Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Fenerbahçe 3 Temmuz'dan bu yana, "Bu bir şike davası değil, Aziz Yıldırım operasyonu" diye isyan etti.

        Bugün hükümet 17 Aralık operasyonu için, "Bu bir yolsuzluk davası değil, AK Parti operasyonu" diyor.

        Fenerbahçe, ilk günden beri yargısız infazdan, peşin hükümden yakındı, masumiyet karinesinin hiçe sayılmasından dert yandı.

        Bir aydır aynı cümleleri devlet yetkililerinin ağzından duyuyoruz.

        Fenerbahçe, gizli kalması gereken bilgi ve belgelerin bir kısım medyaya servis edilerek soruşturmanın gizliliğinin ihlal edildiğini her defasında haykırdı.

        Bugün milletvekilleri aynı dertten muzdarip.

        Fenerbahçeliler'in Kıbrıs'a kaçacakları, bu yüzden operasyonun öne çekildiği konuşuluyordu.

        Bugün yolsuzluk soruşturması kapsamındaki bazı kilit isimlerin İran'a kaçacakları şüphesiyle 17 Aralık operasyonun öne alındığı söyleniyor.

        Fenerbahçe savcıdan, mahkemeden, polislerden dertliydi. Lehteki delillerin gözardı edildiğinden, sorgulama sırasındaki baskılardan yakınılıyor, tapelerin kes yapıştır tak takıştır olduğu iddia ediliyordu.

        Aynı şikayetler bugün 17 Aralık operasyonu için geçerli.

        Onlarca savcı, yüzlerce polis görevden alındı. Şike soruşturmasını yürütenlerin görev yerleri değişti. Şikede teknik takibi yapan ekip başka başka yerlere kaydırıldı.

        Ülkede özellikle son bir ayda yaşananları gördükten sonra hukuka, adalete güven inanılmaz derecede sarsıldı.

        Tek kurtuluş çaresi olan yeniden yargılamanın tartışıldığı, Aziz Yıldırım hakkındaki kararın Yargıtay'dan döneceği havasının estiği günlerde de tam tersi bir karar çıktı. Hem de örgüt suçlamasıyla.

        Evet, Aziz Yıldırım'ın da işaret ettiği gibi anahtarı sokmuş ama kontağı çevirmemiş kişiler var. Girişim var, kimilerinin amacına ulaşmayan teşebbüsleri var. Ama bu kişilerin kim olduğu tartışılır. Yöneticiler midir, yoksa yöneticileri işin içine katmak isteyen, nemalanmak isteyen dolandırıcılar mıdır?

        Savcı Mehmet Berk'in itiraf gibi sözleri de tartışılır.

        Tüm bunları alt alta koyunca, söz konusu da sadece futbol olunca, bir spor adamının 3 yıl 8 ay cezaevinde kalacak olması insanın içini acıtıyor.

        Kamu vicdanı rahat mı bilmiyorum, ancak sanmam. Benim içime sinmiyor.

        Yeni başkan yönetim içinden çıkacak

        Ortalık toz duman... Açıkçası belli kesimler hariç hiç kimse böyle bir kararın çıkmasını, daha doğrusu kararın çıkmasını beklemiyordu.

        Soruşturma makamlarının soruşturulduğu, yeniden ve adil yargılamanın konuşulduğu geçtiğimiz günler sanki geride kaldı... Bu fikrin mimarları da artık yok... Ne gazetelerde, ne televizyonlarda...

        Ve Fenerbahçe kendi yalnızlığına terk edildi.

        Ama ne gam...

        Umurlarında bile değil yaşananlar Fenerbahçeliler'in...

        Onlar başkanlarının ve kulüplerinin peşindeler.

        Son zamanlarda basında çıkan başkan adayları da doğru değil. Öğrendiğim kadarıyla yönetim kendi içinde halledecek bu sorunu. Yani kendi içlerinden başkan çıkaracaklar. O ismi de Aziz Yıldırım belirler.

        Başkan da bugün dönüyor...

        Belki de öykü yeniden başlıyor...

        Aziz Yıldırım

        "Silahlı Suç Örgütü" lideri dediler.

        "Silahları getirin" dedi...

        "Şike yaptın" dediler.

        "Ne şikesi, bu dava başka dava" dedi...

        "Yurt dışına kaçacak" dediler...

        Hakkında verilen karar kesinleşince "dönme" kararı aldı.

        "Pazarlık yaptı, ceza almayacak" dediler... Hakkında verilen karar kesinleşti... Bizde bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanlar çoktur. Bence artık kimse Aziz Yıldırım hakkında bildiklerini anlatmaya kalkmasın... Hatta daha da önemlisi; O, bildiklerini anlatmasın...

        Kafama takılanlar

        İçime sinmemesinin farklı farklı nedenleri var elbette. Şike ve teşvik olarak gösterilen maç sayısı yedi. Ki soruşturmanın başında bu sayı 19'du.

        Yedi maç arasında Fenerbahçe'nin Karabük deplasmanı da var. Fenerbahçe için şike yaptı kararı çıkıyor da Karabük'ten ceza alan tek bir futbolcu, yönetici yok. Fenerbahçe kendi kendine mi yaptı bu şikeyi? Ankaragücü maçı için de aynı şey geçerli.

        Ortada para var mı yok mu muamma. İddialar havada uçuştu da gözle görülen, kanıt olarak gösterilebilecek bir para yıllardır çıkmadı ortaya.

        Sonra... Aziz Yıldırım şike yapmış da milyonlarca doları cebine mi indirmiş? Böyle bir durum da söz konusu olmadığına göre niçin örgüt?

        Benim mantığım, şike varsa bile karşılığının idari ceza olmasını gerektirir. Para cezası olur, spordan, yöneticilikten men olur. Hapis cezası hem de böylesine uzun süreli hapis cezası ile insanların hürriyetlerinin kısıtlanması vicdanları yaralar.

        Kafama takılan bir nokta daha...

        Tamam sportif yargılama ayrı, ceza davası ayrı. Mahkeme, Yargıtay, teşebbüste bile kalsa benim için şikedir diyor. Nitekim Fenerbahçe'nin bazı maçları bu ölçüde değerlendirilmiş. Bu gözle bakılınca Trabzonspor'un da Karabük ve Sivas maçları var. Teşebbüste kalmış, sahaya yansımamış. Ancak Trabzon'a beraat çıkmış!

        Diğer Yazılar