Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İskoç yönetmen Lynne Ramsay’in Jonathan Ames’in aynı adlı romanından sinemaya uyarladığı “Hiçbir Zaman Burada Değildin” (You Were Never Really Here), Hitchcock’un “Sapık” filmine komik göndermeler de içeren sert ve kanlı bir suç hikâyesi anlatıyor

        SİNEMA sanatında, senaryo ya da yönetmenlik açısından hikâye anlatmanın sayısız yolu var. Ne var ki, seyirci çoğunluğunun muhafazakârlığı nedeniyle yeni anlatım teknikleri yaygınlaşamıyor. “Sanat filmleri dünyası”nda ise çoğu yönetmen, anlatım tekniklerini sadeleştirerek hikâyeye, senaryoya odaklanıyor. Bu yüzden, 1980’lerin başından beri sanat sineması daha çok senaryo üzerinden gelişiyor. Anlatım yalınlaşırken, senaryo teknikleri zenginleşiyor. Ticari sinemada ise tam tersi... Öyküler basitleşiyor ama biçim daha gösterişli bir hal alıyor.

        SENARYO ‘BOŞLUKLARI DOLDUR’ OYUNU GİBİ…

        Ancak arada Lynne Ramsay gibi yönetmenler çıkıyor ve yenilikçi bir senaryoyu, sadelikten uzak anlatım teknikleriyle birleştiriyor. 2011 yapımı “Kevin Hakkında Konuşmalıyız”da da aynısını yapmış ve eleştirmenlerle, sinefilleri mest etmişti. “Hiçbir Zaman Burada Değildin”in senaryosu, “boşlukları doldur” oyunu gibi... Ana karakterin çocukluk travmaları ya da devlet adına çalışırken yaşadığı bazı olaylar, 1-2 saniyelik ara planlarla anlatılıyor. Ramsay, gösterdiği o anların detayına, olayların bütününe girmiyor, “büyük resmi” seyircinin tamamlamasını istiyor.

        Hikâyeyi özetlemeye, Joe’nun (Joaquin Phoenix) bir tetikçi ya da yasadışı bir özel detektif olduğuyla başlayabiliriz. Kesin olan, bir politikacının kayıp kızı için Joe’yu tutması ve Joe’nun kızı bulmasının ardından işlerin karışması...

        Joe, annesine bakmak ve çocukları kurtarmak gibi amaçlarla bağlı hayata ama intihara meyilli biri. Belli ki, psikolojik ve fiziksel işkencelerle geçen çocukluğunu geride bırakması ya da devlet adına çalışırken yaşadığı vicdan azaplarından kurtulması mümkün değil.

        Filmin beni alıp götüren yanı, öyküsünden ziyade Joaquin Phoenix’in oyunculuğu ve Lynne Ramsay’in yönetmenliği oldu... Ramsay, Jonny Greenwood’un yer yer atonal bir yapıya bürünen şahane müziğinin de yardımıyla 90 dakikalık kendine has bir ritim ve algı dünyası kuruyor. Bazen dünyaya Joe’nun gözünden bakıyor, zihninden geçenleri görüyoruz. Bazen de eylemlerine tümüyle dışarıdan bakıyoruz. Sözgelimi, kızı bulmak için randevuevine girdiği sahnede onu güvenlik kameralarının siyah beyaz görüntülerinden seyrediyoruz...

        HOLLYWOOD SİNEMASININ DIŞINA ÇIKAMIYOR!

        Hitchcock’un “Sapık” filmine yapılan birkaç matrak göndermeyi unutmayalım. Joe hayatının uzak da olsa o filmle bir bağı olduğunun farkında. Sonuçta o, kötü adamları öldüren iyi kalpli bir sapık aslında... Yeri gelmişken, Hitchcock’un “Sapık”ta bıçak darbelerini göstermemesi gibi, Ramsay’in de çekicin bedene temas ettiği anları atladığını belirtelim. Yine de çok sert ve kanlı bir film...

        “Hiçbir Zaman Burada Değildin”in klasik Hollywood sinemasından alışkın olduğumuz türde “bir güçlü ve kurtarıcı erkek” hikâyesinin çok dışına çıkamadığını düşünüyorum aslında... Ama senaryo yazım tekniğini, ses bandını sevdiğim ve özellikle Lynne Ramsay’in yönetmenliğinden etkilendiğim kesin... Yeni denemelere açık seyircilere gönül rahatlığıyla öneririm.

        Filmin Notu: 7

        Diğer Yazılar