Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Kiev’deki içimizi titreten soğuk, skandal bir hakem ve beter sonucun ardından Rotterdam’ın havası da, sonucu da iyi geldi doğrusu. Feyenoord maçına gelirken hakem hakkında ‘Acaba?’ soruları da ister istemez kafamı kurcalıyordu açıkçası. 10. dakikada Lens’in pozisyonu yaşanınca kuşku daha da arttı ama işin aslı İspanyol hakem, İskoç meslektaşı gibi çıkmadı. Feyenoord seyircisinin o ürkütücü baskısına da pabuç bırakmadı.

        Maç öncesi dostluk yemeğinde Feyenoord başkanı, aynen Advocaat gibi “Umarım gruptan birlikte çıkarız” diyordu da temennisi tutmadı. F.Bahçe istediğini alan taraf oldu. İsteyerek, hak ederek...

        Feyenoord’da her ne kadar coşku olsa da bu skora yansımadı. İlk 45 dakikaya bakıyorum, F.Bahçe 4 tane çok önemli pozisyon yakalamış, birini de gol yapmış. Feyenoord’un da iki kritik atağı var da birinde Volkan’ın becerisine, birinde de direğe takılmış. Elia ile tehdit eden, Kuyt ile zorlayan bir rakip vardı; karşılarında ise iyi bir F.Bahçe savunması...

        Sow’a ayrı bir parantez açmak lazım. Yine jeneriklik bir gol. Adam normal gol atmayı unuttu! O ana kadar sahada pek de varlığı hissedilmiyordu ama iyi niyetli çalışkan... Meyvesini de alıyor.

        Aynı F.Bahçe gibi... F.Bahçe de takım olmayı başardıktan sonra meyvelerini toplamaya başladı. Hani yeni gelenler için derler ya “Elinde sihirli değnek mi var?” diye. Advocaat’ın varmış sanırım. Hoca önce teşhisi koydu, 3-4 hafta tedavi etti, sonrasında takımı kendine getirdi. Yeri geldi taviz vermez tutumuyla, yeri geldi tatlı diliyle...

        F.Bahçe takımı artık güven veriyor. Maç öncesi bir taraftan da Zorya-Manchester United karşılaşması konuşuluyordu ama F.Bahçe kendi işini kendi gördü. İki takım arasında zaten kalite farkı var. İki farklı galibiyetten başka şansı olmayan Feyenoord, iki pozisyon bile zor buldu ikinci yarıda.

        Biraz Van Persie’nin, biraz da Lens’in performansları benim beklentilerimin altında kalsa da görevlerini eksiksiz yerine getirmeye çalıştı F.Bahçeli futbolcular. Bu noktada iki Volkan’a ayrıca değinmek istiyorum. Volkan Demirel harika oynadı ama bu kadar vakitten çalmaya kalkışırsanız, Türkiye’de belki ama Avrupa’da tolerans göstermezler. Göz göre göre gereksiz bir sarı kart. Hele hele Volkan Şen... Adam oyuna girer girmez, daha birinci dakikasını doldurmadan isyan etmeye başlar mı? Eli kolu oynar mı? Zaten Avrupa’da aylarca cezan nedeniyle takımı eksik bırakmışsın, hiç mi uslanmazsın!

        Sonuçta F.Bahçe, Ukrayna’daki skoru aklına bile getirmeden Rotterdam’da işi bitirdi. Hem de Manchester United gibi bir futbol devini sollayıp grup birincisi olarak... Daha ne olsun?

        Diğer Yazılar