Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yüksek Seçim Kurulu (YSK) regülasyon; yani kural koyma, düzenleme yapma yetkisine sahip tek kurumdur...

        Peki, kanunda bir düzenleme söz konusuysa YSK kanun koyucu gibi davranıp kuralı ortadan kaldırabilir mi?

        Baştan söyleyeyim var ama çok çetrefilli ve olanaksız sayılabilecek boyutta…

        Çünkü YSK’nın kararlarına herhangi bir şekilde itiraz edilip, düzeltilmesini sağlayabileceği başka merci yok…

        YEŞİLLİ’DE OLANLAR

        Bütün bunları yazmamın nedeni, YSK’nın yenilenecek İstanbul mahalli seçimine ilişkin önceki gün yayınladığı 4379 sayılı kararının 9/b maddesi…

        YSK kararının bu bölümü anlaşılan o ki günlerdir tartışılan Bursa Mustafakemalpaşa, Mardin Yeşilli kararları ile çelişen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına ilişkin tutumundan kaynaklanıyor.

        Çünkü diğer iki kararında sandık kurullarına ilişkin itirazların takvimi içinde yapılmamış olması veya dilekçenin gerektiği gibi yazılmamasından dolayı reddeden YSK, İstanbul’da benzer itirazı kabul edip yürürlüğe koymuştu.

        En belirgin olanı da Mardin Yeşilli’de yaşanandı.

        SP İlçe Başkanı, daha Şubat ayı içinde yani seçime gidilmeden önce, sandık kurullarının belirlenmesi sırasında itirazını yapıyor ve görev alan kişilerin kamu görevlisi olmadığını isimlerini sıralayarak gösteriyor.

        İlçe Seçim Kurulu’ndan başvurusuna ret gelmesi üzerine bu kez il seçim kuruluna başvuruyor, yetmiyor konuyu YSK’ya kadar taşıyor; oradan da ret yanıtı geliyor.

        Diğer iki partinin izlediği yol da aynı sonuçla karşılaşıyor.

        KAMU GÖREVLİSİ TANIMI

        Zaten YSK’nın İstanbul kararı sırasında da Başkan Sadi Güven’in de arasında bulunduğu 4 üye bu duruma dikkat çekip, geçmişle çelişeceklerini anımsatmasının nedeni de bu kararlardı.

        YSK da bu sorunu aşmak için önce arasındaki Danıştay üyelerinden 3 kişilik bir heyet belirleyerek kamu görevlisinin kimlerden oluştuğuna ilişkin 4 kanun ile Danıştay ve Yargıtay kararlarından hareketle bir çerçeve çıkarmasını istemişti.

        Çünkü kimin kamu görevlisi sıfatını taşıdığı konusunda da ciddi sorun yaşanıyor.

        Ancak buna ilişkin bir karar henüz yayınlanmadı…

        KARAR NE DİYOR?

        Bununla birlikte 23 Haziran sandık sürecinin yol haritasını çizdiği kararını da seçim takvimi ile birlikte açıkladı.

        Bu kararın yukarıda da sözünü ettiğim 9/b maddesi aynen şöyle:

        “Seçimlerde görevlendirilecek bir asıl bir yedek sandık kurul üyesinin de 298 sayılı Kanun’un 23. Maddesinin değişik altıncı fıkrasına göre öncelikle kamu görevlilerinden belirlenmesi zorunlu olduğundan; 298 sayılı Kanun’un 26. Maddesinde belirtilenler hariç olmak üzere mülki amirce gönderilen listedeki kamu görevlileri arasından belirlenmesi gerektiğine,

        Yukarıdaki usule göre belirlenenlerden mazereti uygun görülen olduğu takdirde, yerine yine mülki amirce görülen listedeki kamu görevlileri arasından görevlendirme yapılması gerektiğine…”

        Özetle mülki amirler tarafından gönderilen listenin içinde asker, kısıtlı kamu görevlileri varsa, onların dışında kalanları sandık görevlisi yap diyor…

        Eğer kamu görevlileri mazeret belirtiyorsa dönüp yine kaymakamın gönderdiği listeden atama yapılmasını karara bağlamış bulunuyor.

        KANUN NE DİYOR?

        İşte sorun da burada başlıyor…

        Çünkü 298 sayısı Kanun, devamında şu hükmü de taşıyor:

        “Üyeliklerin bu şekilde doldurulması mümkün olmazsa, eksikler, ilçe seçim kurulu başkanı tarafından, o çevrede bulunan ve sandık kurulunda görev verilmesinde sakınca olmayan kimselerden doldurulur.”

