Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Ankara ile Moskova arasında varılan mutabakatın Washington ile yapılan arasındaki ile ciddi bir fark var.

        Biri devlet dışı bir güç ile ilişkinin dizayn edilmesi üzerine kurulurken, Rusya ile yapılan mutabakat devletlerarası ilişkiyi düzenliyor.

        Yani ABD, PYD ile olan ilişkiyi düzenlemeye çalışırken, Rusya ile yapılan mutabakat Şam ile Ankara’nın devletlerarası ilişkisi üzerine kurulu.

        Daha da önemlisi, PYD’nin sahadaki varlığının temizlenmesi konusunda da görevi misafir olarak davet edilmiş üçüncü tarafa değil, bizzat ev sahibine bırakıyor.

        Burada özellikle Şam diyorum, çünkü üniter yapısının korunması konusunda bütün tarafların hemfikir olduğu Suriye devletinin hala Başkenti…

        Dolayısıyla devletlerarası muhataplık ilişkisi konusunda 2011 şartlarına tekrar dönüldü.

        Nasıl ilerleyeceği, hangi noktada ne gibi sorunlarla karşılaşılacağı, oluşturulmak istenen 12 gözlem noktasının işlevselliği gibi konular bundan sonra gündemde olacak.

        Ancak Ankara ile Şam arasında düne kadar Dışişleri, Milli Savunma ve istihbarat başkanlıkları tarafından yürütülen temas yeni durumda aşama kaydetti.

        Bundan böyle Türk askeri ile Şam gücü aynı zeminde, çoğu zamanda aynı cadde üzerinde aynı anda hareket edecek.

        Şam güçleri Türkiye sınırına yeniden ulaşma olanağına kavuşacak.

        Bu da iki başkent arasındaki ilişkinin önümüzdeki dönemde yeni bir evreye girmesini ister istemez zorlayacak.

        ŞAM İLE MÜZAKERE

        Çünkü bundan sonraki süreçte İdlib, Zeytin Dalı, Fırat Kalkanı ve Barış Pınarı operasyon alanlarına ilişkin nasıl bir planlama yapılacağının da belirlenmesi gerekiyor.

        Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önceki gün Soçi dönüşü uçakta yaptığı açıklamada, Rusya üzerinden yürütülen Şam temasının “isabetli ve süreci daha kolaylaştıran özellik gösterdiğini” belirtmesi ve kurumlar arası ilişkiden istifade edeceklerini söylemesi de geleceğe yönelik işaretler taşıyor.

        PYD’NİN GELECEĞİ

        Bir diğer nokta ise ABD’nin desteği ile yedi yıldır Suriye’nin kuzeyinde varlık oluşturmaya çalışan ve sahayı terk etmek zorunda kalan PYD konusuna Ankara ve Şam benzer bakıyor.

        Bunun böyle olması da normal; çünkü her şeyin kayıt altında bulunduğu bu çağda bir bölge demografisini değiştirmek olanaksız.

        Unutulmamalı ki Suriye’nin kuzeyi de hiçbir dönem Kuzey Irak özelliği göstermedi, bölgenin tamamında Kürtler yer almadı.

        Hem dini hem de etnik açıdan parçalı saha üzerinde PYD’nin varlık oluşturması olanağı yoktu.

        Örneklemek gerekirse, karmaşık bir etnisiteye tabi Kamışlı’nın hemen yanında Arap-Kürt birlikteliğinin olduğu Haseke; onun üzerinde Kürtlerin ağırlıkta yaşam sürdüğü Kamışlı ve Derbesiyah, biraz ilerisinde Arap nüfusun yoğun olduğu Resulayn ve Tal Abyad, onun da ilerisinde Kürt nüfusun etkin olduğu Ayn El Arap (Kobani)…

        Bu denli seken etnik yapılardaki bölgenin tamamının özerk veya federatif yapılanmaya girmesi mümkün değildi.

