Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Her ikisi de temkinliydi…

        Birinin, yani Ankara’ya yeni atanan ABD Büyükelçisi David Satterfield’ın henüz güven mektubunu sunmadığı için böyle tavır göstermesi anlaşılırdı.

        Zaten yanına yaklaşıp kendimi takdim edip, “Ankara’ya hoş geldiniz” dediğimdeki memnuniyetinin S-400 ile keyfini kaçıran hale eş zamanlı dönüşmesi de bunun göstergesiydi.

        “S-400” kelimesini duyunca soru sormama dahi müsaade etmedi, iki elini havada çırparak konuşmayacağını belirtti ve “Yorum yok” deyip yönünü döndü…

        Fransa Milli Günü dolayısıyla verilen davette ekibi ile bir kenara çekilip gece boyu sohbet etmeyi tercih etti.

        RUS ELÇİNİN MEMNUNİYETİ

        Karşı cenah; yani Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Aleksey Yerhov ve diplomatları ise Mürted’e inen uçakları gibi daha görünürdü.

        Hal hatır konuşmasının ardından Yerhov’a, “S-400 sisteminin Ankara’ya geliyor olması sizde nasıl bir duygu yarattı?” diye sordum.

        Yanıtı eşini de gülümsetti:

        “Şimdi çok daha güvenli bir kentte olduğumu hissediyorum…”

        Fazla konuşmaktan kaçındı, fotoğraf çekiminin ardından gülerek ayrıldı; mutluydu…

        Şinasi Nahit Berker’in büyükelçiden röportaj koparabilmek için çoban kılığında koyunları sokmasından beri güzelliği ile anılan Fransa Büyükelçiliği bahçesinde verilen ikramı bol resepsiyondaki durum böyleydi…

        Bahçedeki yabancı misyon şefleri dahil herkesin ilk konusu Ankara Mürted’e gelen S-400 füze sisteminin ilk aparatlarıydı…

        Devamındaki soruları da ABD ve AB’nin yaptırımlarının neler olacağı ve Türkiye’nin bunlara karşı nasıl pozisyon alacağı oluşturdu…

        PROJE ORTAKLIĞI NEREDE?

        Tepki ise Antonov An-124 tipi uçaktan indirilen kamyonların yan yana dizilip medyaya servis edilmesineydi.

        Haksız da değiller.

        Rus yapımı kamyonları, fuarda satışa çıkarmış gibi göstermenin nedeni neydi anlayamadım…

        Madem teknoloji işbirliği ve ortak geliştirme anlaşmasıyla S-400 sistemi alındı, o zaman Türkiye’de üretilen dâhil edilemez miydi?

        ANLAŞMASI CAATSA’DAN ÖNCE YAPTIRIMA GİRMEZ

        Dikkatimi çeken diğer konu Milli Savunma Bakanlığı ile Savunma Sanayi Başkanlığı’nın açıklamasındaki S-400 Anlaşması’nın imza tarihi…

        Milli Savunma Bakanı Akar’ın da “Nisan 2017…” diye belirttiği imza tarihini Bakanlık da “Füze Savunma Sistemi’nin tedarik sözleşmesi 11 Nisan 2017’de imzalanmıştır” diye açıkladı.

        Savunma Sanayi Başkanlığı ise bu tarihi 30 Aralık 2017 olarak belirtmişti.

        Tarih önemli çünkü ABD’nin kısaca CAATSA diye adlandırılan “Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası” Kongre’den Ağustos 2017’de geçti.

        Bu durumda henüz ortada CAATSA yasası yokken imzalanan anlaşmanın yaptırım kapsamına girme olanağı yok.

        BİLEŞENLERİNİ DE ETKİLER

        Dolayısıyla Ankara’nın elinde güçlü bir karşı savunma tezi var…

        Ancak bütün bunlara karşın hem AB’nin Doğu Akdeniz’i bahane ederek, hem de ABD’nin S-400 dolayısıyla uygulamaya koyacağını belirttiği yaptırımların gelecek aydan sonra sıkıntı yaratacağı kesin.

