Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        MHP dışındaki muhalefetin nasıl bir yol izleyeceği gelecek hafta ortası şekillenir.

        Aslında nasıl bir yol izleneceği belli.

        Ancak bunun hangi korelasyon içinde olacağına karar verilmesi gerekiyor.

        Burada da karmaşık olmakla birlikte bir o kadar basit, karar alması ise bir o denli zor süreç karşısına çıkıyor.

        Alternatifler, ötekinin tercihini zorluyor.

        Özellikle de iki konuda; ortak adaylık için 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün kararı.

        İkincisi de parlamento için “sıfır baraj” ittifakının oluşturulması...

        GÜL’ÜN KARARI

        Gül, makul şartlar oluşursa adaylığa sıcak.

        Yakın çevresi, “Risk almaya cesaret edemiyor” yaklaşımlarına, “Alınacak ve alınmayacak risk var; siyasi yaşamı risk üstlenerek geçti” karşılığını veriyor.

        “Bir kavga unsuru olmak istemediği” belirtilerek şu yaklaşım ortaya konuluyor:

        “İç çekişmelerin İslam dünyasını nereye getirdiği görülüyor; bu ortadayken bir kavganın aracı da birileriyle çekişmenin tarafı da olmak istemez. Makul bir şey varsa oturulur konuşulur ama partilerin çatı adayı gibi bir formül de olmaz. Başka yöntem ve formüller geliştirilebilir. Partilerin ne düşündüğü bilinmeden de bir şey olmaz.”

        Gül’ün “Macron tipi adaylık” beklentisine CHP ve İYİ Parti’nin nasıl baktığını, dün partisinin GİK, bugün de il başkanlarını toplayacak SP Lideri Karamollaoğlu; yarın CHP Lideri Kılıçdaroğlu ve salı günü de İYİ Parti Lideri Akşener ile görüşmesinde ele alacak.

        Ardından da Gül’e gidip son kararını verecek.

        Parlamento ittifakı içinse CHP heyeti bugün İYİ Parti’yle buluşacak.

        Tartışılan, MHP dışındaki muhalefeti bir araya getirecek ittifak buluşması.

        CHP her bir partinin seçime katılmasına olanak vereceği için buna “sıfır baraj ittifakı” adını veriyor.

        Konuştuğum SP yönetimi de buna “Hayır” demiyor; tartışılıyor buluyor, hatta sıcak bakıyor.

        HDP de “olabilir” buluyor.

        Ancak İYİ Parti, “blok oluşmasının Erdoğan ve Bahçeli’ye aradığını vereceğini, ‘Şer ittifakı oluştu’ diyeceğini belirterek sıcak bakmıyor; HDP ile aynı listede olmak istemiyor”...

        Seçime girmesi engellenmez ise SP ve DP ile üçlü ittifakı, olmazsa kendilerinin de içinde olacağı DP ile SP ittifakını öneriyor.

        Her şeyin gelecek hafta şekillenmesi bekleniyor.

        ***********

        ASYA’DA TÜRKİYE İLGİSİ

        ÖZAL “Biraz da Asyalı olalım” veya Erdoğan “Şanghay Beşlisi’ne katılmalıyız” dediğinde aynı noktaya işaret ediyor, Batı’nın yarattığı olumsuz Türkiye algısına karşın Asya’nın yükselen ilgisine dikkat çekiyordu.

        Şunu belirtmeliyim ki Türkiye Turizm Yılı’nın açılışı nedeniyle Pekin ve Şanghay’daki 4 günlük etkinlikte buna bir kez daha tanıklık ettim.

        Asya’da Türkiye algısı ciddi oranda yükseliyor; tükenmiş kültürel bağlar yeniden canlanıyor.

        Ayrıca iletişim kuramcısı Marshall McLuhan’ın da hocası da olan Kanadalı bilim insanı Harold Innis’in “alfabesini değiştiren ülkelerin diğer akraba toplumlarla köklü kültürel bağlarından da koptukları” tezinin ne kadar gerçekçi olduğu ortaya çıkıyor.

        Çünkü Türkler 16. yüzyılda Arap alfabesine geçince Orta Asya’daki akrabalarıyla, 1 Kasım 1928’de de Latin alfabesine geçince Arap İslam dünyasıyla kültürel bağlarını kopardı.

        Şimdi ise eskiye dönmek için ciddi çaba sarf ediyor.

        Ancak orada da sorunlar yaşıyor; çünkü kültürel akrabalar bu kez dostluğunu geliştirmek istediklerinde kaygı oluşturuyor.

        Bu endişeyi tüketmek de Türk siyaset adamlarına kalıyor.

        Şunu belirtmeliyim, Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş, 4 günlük Çin gezisinde bunu büyük oranda başardı...

        Kurtulmuş, uzun uğraş sonucu büyükelçiliğin ve Şanghay Konsolosluğu’nun, hem de 30 yılı aşkın süre bu ülkede yaşayan Türklerin de desteğiyle Çin’de Türkiye Turizm Yılı ilan edilmesinde ortak emek sarf etti.

        Birçok ülkenin başaramayacağı tarzda da Türkiye Yılı’nın açılışını yaptı.

        Çinli izleyicilerin uzun süre alkışladığı Anadolu Ateşi’nin iyi koreografi edilmiş Troya gösterisi, Türkiye’nin sadece Asyalı değil, aynı zamanda Batılı kökleri de bünyesinde barındırdığını göstererek bilinçaltındaki kaygıları süpürmesi açısından önemliydi.

        Hem organizasyon, hem katılım düzeyi hem de tanıtım açısından muhteşem ve bir o kadar da başarılı ve etkili bir açılışa tanıklık edildi.

        Diğer Yazılar