin hiçbiri Hıristiyanlığı basit bir tekneyle hayranlık uyandıran bir seyahat yaparak Aziz Brendan kadar uzaklara taşıyamadı.

        Brendan, MS 489’da, İrlanda’nın Kerry bölgesinde doğdu. İlerleyen yaşamında birkaç manastır kurduktan sonra Clonfert Manastırı’nın başrahipliğine getirildi. Söz konusu seferini, MS 530 yılı civarında gerçekleştirdiği sanılıyor.

        Seyahat, Brendan ve onunla aynı manastırda kalan keşişlerce gerçekleştirildi. Teknelerinin, öküz derisi kaplı meşe ağacından bir iskeleti vardı ve üstü açıktı. Bir direk ve yelkenliydi ama sadece yelkenle rüzgâra karşı yol alınamayacağı için, küreğe de ihtiyaç duyulmaktaydı. Seyahatin ilk ayağı, İrlanda’dan İskoçya’nın kuzeyindeki Faroe Adaları’na kadardı. Bu adalarda küçük çiftçiler yaşıyordu ve Brendan oralara ‘Koyun Adaları’ adını verdi. Brendan, daha fazla yer keşfetmek amacıyla daha batıya yelken açmaya karar verdiyse de şiddetli fırtınalar ve ağır hava koşulları, onu Faroeler’e geri dönmek zorunda bıraktı. İkinci denemede elverişli rüzgârlar onu Azor Adaları olduğu sanılan, binlerce km güneydeki başka takımadalara götürdü. Onun, Faroe Adaları’ndan Atlas Okyanusu’nun çok uzak bir noktasına uzanan bu büyük mesafeyi aşabilmesi ve sonunda ayak basacak bir toprak parçası bulabilmesi inanılmaz görünüyor ama karaya çıkışına dair rivayet edilenler ve bundan sonra meydana gelen olaylar, bu iddiayı destekliyor. Brendan’ın hikâyesinde, aynı yerde bulunan ve biri sıcak diğeri soğuk, iki su kaynağından bahsediliyor. Bu, Azor Adaları’ndaki Flores Adası’nın kaynaklarına uyuyor. Brendan, burada 24 kişilik bir dini cemaat kurup tekrar yola çıktı.

        Azorlar’dan sonra, rüzgâr doğrultusunda seyahatine devam ederek, yeni bir bölgeye ulaştı. Buradaki yabani otlar, denizin üzerini ‘kalın bir kütle halinde’ örtmüştü. Bu tasvire uyan yer, Sargasso Denizi. Buradan sonra, Batı Hint Adaları’na doğru yelken açtı ve vardığı bu topraklarda, içi kırmızı ve beyaz renkte, sarı kabuklu, 12 bölmeye ayrılmış yarım kilo ağırlığında bir meyveye rastladı. Keşfettiği meyve, Büyük Inagua Adası’nda bol yetişen greyfurttu. Yaptığı seyahat onu Bahama Adaları’na götürdü ve Büyük Bahama Sahili’ne vardı. Bu noktada deniz o kadar berraktı ki anlattığına göre teknenin aşağısında balıklar ve denizin dibi, rahatlıkla görülebiliyordu.

        Florida kıyısından uzaklara açıldıklarında, Gulf Stream’i takip etmeye başladılar. Bu akıntı onları kuzeye sürükledi. Amerika anakarasından hiç de uzakta değillerdi. Fakat bu efsanede bu anakarayı gördüklerine dair bir ipucu maalesef yok…

        Ming Hanedanı’nın efsanevi seyahatleri; Abel Tasman’ın Tasmanya’yı keşfi; Kaptan Cook’un Endeavour gemisiyle yaptığı efsanevi seyahat; Charles Darwin ve Beagle’ın Seyahati; Scott, Amundsen ve Shackleton’ın dünyanın uçlarına yaptıkları seyahatler ve başkaları da var kitapta.

        Dikkatinize…

        REKLAM

        ***

        İKİ TAVSİYE

        Bugünden bin sene sonra, barış ve bolluk içindeki insanlık diğer gezegenlerle iletişim halindeyken isimsiz bir gezegende terk edilmiş bir uzay gemisi bulunur ve hikâye başlar. Diğer kitapta ise karlı bir Colorado gününde, bir parkta lise öğrencisi Lucinda Hayes’in cesedi bulunur. Biz de onun katilinin peşine düşeriz…

        Andromeda Nebulası

        İvan Yefremov

        (İthaki Yayınları)

        Kardaki Kız

        Danya Kukafka

        (Doğan Kitap)

        Diğer Yazılar