Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İstanbul’da seçim iptaline neden gösterilen sandık kurulu başkan ve üyeliklerine ilişkin durum, 23 Haziran’da da oluşursa ne yapılacak?

        Yani Kaymakamlıklar Maltepe İlçe Seçim Kurulu Başkanlığı’nda da olduğu gibi, yeteri sayıda kamu görevlisi adını göndermezse ilçe seçim kurulu başkanları ne yapılacak?

        Çünkü bu Maltepe’deki 1089 sandıkta görevlendirilecek kamu görevlisinin iki katı oranında isim kaymakamlık tarafından bildirilmemişti.

        Bunun üzerine İlçe Seçim Kurulu 474 eksiğinin kaldığını, bunu Maltepe bölgesinden temin etme olanağının bulunmadığını belirterek ne yapması gerektiğini YSK’ya sormuştu.

        Hatta bununla da kalmayıp, eksiğinin giderilmesi için başvuruda bulunduğu diğer bölgelerdeki kamu görevlilerinin de mazeret bildirdiğini belirtmişti.

        YSK O ÜYELERE İZİN VERDİ

        İlçe Seçim Kurulu Başkanı “mazeretlerini kabul etmeli miyim?” diye de sormuştu.

        YSK da kendisine, “mazeretlerini kabul etmek zorunda değilsiniz” görüşünü bildirmişti.

        Maltepe İlçe Seçim Kurulu Başkanı da buna dayanarak 1089 sandıktaki 474 eksiğini kamu görevlileri ve sandıkta görev almasında sakınca bulunmayan kimselerden oluşturmuştu.

        Bunların arasındaki 2 isim kamu görevlisi niteliğini taşımıyordu.

        YSK, önceki günkü iptal kararında bu iki üyenin de kanuna uygun olmayan şekilde atandığına karar vermiş oldu…

        Oysa kanun buna onay verirken, YSK da uygun bulmuştu.

        BAŞKANLAR NE DEDİ?

        Buradan yola çıkarak, iki gündür bir konunun üzerinde duruyorum.

        Neredeyse bütün partilerin seçim işleri ile ilgili isimlerine da sordum, ama yanıt alamadım…

        O da şu…

        YSK, ara kararıyla İstanbul’daki ilçe seçim kurulu başkanlarına yolladığı yazısında, kamu görevi olmayanlar arasından neden sandık kurullarına başkan ve üye atadıklarını sormuştu.

        Bununla birlikte kaymakamlıklardan gelen listelerin de kendisine gönderilmesini istemişti.

        İstanbul’daki 39 ilçe seçim kurulu başkanı bu talep üzerine yazılı görüşlerini de ilettiği YSK tarafından açıklanmıştı.

        Peki, ilçe seçim kurulu başkanları talep edilen yazılarında neyi savundu?

        Şunu söyleyeyim siyasi partilerin seçimle ilgili yöneticileri bu konuda bilgi sahibi değil.

        Bazıları, “İlçe seçim kurulu başkanları kaymakamlıktan gelen listeleri göndermemiş” dedi.

        Bir diğeri “Kaymakamlıktan gelen liste yeterli olmayınca kanunun verdiği yetkisini kullanıp kendisi belirlemiş” demekle yetindi.

        Ağırlıklı olarak da “ilçe seçim kurulu başkanları kanundan kaynaklanan yetkilerini kullanarak bu işlemleri yapmış olabilirler” öngörüsünü dile getirdi.

        TALEP DE OLMAMIŞ

        Anlaşılan o ki YSK’nın iç yazışması niteliğinde olması nedeniyle alıp inceleme fırsatları olmamış; daha doğrusu talep de etmemişler.

        Maltepe İlçe Seçim Kurulu Başkanı gibi bazı başkanlar görüş sormuş, gelen yanıta göre hareket etmiş.

        Bazı ilçe başkanları ise “nasıl olsa üç seçimdir aynı kurullarla hareket ediyoruz” diyerek elindeki arşiv listeyi kullanmış ve 24 Haziran Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçiminde de sandık görevi verdiği isimlerle yola devam etmiş.

        Birkaçı da vakıf okulları, banka çalışanlarını “kamu görevlisi” kapsamında ele alıp, onların atamasını yapmış.

        Yapılan itiraz sonucu bunların kamu görevlisi niteliğinde olmadığına hükmedilmiş.

        Sonuçta 31 bin 124 sandıktan iptale konu gerekçede gösterilen 212’sinin kamu görevlisi olmadığına hükmedilmiş.

        Her bir sandıkta 300 civarında oy kullanıldığı için, sandık sayısı bununla çarpılmış, çıkan sayı İmamoğlu ve Yıldırım arasındaki 13 bin 729’dan fazla olacağı varsayılarak seçimin iptaline karar verilmiş.

        Bu sandıkların ağırlıklı bölümünde Yıldırım’ın önde olması da dikkate alınmamış.

        ÜÇ KİŞİLİK HEYET

        Ancak burada 23 Haziran’da da ortaya çıkabilecek bir hata tazeliğini koruyor.

        O da kimin kamu görevlisi olup olmadığı meselesi.

        Çünkü 4 ayrı kanunda kamu görevlisi farklı şekilde tanımlanıyor.

        Bununla birlikte Danıştay ve Yargıtay’ın kararlarında da kamu görevlisi tanımları farklı.

        Devlet Personel Dairesi ise bunun ötesinde bir tanım getiriyor.

        Dolayısıyla elde en az 7 farklı tanım bulunuyor.

        Bu durumda bizim anladığımız anlamda sadece 657 sayılı kanuna tabi olanlar mı kamu görevlisi sayılacak?

        İşçi statüsünde devlet dairelerinde çalışanlar ne kabul edilecek; onlar bundan böyle kurumunda kamu görevlisi sandıkta değil mi kabul edilecek?

        Bütün bu aksaklıkları gidermek, 24 Haziran’daki seçimde de yeni bir soruna yol açmamak için YSK kendi içinde Danıştay kökenli üyelerinden oluşan üç kişilik bir heyet kurmuş.

        Bunlar 4 kanun ile Danıştay ve Yargıtay kararlarında yer alan kamu görevlisi tanımını inceleyip, kimlerin olup olmadığına karar verecek.

        Böylece kamu görevlisinin kim olduğu da anlaşılacak.

        ÇELİŞMEYECEK Mİ?

        Peki, bu üç kişilik heyet, şu an kamu görevlisi kabul etmediği kişileri kamu görevlisi kapsamına alırsa ne olacak?

        O zaman kendisiyle çelişmeyecek mi?

        Veya sandık kurulu başkanları yeteri sayıda kamu görevlisi bulamazsa ne olacak?

        Aslında hiçbir şey olmayacak…

        Çünkü 298 sayısı Kanun açık, yeterli sayıda kamu görevlisi bulunmazsa sandık kurulunda görev almasında sakınca olmayan kişiler arasından yine atamasını yapar…

        Bu da iptale neden olur mu derseniz, onu artık YSK’nın üyeleri bilir…

        Diğer Yazılar