Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Ordu içinde Deniz Kuvvetleri’nin farklı bir yeri vardır…

        İyi birer diplomattırlar.

        Entelektüel birikimlerine de her daim hayran bırakırlar.

        Bunları deniz adamı olmam hasebiyle yazdığım sanılmasın...

        Her büyük medeniyetin kıyısında kurulduğu denizdir onlara bu ayrıcalığı sunan…

        Son dönem yaşananlar ise Piri Reis’ten sonra, Doğu Akdeniz’de Deniz Kuvvetleri’nin “akla dayalı zeka gücünün” göstergesi.

        TATBİKAT SONDAJI

        Bunun en iyi örneklerinden biri, geçen yaz Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) KKTC’nin deniz yetki alanında İtalyan ENİ Şirketi aracılığıyla sondaj yapma girişimi…

        Öyle gürültü çıkarılmadı, Deniz Kuvvetleri bölgede tatbikat yaptığını ilan etti, çevredeki NATO güçlerini de gözlemci olarak davet etti…

        ENİ’nin Saipem 12000 isimli gemisi de notalı sahalara giremedi; uzun sürecek tatbikatı beklemeye vakti olmadığı için de görevini bırakıp ayrıldı.

        Bir daha da gelemedi…

        Benzer durum, yakın zamanda sondaja başlayacak olan Exxon Mobil’in 10 numaralı sahadaki faaliyeti.

        Türkiye ve KKTC alanı dışında olduğu için çok fazla ilgi alanında olmadı, ama sondaj gemisini koruyan 6. Filo’ya da “Size nasıl yardımcı olabiliriz…” mesajıyla, Rum tarafının ürettiği gerilimi bir anda sıfıra indirmeyi başardı.

        Bu aşamada Yunanistan NATO kapsamı içinde olan tüm ortak faaliyetleri de ihmal etmeyip, en üst düzeyde katılım sağladı.

        Bütün bunları yaparken de karşı tarafın avazı çıktığı kadar bağırmasına da aldırış etmedi.

        ÇİPRAS ATAĞI…

        En son yaşanan örneği ise eminim ki gelecekte karşılaşılacak boyutta…

        Sözünü ettiğim, pazartesi günü yaşanan olay…

        Yunanistan Başbakanı Çipras, “Yunanistan Bağımsızlık Günü…” kutlamalarını bahane gösterip, Eşek Adası’na askeri bir helikopter ile inmek istedi…

        Oysa Eşek Adası, EGAAYDAK, yani “Ege’de Aidiyeti Anlaşmalarla Yunanistan’a Devredilmemiş Ada ve Adacıklar” statüsünde…

        Ayrıca adalarda askeri uçak ve helikopterin faaliyette bulunmaması gerekiyor.

        Çipras da bunu biliyor, çünkü 2016 yılında askeri bir uçak ile Rodos’ta ikmal yaptıktan sonra Türkiye üzerinden İran’a gitmek istediğinde, kendisine askeri uçakların adalara inmemesi gerektiği koşulu anımsatıldı ve izin verilmedi.

        BAYRAK HAREKATI

        Yakın geçmişte yine EGAAYDAK statüsünde olan güney Ege’deki Hurşit Adası bölgesindeki bir adacığa bir Yunan milletvekili bayrak dikti.

        Türk Deniz Kuvvetleri gidip indirdi ve bu adımı tarihe “anakaraya uzak mesafede ilk kez icra edilen bayrak alma harekatı” olarak geçti...

        Eski Milli Savunma Bakanı’nın Kardak şovunun önlenmesi de canlı yayınla zaten tüm dünyanın gözünün önüne sergilenmişti.

        GÜNDE 1600 TAKİP

        Şurası kesin ki Yunanistan’dan gelen her atak, Deniz Kuvvetleri’ne yaramış.

        Okuduğumda beni de hayrete düşüren şu veri ise bunun en iyi göstergesi:

        “Günlük olarak Ege Denizi’nde 1600’ün üzerinde hava, su altı ve su üstü unsur takip edilirken, aylık takip edilen gemi ve uçak sayısı 50 bini geçmektedir…”

        Rakamın büyüklüğünü anlamak için günde ortalama 1666 takip yapıldığını söylemek yeterli…

        Bu da Deniz Kuvvetleri’ni diğer ülke güçlerinden ayırıyor…

        Karadeniz’de sürekli varlık gösterilerek NATO’nun bu bölgedeki ihtiyacının yarısından fazlasını karşılaması bir yana, en fazla katkı veren üçüncü ülke konumuna gelmiş olması da bir başka gösterge…

        Rusya ile gerilim içindeki Ukrayna ve Gürcistan da dahil, aynı anda Karadeniz’e kıyıdaş beş ülke ile ikili tatbikat yapabilen tek Deniz Kuvvetleri unvanına da sahip…

        ÜÇ DENİZDE TATBİKAT

        Yakın geçmişte başarılarına bir yenisini daha ekledi ve zorun nasıl başarılabileceğini gösterdi...

