Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Muhalefet partilerinin liderleri Suriye sahasında yaşanan olumsuzluklardan çıkışın yolu olarak Şam yönetimi lideri Beşar Esad’ı gösterdi.

        Peki, Ankara bu çağrılara nasıl bakıyor ve Şam ile istihbarat birimleri aracılığıyla başlattığı görüşmesini sürdürüyor mu?

        Konu önceki gün Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın CHP ve İYİ Parti ziyaretlerinde de gündeme gelmiş.

        Kılıçdaroğlu ve Akşener, bir yandan Şam ile temasın sağlanmasını önerirken, bu konuda hangi noktada olunduğunu da sorgulamış.

        TBMM grup toplantısı sonrası kuliste CHP lideri Kılıçdaroğlu ile karşılaşınca bu konuyu anımsatıp, Akar’ın yanıtının ne olduğunu sordum.

        Önce bir noktayı aydınlığa kavuşturma gereği duydu.

        “Doğrudan ve karşılıklı bir görüşme olduğundan söz etmedi” diye söze girip, ekledi:

        “Esad ile görüşme olup olmadığını sorduk, ‘doğrudan değil, kurumlar aracılığıyla görüşmenin olduğunu’ belirtti…”

        Benzer diyalog Akşener ile görüşmesinde de gündeme gelmiş ve Akar, aynı cümleyi kurmuş.

        ARAYIŞ VAR…

        Ancak diyaloğun içeriği kadar gündeme geliş ve söyleniş şekli de önemli.

        Çünkü Kılıçdaroğlu, “Esad ile bir görüşme, diyalog arayışı var mı?” diye sorduğunda Akar’ın yanıtı, “Bir arayış var. Bazı kurumlar üzerinden yürüyor” olmuş.

        Anlaşılan o ki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da geçen hafta sonu yurtdışı dönüşü uçakta gazetecilere yaptığı açıklamada da belirttiği gibi kurumlar arası görüşme sürüyor.

        Ancak Erdoğan, soru üzerine verdiği yanıttaki gibi şu duruşunu devam ettiriyor:

        “Suriye’de bugüne kadar 1 milyona yakın insan hayatını kaybetmiş, 12 milyon göçmen var. 1 milyon insanın öldürüldüğü Suriye’de nasıl olacak da el ele resim vereceğiz?”

        BİRBİRLERİNİ ZİYARET DE ETTİLER

        Aslında sözü edilen kurumlar arası görüşme de yeni değil…

        Özellikle Zeytin Dalı Operasyonu sonrası Türk Silahlı Kuvvetleri ile Esad güçleri arasında bir çatışmaya mahal vermemek için istihbarat örgütlerinin görüşmesi Moskova’nın aracılığıyla sağlanmış, hatta her iki ülkenin istihbarat örgütünün önemli isimleri karşılıklı olarak birbirlerini de ziyaret etmişti.

        Buna İdlib’deki gözlem noktalarındaki gelişmeler sonrası askeri kesimlerin de görüşmesi eklenmişti.

        Ancak bütün bunlara ilave olarak ortada yeni bir gelişme olduğu anlaşılıyor.

        KREMLİN’DEN GELEN AÇIKLAMA

        Bu yeni durum hakkında bilgi aktaran da Kremlin’in Suriye Özel Temsilcisi Aleksander Lavrentyev, dün Abu Dabi’de gazetecilerin sorularını yanıtlarken, “Ankara ile Şam’ın, Savunma Bakanlıkları, Dışişleri Bakanlıkları ve istihbarat servisleri üstünden gerçek zamanlı olarak görüşmeler gerçekleştirilmekte” dedi.

        Görüldüğü gibi Lavrentyev’in sözleri Akar’ın soruya verdiği yanıt ile örtüşüyor.

        Ancak bu Ankara ile Şam’ın Suriye sahasında bugünden yarına ortak harekete dönüşeceği anlamına gelmemeli.

