Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        -ŞANGHAY-

        AK Parti’nin kapalı toplantılarında birkaç gün öncesine kadar erken seçim konusu açıldığında gerekçelerini sıralayarak karşı çıkan Cumhurbaşkanı Erdoğan, erkenin de baskınına neden gitti?

        MHP Lideri Bahçeli’nin talebi, bu kararının değişmesi için yeterli bir neden miydi?

        Yoksa kendisi için de buna götürecek başka nedenler var mıydı?

        Çin’de Türkiye Yılı ilan edildiği günlerde, Şanghay’dan Ankara’ya ulaşıp seçimi birkaç aya indiren gerekçenin yanıtını hem AK Parti hem de MHP içinde aradım...

        Seçimi ilk talep eden taraf olarak MHP’den anlatılana göre, aslında 15 güne yakın süredir konuyu tartışmışlar.

        İlk olarak milletvekillerine verilen yemekte konuyu Bahçeli gündeme getirmiş; ardından başkanlık divanı yemeğinde de detaylandırmış.

        Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Kalaycı’nın 2 hafta önce ajansa verdiği demecinde buna ilişkin sinyaller yer almış ancak görülmemiş.

        Başkanlık divanının hafta başındaki toplantısında kesinleşmiş.

        Bu kadar acil olmasının nedenini sordum, Bahçeli’nin seçim talebini açıkladığı grup toplantısındaki konuşmasında gerekçeleri sıraladığını belirttiler.

        Daha önemli bir gerekçenin olup olmadığı soruma verilen ortak yanıt ise şöyle oldu:

        “Dışarıdan ekonomik kriz çıkarma çabasını biliyoruz. Artarak devam edeceğini de görüyorduk. İçeride de paralel bazı kişilerin hareketliliği vardı. Yunanistan dahi kafa tutmaya başladı. Baskı artacaktı. O nedenle bir an önce seçime gidip bu oyunları sonlandırmak en iyisiydi...”

        Milli Savunma Bakanı’nın 3 bin kişinin yeni kararnameyle ordudan ihraç edileceği açıklamasını sordum.

        “O konu bize 1 ay kadar önce iletildi, önce başlanmış bir operasyon” yanıtını verdiler.

        NEDEN ŞİMDİ?

        AK Parti cephesinden aktarılan gerekçe de farklı değildi.

        Onlar da öncelikli olarak döviz kaynaklı dış ekonomik baskılara vurgu yaptı.

        Etkin bir isim ise şu cümleyi kurdu:

        “2 hafta kadar önce içeriden bazılarının bir işler çevirdiği haberleri geliyordu...”

        Ortaya çıkan algıyı değiştirmekte zorlandıklarını da belirtti, “Bir an önce olup bitmesi daha ehven-i şerdi” dedi.

        İYİ PARTİ’NİN DURUMU

        Görülüyor ki en çok tartışılacak konular arasında İYİ Parti’nin seçime girip giremeyeceği de yer alacak.

        Yanıtı hangi yasayı okuduğunuza bağlı.

        Aslında yasalar arası hiyerarşi olmaz ancak diğerinin ortaya çıkardığı açığı kapatmak için son çıkan eşitler arası öncelik alır.

        Bu açıdan bakılırsa İYİ Parti seçime katılır.

        Çünkü Siyasi Partiler Yasası’nın (SPY) ilgili maddesi oy verme gününden 6 ay önce Türkiye’nin en az yarısında örgütlenme ve büyük kongresini yapma şartını getirirken, Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkındaki Kanun farklı yaklaşıyor.

        Kanunun (298) 14. maddesinin 4. fıkrası, “Tüzüklerine göre ilk genel kongresini yapmış olup illerin en az yarısında ve en az 6 ay evvel il ve ilçe teşkilatını kurmuş” olmayı yeterli buluyor.

        Bu partilerin seçime girme hakkını kazanacağını belirtiyor.

        Yani 6 aylık süreyi teşkilat yönünden ele alıp büyük kongrenin şartı görüyor.

        Seçim için büyük kongresini yapmış olmasını yeterli sayıyor.

        Yasanın gerekçesinde de bunu açıkça koyarken aslında SPY’nin tartışmalı maddesine de gönderme yapıyor.

        Tabii YSK’nın kanunları nasıl okuyacağına göre şekilleneceği gerçeği de ortada duruyor.

        Diğer Yazılar