        Mavi Vatan-2019 tatbikatını tam 105 gemi ile üç denizde birden aynı anda icra etti…

        Bu sırada bazı gemileri de NATO görevi kapsamında Afrika açıklarında korsanlara karşı ticari gemileri koruyor, bazıları da Lübnan, Orta Akdeniz’de (Dynamic Manta), bir mayın arama gemisi de NATO Görev Grubu ile Romanya’da tatbikata iştirak ediyordu.

        UÇAK GEMİSİ YOLDA

        İnsansız hava araçlarının da sisteme girmesiyle etkinliğini arttıran Deniz Kuvvetleri’nin en büyük gemisi ise 2021 yılında denize inecek.

        Sözünü ettiğim “Türkiye bu coğrafyada zaten dev bir gemi, yanında da Kıbrıs gibi bir desteği de var” düşüncesiyle uzak durulan uçak gemisi…

        Taarruz uçağı konuşlu, çok maksatlı amfibi TGC Anadolu gemisi Türkiye’yi bir başka boyuta bugünden taşıdı; NATO Amfibi Görev Grubu Komutanlığı görevini 2025 yılında Deniz Kuvvetlerine getirdi.

        Bütün bunları sıraladıktan sonra bugüne kadar dikkatimi çeken bir noktaya daha işaret etmek isterim…

        Tarihte başarılara imza atmış kaç denizcimizin adını bir çırpıda sayabiliriz?

        Piri Reis ve Barbaros Hayrettin Paşa’da tıkanır kalırız…

        Çaka Bey, Umur Bey, Turgut Reis, Uluç Ali Reis, Seydi Ali Reis’in isimlerini bir çırpıda anımsamayız.

        Oysa ne çoktur kahramanları…

        Ayrıca unutulmamalıdır ki tarihte son sözü her zaman güçlü donanmalar ve onun başarılı amiralleri söylemiştir…

        REKLAM

        ***

        Suriye’den göç durmuş değil

        Çankaya Üniversitesi, “4 milyonu anlamak; Türkiye’deki Suriyeliler ve Kültürlerarası İletişim…” başlığında önemli bir çalıştaya imza attı.

        Prof. Dr. Zeynep Karahan Uslu’nun koordinasyonunda gerçekleşen çalıştayın katılımcıları arasındaydım…

        Chatham House, yani kimin ne dediğini yazmama kuralı geçerli olduğu için, kimin ne dediği yerine edindiğim önemli bilgileri aktaracağım.

        Devlet de doğrular ki Suriye’ye geri dönüşler olduğu gibi, gelişler de kesilmiş değil, devam ediyor.

        Şu an Türkiye’de bulunan Suriyeli sayısı 3 milyon 651 bini aşmış; İdlib’deki durum kötüleştikçe o bölgeden gelenlerin sayısı da yükselmiş.

        SADECE 60 BİNİ 60 YAŞ ÜSTÜ

        Daha önce kamplarda kalan Suriyeliler, yeni uygulama ile kent merkezlerine dağılmış, kamplarda kalan sayısı 140 bine inmiş.

        Bu topraklarda yaşayan, ağırlıklı bölümü de geri dönme niyetinde olmayan Suriyelilerin sadece 60 bini 60 yaş üstü…

        Bir milyonu okul, bir milyonu da çalışma çağında…

        Devlet yetkilileri, 2020 yılında bir milyon ikamet edene ulaşacağını sanırken, bu rakam bu yıl tamamlanacak gibi görünüyor.

        AFGANİSTAN’DAN GÖÇ ARTTI

        Afganistan ve Irak’tan gelenlerin sayısı da her geçen gün artıyor; 230 bin rakamını aşmış bulunuyor…

        Bütün bunlara karşın sevindirici olan, Suriyeliler ile yerel halk arasında çok büyük sorunun yaşanmamış olması.

        Hatta bazı yaşlarda sıkıntı yaşansa da 20 yaş altındakilerin süratle uyum sağlayıp, herhangi bir Türk gencinden farklarının kalmaması…

        Denildi ki Suriyeliler konusunda “medya diline çok daha hakim olmalı…”

        DİLİN KONTROLÜ

        Ben de dedim ki, siyasetçi ve akademisyen daha fazla hakim olmalı.

        Bu aşamada AB’nin vaadi olan ikinci 3 milyar euroluk yardımı da gelmiş; proje çağrıları başlamış.

        Dikkat çekilen ise bunun da iki yıl içinde biteceği ve ardının gelmeyecek olması…

        O nedenle bir an önce geleceğe ilişkin nelerin yapılabileceğinin bugünden belirlenmesi gerekiyor.

        Ayrıca, yeniler öncekiler gibi masum değil, teröre bulaşmış geliyor; bu da yapılması gereken harcamayı daha da arttırıyor.

        Diğer Yazılar