Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Manchester United maçının çok büyük önemi vardı Fenerbahçe için. Taraftarla takımın bütünleşmesi açısından, futbolcuların kendilerine olan güvenini yeniden kazanmaları açısından, yönetimin emeklerinin karşılığını biraz da olsa alması açısından... Belki de en önemlisi ise seyircinin stada geri dönmesi, takıma sahip çıkmasıydı. Tribünlerde 36 bin seyirci vardı. Gerçi Fenerbahçe’nin böylesine maçları full çekmesi lazım ama 36 bin Fenerbahçeli için de ‘yetmez ama evet’ diyebiliriz.

        Yöneticiler stat dışındaki taraftar topluluğunu görünce, “Bu kalabalığı özlemişiz” diyordu. Advocaat da ilk kez dolu tribünler önünde oynayacak olmalarından çok memnundu. Bu sevincini de maçtan önce karşılaştığı Önder Fırat’a, iki elini havaya kaldırıp “İşte ben bunu istiyorum” diyerek özetledi.

        Rakip Manchester United gibi bir devdi, daha iki hafta önce alınan farklı bir yenilgi vardı ama başkan da yöneticiler de galibiyetten emindi. Bekledikleri gibi de oldu. Ve bu galibiyet Fenerbahçe’yi tam anlamıyla havaya soktu. Uzunca bir aradan sonra taraftar şampiyonluk kelimesini telaffuz eder oldu. Aziz Yıldırım ise şampiyonluğa olan inancını zaten hiçbir zaman kaybetmemişti. 90 dakika bitiminde tüm yöneticilerin görüşü aynı yöndeydi:

        “Seyircimiz muhteşemdi. Galatasaray maçında stat dolar ve yine yeneriz. Bu takım sezon sonunda da şampiyon olur.”

        TERIM Mİ DOĞRUYU YAPIYOR AVCI MI DOĞRUYU SÖYLÜYOR?

        Yabancı futbolcu kuralımız bize yaradı mı yaramadı mı, kafam karışık. Kuralı koyanlar memnun. “Gençlerimiz Avrupa’ya gitmeye başladı” diyorlar! Ne kadar futbolcu ihraç ediyorsak artık. Bunun yanı sıra Milli Takımımız’ın hali de malum. Koca ülkede stoper bulamıyoruz, forvet çıkaramıyoruz. Çareyi gurbette arıyoruz.

        Bizim servisten İlker Güneş kardeşimizin bu haftaki incelemesi dikkat çekiciydi. Ligimizin son hafta maçlarında forma giyen toplam 248 futbolcunun sadece 76’sı Türkiye doğumluydu. Yaklaşık yüzde 30’u. Bunların da maalesef ki yalnızca 13’ü altyapı ürünü.

        Maçına göre 9-10 yerli ile oynayan Medipol Başakşehir’in de durumu ortada, 10-11 yabancı ile oynayan Alanya’nın da, sahaya 6 Brezilyalı süren Adana’nın da. Biri tepede, diğerleri dipte...

        Şu 3 takımın verileri bile Türk insanına yatırım yapmanın zamanının gelip de geçtiğini, artık kaçınılmaz olduğunu göstermesi açısından çok önemli.

        Abdullah Avcı, “Milli Takım için seyredilmesi gereken doğru takımlar olduğumuzu düşünüyorum” diyor Başakşehir karşısına 8 yerli ile çıkan Konyaspor’u da işin içine katarak. Belki Fatih Terim’e gönderme de yaparak.

        FUTBOL MU, FUTBOLUN SİYASETİ Mİ? ARDA ARTIK KARARINI VERMELİ

        Peki biz nelerle uğraşıyoruz. Arda Milli Takım’a alındı mı alınmadı mı? Aylardır milli maç dönemlerinde tek gündem maddemiz bu.

        Hoca gerekçesini tüm çıplaklığıyla açıklamamakta dirense de madem ki bu işin sorumluluğu Terim’e verilmiş, kararlarına herkes uyacak. Çünkü sonuçta faturayı ödeyecek olan kendisi.

        Arda da her ne kadar masum gözükmeye çalışsa da, haklı olduğu yönler bulunsa da futbolunu mu oynayacak, futbolun siyasetinde kalmaya devam mı edecek, karar versin.

        Milli Takım’ı bırakacak mı bırakmayacak mı, noktayı koyacak. Bırakacaksa da büyüklerinin nasihatleriyle kararından dönmeyecek.

        Bıktık artık her icazet alanın, kendini dev aynasında görenlerin ihtirasından, şımarıklığından... Anlayan anlar. Şimdilik bu kadar...

        Diğer Yazılar