Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        UZUN süredir çalışmalarını yürüttüklerinden haberdardım.

        Sonuçları dün alınca bugüne kadar öngöremediğim bir noktaya da işaret ettiğini fark ettim.

        Sözünü ettiğim, Türkiye’de yaşayan Suriyeli mülteciler içindeki akademisyen ve üniversite öğrencilerinin durumunu gösteren araştırma.

        Mülteciler üzerindeki çalışmalarıyla tanınan arkadaşlarım Doç. Dr. Murat Erdoğan’ın proje yönetiminde, Doç. Dr. Armağan Erdoğan ve Yrd. Doç. Dr. Başak Yavcan’ın emeğiyle gerçekleşen araştırma, önemli verileri de önümüze koyuyor.

        “Elite Dialogue” başlığını taşıyan araştırma, 3.2 milyon Suriyeli arasında üniversitede eğitim gören 14 bin 747 öğrenci ile 143 öğretim üyesi ve 249 öğretim elemanı arasında yapılmış.

        Öncelikle şunu belirteyim; Suriye’ye tekrar dönme arzuları yok.

        Büyük bölümü üçüncü bir ülkeye, özellikle de Kanada’ya gitmek istiyor.

        Ağırlıklı nedeni de mezun olduktan sonra iş bulma olanağına kavuşamama kaygısı...

        ARKADAŞ SEÇİMİ

        Araştırmanın en can alıcı noktası, 3.2 milyon Suriyeli içinde üniversiteye gidenlere ilişkin şu veri:

        “Türkiye’deki 108 bin toplam uluslararası öğrenci içinde Azerbaycan’ın ardından ikinci sıraya çıktı. Suriyelilerin oranı uluslararası öğrenci içinde % 13.5 civarında...”

        Yani her 100 yabancı öğrenci içinde 13.5’i Suriyeli ki sayıları 280 bin civarında...

        Bu da Suriyeli nüfusun ancak % 8.75’i...

        En az bir yakınını savaşta kaybeden oranının % 85 olduğu öğrencilerin % 45’i üniversiteye Suriye’de başlamış.

        Ağırlıkla sosyal bilimler okuyor, mühendislik ve sağlık ardından geliyor.

        Arkadaşlarını ise Türkler yerine Suriyeliler arasından seçiyor.

        ELDEN KAÇMIŞ

        Araştırmayı önemli kılan, sonuç bölümünde de dile getirilen şu neden:

        “Türkiye’nin huzuru bakımından nitelikli gruplara özel önem vermek gerekmektedir. Karar alma süreçlerine Suriyelilerin dahil edilmesi, rol modellerinin oluşması, köprülerin kurulması ancak nitelikli elit mültecilerle gerçekleşebilecektir.”

        Burada altı çizilen en önemli cümle “rol modellerinin oluşması” kavramında ortaya çıkıyor.

        Bir an düşündüm, Türkiye’de öne çıkmış, başarısından övgüyle söz edilip diğerine rol model olarak gösterilebilecek kaç bilim insanı, sanatçı, yetenek sahibi isim sayabiliriz?

        Belki bilmiyorum diye dün araştırmaya yöneticilik yapan Murat Erdoğan’a sordum, “Asıl sorun orada” dedi.

        Bir noktaya daha dikkat çekti; üniversitelerde görev yapan 13 profesör, 15 doçent, 115 yardımcı doçent bulunduğunu belirti.

        Profesörlerin ağırlıklı bölümünün de ilahiyat fakültelerinde görev yapmakta olduğunu söyledi.

        Oysa göçün ilk günlerinde yüzlerce öğretim üyesi geldiğinden söz edilmiş, üçüncü ülkeye gidenlerin geri dönüşü için de projeler üretilmişti.

        Görünen o ki ne gelen kalmış, ne de geri getirmek için o kadar masrafla üretilen projeler tutmuş...

        Araştırmada % 3.83’ünün Türk vatandaşı olmak, ağırlıklı bölümünün de üçüncü ülkeye gitmek istemesinin nedenini de açıklıyor...

        Çünkü ortada rol model kalmayınca, onun gittiği yerde olmak istiyor.

        Diğer Yazılar