Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        PARLAMENTER demokratik yapı bu haftadan itibaren son bulacak.

        Sistemin en önemli kurumu TBMM, 98 yıldır yürüttüğü görevini, yeni sistem için terk edecek.

        Seçim sonuçlanmış olsa da ilk kez eskisi kurulurken, yenisinin henüz oluşmadığı yapı içinde uzun süre başkanlık sisteminin inşaatıyla uğraşacak.

        Çünkü yeni sistemin mimari projesi bitmesine karşın, mühendislik, inşaat aşamasına bir türlü geçilemedi.

        Bundan dolayı yeni sistemin yapı taşlarının oluşması için TBMM geçen hafta çıkardığı yetki kararnamesi (KHK) ile bir anlamda kabala, yani toptan devretti.

        İÇ ANAYASA

        Ancak bu da yeterli olmayacak.

        Nedeni de parlamentonun iç anayasası olarak kabul edilen TBMM İç Tüzüğü’nün ortadan kalkmış olması.

        Yani komisyonların çalışmasından, Anayasa’nın 98, 105 ve 106. maddelerindeki soruşturma komisyonlarının çalışma usulüne, kanunların hangi usulde görüşüleceğine kadar birçok konuda başvurulacak Meclis İç Tüzüğü yok.

        Mevcut olan geçerliliğini kaybetti; Bakanlar Kurulu, anamuhalefet partisi, gensoru, güvenoyu gibi kurumların hepsi yeni sistemde ortadan kalktı.

        Bu nedenle TBMM açıldığında önce Kurucu Meclis gibi çalışma esas ve usullerini belirleyeceği iç tüzüğünü çıkarmak zorunda.

        Tartışılan yöntem, TBMM seçimi tamamlandıktan sonra en yaşlı üyenin başkanlığında toplanıp yemin etmesi, başkanını seçmesi ve tatile girmesi hedefleniyor.

        Bu sürede partilerin eşit katılımıyla oluşacak komisyonun Kurucu Meclis gibi çalışıp iç tüzük çıkarması hedefleniyor.

        Çünkü parlamento iç tüzüğü sadece kendi iç düzenini değil, aynı zamanda yürütme iktidarının, yani Cumhurbaşkanı’nın icraatını hangi ağırlıkta denetleyeceğinin yöntemini de belirleyecek.

        HANGİ KARARNAME?

        Yani parlamento iktidarını ele geçiren, yürütme iktidarının başı Cumhurbaşkanı’nın icraatını hangi rahatlıkta yapacağının da belirleyicisi olacak.

        Komisyonlarda ağırlığı ele geçiren, bir zamanlar genel kurula hâkim olan parti işlevini görecek; hatta daha da fazlasına sahip olacak.

        Nedeni de Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile kanunlar arasında bir farkın ortaya çıkması durumunda kanun hükümlerinin geçerli olması.

        Yani Cumhurbaşkanı Kararnamesi yayınlandıktan sonra TBMM aynı konuda kanun çıkarırsa Cumhurbaşkanı Kararnamesi, Anayasa gereği hükümsüz olur.

        Dolayısıyla parlamento, yürütme iktidarının üzerindedir.

        Bundan dolayı, hem Cumhurbaşkanı Erdoğan, hem de CHP Lideri Kılıçdaroğlu, parlamento iktidarının da alınmasına vurgu yapıyor.

        Haksız da değiller, Cumhurbaşkanı’nın kabinesini hangi yöntemle belirleyeceğine kadar uzanan bir süreci de tetikleme özelliğine sahip.

        Çünkü Anayasa’nın hiçbir maddesinde Cumhurbaşkanı’nın atamalarını hangi yöntemle yapacağına ilişkin hüküm yok.

        Yani başkanın atamalarını yapacağı “Cumhurbaşkanı Kararnamesi” tanımı yok; bunun yerine Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi var.

        Oysa Cumhurbaşkanı’nın yürütme erkinin başı olduğu için atamaları “birel”, yani karşı tarafın muvafakatı olmaksızın, tek taraflı tesis ettiği, muhatabı belli idari işlemler olarak görülür.

        Kurumsal değildir.

        Ancak unutulmamalı ki Anayasa’da “Cumhurbaşkanı Kararnamesi” değil, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi deniyor; birel olmaktan çıkarıp kuruma bağlıyor.

        Bu dahi bugünden yeni bir tartışmanın da kapısını aralıyor.

        Diğer Yazılar