        Yani kanun normunun bütününde sıralı bir düzenleme getiriyor ve buna uyulmasını istiyor.

        Ancak YSK kararında “eğer mazeret gösterenler varsa dönüp yine mülkü amirin listesinden” alınmasını şart koşuyor…

        Aslında YSK, bu kararını son dönemdeki tartışmayı haklı çıkaracak tarzda alıyor…

        Bunu yaparken kendisini de sıkıntıya sokmuş bulunuyor.

        MALTEPE GİBİ OLURSA!..

        Nedeni de iptal edilen seçim döneminde Maltepe İlçe Seçim Kurulu’nda yaşadığı…

        İlçe Seçim Kurulu Başkanı kendisine verilen listedeki atamaları yaptığını, buna karşın yeteri sayıda kamu görevlisi bulamadığını belirtip görüş sormuş, YSK da kanunun verdiği yetkiyi kullanıp, “sandık görevlisi olmasında sakınca görülmeyen kimselerden doldurmasını” istemişti.

        Maltepe İlçe Seçim Kurulu da iki sandık görevlisini bu kapsamda atamıştı.

        Ancak son kararıyla YSK, atamasını uygun gördüğünü de uygun bulmamış, Maltepe İlçe Seçim Kurulu’ndaki görevlendirmeyi de iptale neden 123 sandık arasında saymıştı…

        Dikkat çekmek istediğim nokta tam da burası…

        Yeteri sayıda kamu görevlisi bulunamadığı durumda YSK kararı ortada iken ne yapacak?

        Kurul başkanı olmayan bir sandıkta oy verme işlemi başlamayacağına göre orada oy kullanma işlemeni nasıl gerçekleştirecek?

        En kötüsü böyle bir durumda yeni bir karar daha almak zorunda kalacak…

        ZATEN AÇIKLIYORDU

        YSK, bir şey daha yaptı…

        Üzerinde durduğumuz kararının aynı maddesinin ilgili bendinin son paragrafına “Bu şekilde belirlenen sandık kurulu başkan ve üyelerinin listesinin, seçime katılacakları ilan olunan siyasi partilere talepleri halinde verilmesi gerektiğine” de hükmetti.

        Bu da yeni bir uygulama gibi sunuldu.

        Oysa bundan önceki bütün seçimlerde YSK seçim takvimini açıklarken, “sandık kurullarının teşkiline ilişkin şikayetlerin başlaması” başlığı altında zaten kurullarda görev alanları ilan ediyordu.

        Anlamı da açıktı, “sandık kurulu başkan ve üyelerini belirledim, 298 sayılı Kanun’un 119’uncu maddesine göre bak, şikayetin varsa bana tanınan sürede bildir” demekti.

        Nitekim 23 Haziran’a ilişkin yeni takviminde de bu tarihi 23 Mayıs Perşembe olarak açıkladı ve bir günlük süre tanıdı…

        Yeşilli’deki itirazın yapılış sürecine bakıldığında da bu açıkça görülüyor.

        Zaten sandık kurulu başkan ve üyelerinin isimleri belli olmadan nasıl itiraz edilebilsin; dolayısıyla bunlar belirlendiği için itiraz takvimini çalıştırıyordu.

        PARTİLER MEMURU TANIR MI?

        Eğer YSK bu noktadan hareket etmiyor, siyasi partilere gelen listedeki kişilerin kamu görevlisi olup olmadığını incelemeleri ve buna itiraz etmeleri için listeyi gönderme yoluna gidiyorsa bu başka bir sonuç doğurur.

        Çünkü bu sorumluluk YSK’ya aittir, daha ilerisi devlet memurları kanununa göre hiçbir partinin kimin kamu görevlisi olup olmadığını araştırma hakkı yoktur…

        Dolayısıyla kaymakamlıktan gelen listelerde bir sakınca varsa bunun birinci inceleme mercii de YSK’dır…

        Başta da belirttiğim gibi YSK, bu süreci iyi yönetemedi, kendi kararlarına aykırı karar almakla yetinmedi, bir de kanunun koyduğu düzenlemeye de bağlı kalmadığını kararında ilan etti.

        Kendini de sıkıntıya soktu…

        Diğer Yazılar