Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ANKARA’nın Kuzey Irak politikasında dün itibarıyla küçük de olsa makas değişimi yaşandı.

        Aslında hedefe götürecek raylar aynı kaldı, üzerindeki söylem farklılaştı.

        Ankara dün itibarıyla Başbakan Yıldırım’ın başından bu yana sürdürdüğü söyleme döndü.

        Bunun ilk adımı, Bağdat-Erbil hattında mekik diplomasisi yapan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’ndan geldi.

        Ardından da Cumhurbaşkanı Erdoğan, “yaşanan krizi suhuletle, akılla, uzlaşmayla çözmek için her yolu sonuna kadar deneyeceklerini” vurguladı ve K.Irak yönetimine çağrısında noktayı koydu:

        “Bu kapı tamamen kapanmadan uzatılacak her eli tutmaya hazır olduğumuzu burada, bir kez daha belirtmek istiyorum.”

        Geçen haftadan bu yana farkı ise içeriğinin, yani politikasının aynı, ancak söyleminin perde tonunun düşük olmasıydı.

        Aslında Cumhurbaşkanı’nın dünkü konuşmasının bütünü bu seviyedeydi.

        Hatta bir zamanlar Erbakan için söylenen, salonda yükselen “İşte ordu, işte komutan” sloganlarını da ses tonunu yükselterek cesaretlendirmedi; baskıladı.

        TALABANİ FAKTÖRÜ

        Kuzey Irak’ın diğer aktörü KYB’nin lideri Celal Talabani’nin ölüm haberi ise müzakere sürecini kolaylaştıran kapıyı daha fazla araladı.

        Çünkü Talabani, K.Irak politikasının denge unsuruydu.

        Talabani’nin lideri olduğu KYB ile Barzani’nin liderliğini yaptığı KDP’nin, Kürt siyasal hareketinin 42 yılına damga vuran ezeli rekabetiydi bu dengeyi sağlayan.

        Talabani tahterevalliyi dün ölümüyle de dengeye getirdi; Hak yoluna yürürken, cenazesiyle yeni sürecin kapısını da araladı.

        Bundan sonraki dönemin nasıl ilerleyeceğinin modeli de belli.

        Anlaşılan o ki, 1 Kasım’da başkanlık ve parlamento seçim sürecini başlatan Barzani, “yeni dönemde aday olmayacağını” açıklamıştı.

        Dolayısıyla referandumun bütün ağır yükü ve olumsuzluklarını paratoner gibi üstüne alıp çekilecek; ancak “İstiklal Konseyi”nin ve ülkenin doğal lideri olarak kalacak.

        Yeni gelenler de yeni müzakere sürecinin aktörleri olacak.

        Bağdat ve Erbil’in, Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un arabuluculuğunu kabulüne Bağdat Parlamentosu’nun da yumuşama çağrısı eklendiğinde zaten rayların nereye doğru döşendiği de görülüyor.

        Ankara’nın tarafları ikna ederek çözeceği bir konunun, yine uzak ötekiler eliyle halledilmesinin, geçmişte olduğu gibi bölgeye faydası olmayacağı kesin.

        O nedenle her cenazenin tarafları yumuşattığı gibi Talabani’nin cenazesi bunu sağlamak için iyi bir zemin...

        **************

        KALSA DA GİTSE DE

        AK Parti’de “metal yorgunluğu” nedeniyle değişim hareketinin önümüzdeki günlerde de devam edeceği kesin.

        Bunun düne kadar en iyi kanıtı İstanbul ve Düzce belediye başkanları için çıkan söylentilerin sonrasında gerçekleşmiş olmasıydı.

        Ancak dün itibarıyla Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan tarafından da açıkça ilan edildi.

        Erdoğan, dün AK Parti grubundan çıkarken ikisi büyükşehir beş belediye başkanı için dile getirilen söylentilere “olmaz” demedi.

        “Süreç içerisinde bu tür gelişmeler olur ama şu anda böyle bir şey önümüzde yok, ama bundan sonra olmayacak anlamına kesinlikle gelmez...”

        Cümlenin anlamı açık...

        AK Parti yöneticisinin dün akşam saatlerinde söylediği şu söz ise hepsinin özeti:

        “Keşke bu noktaya kadar gelmeseydi. Bir belediye başkanı için bundan sonrası, gitse gitti, kalsa kaldı olamaz...”

        Diğer Yazılar