        Özellikle de S-400 anlaşmasının tarafı Savunma Sanayi Başkanlığı ile bileşenleri, iş ortaklarının başka alanlardaki yatırım ve işleriyle ilgili problem çıkarılabilir; HEAŞ nedeniyle sivil uçakların havaalanına iniş kalkışında sorun üretebilir.

        Türk diplomatları da akasya, lavanta ve ıhlamur ağaçlarından gelen kokuların eşlik ettiği serin Ankara akşamındaki bahçe sohbetimizde bu yöndeki kaygılarını gizleme gereği duymadı.

        Bir süre önce ASELSAN’ın ikincil halka arzına aracılık etmesi için teklif götürülen Merrill Lynch’in “Çin firmasından uzun menzilli füzeyi seçmiş olmasını gerekçe göstererek” reddettiği örneği anımsattı. Bunu mikro radar devrelerinden tutun da askeri yedek parçalara kadar birçok alana yayılma olasılığına dikkat çekti.

        Avrupa Parlamentosu’nun 18 Temmuz’da alacağı yaptırım kararları da buna tuz biber olur…

        Türkiye’nin bunlara dayanıklı olduğu kesin, ama çıkış yolu da yok değil…

        Eğer AB ülkelerinin savunma sanayi konusunda ABD’ye yönelik tepkili bakışı ve arasındaki çatlak iyi değerlendirilirse baskının miktarı düşürülebilir.

        MÜRTED HAVA SAVUNMA ÜSSÜ

        Gelelim S-400 sisteminin yerleştirilmesinin planlandığı yere…

        Anlaşılan o ki yarın yıl dönümü ile bir daha acısı hatırlanacak 15 Temmuz’un cezalı üssü Mürted’de konuşlanacağı anlaşılıyor.

        Çünkü üs cezalı hale geldikten sonra yanında TAİ’nin de bulunması nedeniyle Hava Savunma Üssü olarak kullanılması planlanmıştı; anlaşılan o ki S-400 ile hayata geçirilecek.

        ETKİ ALANI NE OLACAK?

        Eğer Mürted’de konuşlanırsa S-400 sisteminin etkili alanı ne olur derseniz, onun da yanıtını hava ve uzay radar uzmanı şu cümleyle verdi:

        “Mürted’in en önemli özelliği çevresindeki dağ sisteminin doğal koruma sağlamasıdır; ama bu füze sistemi için ters etki yaratır. Dünyanın yuvarlaklığına çevresindeki dağ sistemi eklendiğinde, S-400’e biçilen alan 80 km çaplı koruma. Ama mobil olduğu için Suriye sınırına veya Akdeniz kenarına taşınırsa coğrafya düz olduğu için menzil 600 km’ye ulaşır…”

        EGE’DE KULLANILMASI ZOR…

        Ege’ye yerleştirme olasılığını sordum, “Olmaz…” diye kestirdi.

        Nedenini de Yunanistan ve Türkiye’nin benzer kodlara sahip jetleri için ayrım göstermeden tehdit oluşturacağını söyledi.

        “En küçük yanlış, Suriye’de Rus uçağının başına gelene benzer sonuç yaratır, sistem otomatik çalışırsa kendi uçağını da vurur” dedi.

        Körfez savaşı döneminde Patriot sistemlerinin de üç koalisyon uçağını yanlışlıkla vurduğunu anımsattı.

        “Kaldı ki onların da ardında Romanya’dan İncirlik, Kürecik’e kadar uzanan NATO gözü vardı; Füze savunma sistemi böyle bir şey” diye de cümlesini perçinledi.

        Anlaşılan o ki birkaç ay daha bu konu gündemi meşgul edecek; Türk halkı bu kez de füze sistemlerine ilişkin engin bilgi sahibi olacak...

        Diğer Yazılar