        Nedeni de Ankara ile Şam arasını bulmaya çalışanların, eş zamanlı olarak YPG ile Şam arasında da arabuluculuk faaliyetini sürdürüyor olmaları.

        SDG ORDUYA, ESAD SINIRA

        Nitekim Larentvey bunu da açıklamaktan kaçınmadı, Suriye’de Lazkiye yakınındaki Rusya’ya ait Hmeymim üssünde YPG ile Şam arasındaki görüşmenin yapıldığını bildirdi.

        Hedeflerini de açık koydu:

        “Türkiye-Suriye sınırında güvenlik, sınır boyunca hükümet güçlerinin yerleştirilmesi ile sağlanmalıdır...”

        Aslında bu Ankara’nın planı ile örtüşmüyor.

        Çünkü Esad’ın sınır boyuna yerleşmesi demek, Türkiye’deki Suriyelilerin ülkelerine dönüşünün önündeki en büyük engelin oluşması anlamına geliyor...

        Sorunun nasıl aşılacağı konusunda henüz bir model üretilmedi.

        Ancak diplomatik çevrelerde buna ilişkin bazı öneriler var.

        Getirilmek istenen model Şam ile YPG arasında varılan uzlaşıyı anımsatıyor.

        ABD’nin onayı Rusya’nın arabuluculuğu ile üretilen masadaki modele göre Şam, PYD’ye bölgede kalma ve özerk yerel yönetim hakimiyeti tanıma garantisi verecek.

        YPG/SDG de bunun karşılığında elindeki silahlı militanları Şam ordusuna katıp, yeni bir kolordu yaratılmasına yardımcı olacak.

        Suriye’nin tüm sınırları da bu kapsamda Şam yönetimine bağlı ordu tarafından kontrol altında tutulacak; sadece kentlerdeki polis, zabıta gücü yerel yönetimin kontrolünde kalacak.

        ABD de bunun karşılığında Esad hakkındaki “kimyasal silah kullandı” suçlamasını geri çekecek.

        Benzer bir uzlaşının Türkiye’den dönecekler için de sağlanıp, geri dönmeleri halinde af edilip, hiçbir şekilde dokunulmayacaklarına Şam’ın garanti vermesi isteniyor.

        Ancak Ankara’dan bu aşamada bu önerilere yönelik olumlu bir yaklaşımın geldiği söylenemez.

        Suriye sahası, her gün yeni bir sürprize açık gelişmeye gebe kalıyor...

        *

        Tank Palet ve Seçim…

        CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’a, hemen her konuşmasında dile getirdiği Tank Palet Fabrikası konusunu açıp açmadığını da sordum.

        “Açmaz olur muyum? Tabii ki açtım…” dedi.

        Akar’ın, “Eleştirilerinizi bildirin, size bu konuda bir rapor verelim” yanıtını verdiğini de belirtti.

        Kılıçdaroğlu’na bu aşamada 8 Ağustos’taki konuşmamızda, “Cumhurbaşkanı Erdoğan, Eylül sonu, Ekim başı gibi Fırat’ın doğusundan Suriye’ye girer; gelecek yıl veya bir sonraki sene de muhtemel ki seçime gider” öngörüsünü anımsattım.

        Gülmeye başladı, “Bir aşaması tamam…” dedi.

        Beş dakika önce tamamladığı grup konuşmasında “yarın seçim geldiğinde”, “seçim olduğunda” cümlelerini 5 kez tekrar etmişti.

        Bu duruma da gönderme yaparak, “Öngörünüzün seçim aşaması ne olacak? Bir beklentiniz var mı?” dedim, uluslararası camiadan gelen tepkileri gösterip soruyla yanıt verdi:

        “İstediği gibi gitse yapardı ama şimdi nasıl yapacak? Bütün dünyayı karşısına aldı…”

        Diğer Yazılar