Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        SADDAM sonrası Irak topraklarında yaşanan güç boşalması DEAŞ’ı ortaya çıkarmıştı.

        Kuzey Irak referandumu sonrası Barzani’nin gücündeki güçsüzleşme algısı yeni bir durum yaratır mı?

        Irak Başbakanı Haydar el-İbadi’nin Ankara’da görüşmelerde bulunduğu sırada, Şii ve Sünni kesimlerin önemli temsilcilerinin aralarında olduğu bir grupla bir araya gelip ülkenin geleceğini konuştuk.

        Kişiye atıflı yazmama (Chatham House) kuralını içerdiği için ORSAM tarafından düzenlenen toplantıda kimin ne dediğini buradan aktaramayacağım.

        Ancak eski Musul Valisi ile Irak’taki Sünni ve Şii aşiret liderlerinin de aralarında bulunduğu çok sayıdaki konuşmacının sözleri, gelecekteki Irak’ın nasıl olacağını da sergiliyordu.

        Şunu baştan belirteyim ki ortak görüş, “Barzani Kürt devleti kurma hayalini dondursa da son tahlilde her şey bitmiş değil”...

        Hatta ortaya çıkan durum istenmeyen yeni sonuçlar da doğurmaya müsait...

        Toplantıda Türkiye’nin Irak politikasına yönelik eleştiriler de açıktan dile getirildi, Şii ve Sünni kesimlerin bu konuda ortaklaşması da dikkat çekiciydi.

        Bir zamanlar bütün yumurtaları Barzani sepetine koyan Türkiye’nin, bugün de benzer davranışla tüm yumurtalarını Bağdat sepetine taşıması eleştiriler arasındaydı.

        İran bağlantısı olmayan Şii kesimin yakınması ise Türkiye’nin Irak’ta Sünni odaklı politika güdüyor olmasına yönelikti; ilginçtir Sünniler de eleştiriye hak verdi.

        GÜÇ BOŞALMASI

        En büyük kaygı ise Barzani’nin Kerkük dahil olmak üzere geri adımıyla ortaya çıkan güç boşalmasının yaratacağı tehlikeye dönüktü.

        Bunun için sıraladıkları gerekçeler de önemliydi:

        - Peşmerge tek kurmaylı yapıda değil; çoklu komuta merkezine sahip.

        - KDP’ye bağlı peşmergeler tek çatılı, ancak KYB bölgesindekiler farklı komutanlara bağlı ve her an bireysel hareket edebiliyor.

        - Ganimet ve baskınla gelirini sağlayan KYB bölgesindeki bazı peşmerge grupları, çete hareketini başlatabilir. Bazıları da PKK ile işbirliğine girebilir.

        - KYB bölgesindeki peşmergelerin bir bölümü de Selefi düşünceye sahip grupları aralarına alabilir.

        - KYB içinde son dönem Süleymaniye, Halepçe ve Kerkük’ü de içine alacak ayrı bir federasyon arayışı var. Bu yeni bir duruma yol açar. İç çatışmaya dönüşürse radikal gruplar yeniden güç kazanır.

        - Sünnilerde de konsolide yapı yok; Musul, Ambar ya da Telafer’deki kendini düşünüyor; farklı siyaset izliyor.

        - Barzani, bu durumu lehine çevirmek için Sünni Araplar ile İran politikalarına uzak ılımlı Şiileri yanına alıp Yezidileri de koruyan bir yapıyla Batı’dan destek bulabilir.

        - Katalonya ile aynı zamana denk geldiği için AB ve ABD, Barzani referandumuna “Zamanı değil” yaklaşımı gösterdi; bu ileride kabul etmeyeceği anlamına gelmiyor.

        - Herkes yeni durum ve yeni normale göre pozisyonunu gözden geçirmeli. Rehavete kapılmamalı. Irak’ta Kürtlere baskının dozu da iyi ayarlanmalı; bazen baskı yola getirir, ama fazlası da isyanı doğurur. Mutedil insanlarla çözüm üretilmeli.

        Son cümle ise etkin bir Türkmen’e aitti:

        “Kimse bizleri İran’ı acıtma aracı olarak görmemeli...”

        Meseleye hâkim olanları dinleyince Irak’ın normalleşmeye ne kadar ırak olduğunu da gördüm...

        Diğer Yazılar