Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        “Batman v Superman: Adaletin Şafağı” (Batman v Superman: Dawn of Justice) DC Comics’in süper kahramanlarını bir araya getiren alternatif bir evrende geçiyor ve hikâyeyi “Adalet Birliği” (Justice League) adıyla anılan yeni bir seriye bağlıyor

        Marvel’in “Yenilmezler”i varsa, DC Comics’in de “Adalet Birliği” var. Adalet Birliği, alternatif bir evren sunuyor seyirciye. Yine ABD’deyiz ama farklı bir ABD’de.... Superman (Henry Cavill) Metropolis’in, Batman (Ben Affleck) Gotham şehrinin kahramanı. Hikâye Superman filmi “Man of Steel”in (2013) devamı niteliğinde. O filmde Superman’in cephesinden izlediğimiz savaşı bu kez Batman’in bakış açısından görüyor ve sivil halkın neler yaşadığına tanık oluyoruz... Batman kayıpların hesabını sormaktan yana. Superman’in güçlerinden rahatsız olan tek kişi o değil. Meseleye demokrasi açısından bakan senatör Finch (Holly Hunter) de, hesap vermesini istiyor. Öte yandan Superman de Batman’in yargısız infazlarından rahatsız. Her ikisi de birbirini kontrolsüz güç kullanımıyla suçlasa da kendilerine dışarıdan bakamadıkları açık. Birbirlerini kıskandıklarını söylemek mümkün. Meseleyi daha çok takıntı haline getiren taraf ise Batman. Karşısındaki “doğal, organik” bir süper kahraman. Kendisinin gücü ise mühendislik, zekâ ve paradan geliyor. Bilge yardımcısı Alfred’in (Jeremy Irons) uyarılarına karşın Superman ile kıyasıya bir savaşa hazırlıyor kendini. Batman – Superman gerilimi sürerken bundan en çok faydalanan ise Lex Luthor (Jesse Eisenberg) oluyor.

        LEX LUTHOR VE TERÖRİZM

        Gücünü zekâsından alan, kafası karışık, marazi bir genç olarak karşımıza gelen Lex, filmin tam merkezinde duran bir karakter. Herkesi tuzağa doğru çekerek entrikayı hazırlıyor. Batman ve Superman kibirlerini çarpıştırırken o çılgınca bir ihtirasla kıyametin kopmasını arzuluyor. Süper kahramanları Tanrı’nın temsilcisi olarak görüyor ve Şeytan’ın tarafını tutuyor. Dünyayı ele geçirmekten ziyade karıştırmak isteyen Lex’in amaçlarıyla terörizm arasında kuşkusuz sembolik bir bağ var. Zaten filmin terörizmin tüm dünyada estirdiği paranoya ve gerilimden yola çıktığı kesin.

        ‘HARİKA KADIN’ GAL GADOT

        Baştan sona karanlık, huzursuz ve kaotik bir film bu... Batman ve Superman’in öfkesi ile Lex’in deliliği filmin sadece görsel atmosferine değil anlatımına da damga vuruyor. Yönetmen Zack Snyder farklı stillerde çektiği sahneleri birbirine hızla bağlıyor, seyircinin nefes almasına izin vermiyor. Filmde aksiyondan ziyade karmaşa, tahribat ve dövüş var. Batman’in gördüğü kâbuslar, film için de anahtar niteliğinde. Snyder’in amacı sanki çağdaş dünyanın kâbuslarını görselleştirmek, kıyamet korkusunu filmin ana duygusu haline getirmek... Öyle bir anlatım var ki, öyküyü takip etmekten ziyade film tarafından adeta kuşatılıyorsunuz. Bu arada, Batman ile Superman’in testosteron saçan enerji israfına karşılık Lois (Amy Adams) ve filmde bir yıldız gibi parlayan Gal Gadot’nun canlandırdığı Wonder Woman’ın sakinlikleri dikkat çekici. Sinir krizinin eşiğindeki erkeklere karşı çözüm odaklı olgun kadınların filmi bu...

        TRAJİK VE KARANLIK

        Christopher Nolan “Batman Üçlemesi” nde süper kahraman filmlerine trajedi ağırlığı getirmiş, bilimkurgudan ziyade gerçekçi aksiyondan ilham almıştı. Snyder trajik tondan vazgeçmiyor ama fantezi ile bilimkurgudan daha çok esinleniyor. Nolan’ın tarzı kuşkusuz daha yenilikçiydi ama Snyder’ın da Hans Zimmer ve Junkie XL’in müzikleri eşliğinde aksiyon operası tadında seyre değer, acayip bir iş çıkardığını düşünüyorum.

        Filmin notu: 7

        Diğer Yazılar