        Bu sadece bu bölgede değil, PYD’nin çekildiği Deyrizor ve Rakka için de geçerli olacak.

        Deyrizor açısından bakılırsa Türkiye’den giden Ermeni nüfus hakim iken Halep’e taşınmasıyla Arap nüfusun yoğunlaştığı bir kent…

        Rakka ise yine Anadolu’dan giden Türkmenlerin kurduğu, onların Bayır Bucak’a çekilmesiyle Arap nüfusun on yıllardır etkin olduğu büyük bir yerleşim.

        Arap nüfusun yoğun olduğu her iki kenti önemli kılan ise Fırat Nehri, enerji barajı ve petrol…

        Dolayısıyla böyle bir coğrafyaya PYD’nin tek başına hakim olmasını beklemek hayal olur.

        SURİYE’NİN YENİ SORUN ALANI

        Nitekim, iki gündür Rusya’dan gelen, “Suriye’nin Güneydoğusundaki enerji alanlarına Şam yönetiminin hakimiyetinin sağlanacağına” yönelik açıklamasına dün de Washington eklendi.

        Başkan Trump da bu bölgede "petrolü korumak için güç bulunduracağını" bildirdi.

        Dikkat edilirse "PYD veya Kürtleri" demedi, petrolü önceledi.

        Bu da gösteriyor ki yakın gelecekte bütün dikkatler bu alana yoğunlaşacak...

        Ama bir gerçeği de görmezden gelemeyiz, sonuçta bu bölgede bir Kürt gerçeği var ve onların gelecekte Suriye toplumunun önemli bir unsuru olacakları gerçeği de ortada duruyor.

        Bu nedenle Rusya’nın hazırlığını tamamladığı ve bu ay sonunda Cenevre’de ele alınacak Anayasa taslağında da yer aldığı gibi Kantonel bir yapılanma sağlanabilir.

        Bunun ötesinde bir gelişmenin beklenmesi ise hayal olur…

        ÜÇÜNCÜ AŞAMAYA GEÇİLDİ

        Şurası açık ki Suriye’de dün itibarıyla yeni bir dönem başladı.

        Buna ister sert güç askeri harekatların sonlanıp, diplomasi ve uluslararası kamuoyu oluşturmak için yumuşak güç hareketinin devreye girmesi deyin.

        İsterseniz Doğu Akdeniz’e kadar uzayacak enerji paylaşımının olacağı üçüncü aşama…

        REKLAM

        ***

        Başkent’te uyumun getirdiği güzellik…

        Tam beş yıl boyunca Başkanı olduğu Belediye’nin kapısının önünü onarma hakkına sahip olamamış.

        Ne zamanki onarmak için kazmış, Büyükşehir Belediyesi gelip müdahale etmiş ve o haliyle 8 ay toz, çamur içinde kalmasına neden olmuş.

        Sözünü ettiğim yer Başkent Ankara’nın kalbi olmaya devam eden, Çankaya Belediye Başkanlığı’nın da bulunduğu Kızılay adıyla da bilinen Yenişehir bölgesi…

        GENÇLİĞİMİZİN MEKANI

        Sanat Evi, Piknik, Otlangaç, Eski- Yeni ile gençlik yıllarımın en önemli buluşma mekanı, Sakarya ve Tuna caddeleri…

        Tanımlamak gerekirse, İstanbul’da İstiklal Caddesi, İzmir’de Kordon neyse, Ankara için de Sakarya odur…

        Uzun süredir tam bir keşmekeşlik içindeydi; her bir yanı seyyar satıcılar doldurmuş, ardı sıra yol ortalarına yerleştirilmiş büfeler nedeniyle yürünmez olmuştu.

        Seçimin hemen ardından kapatıldı, büyük bir inşaat faaliyetine girişildi ve tüm alan geçen hafta tamamlanıp yaya trafiğine açıldı.

        Ankara’da yaşıyor ve uzun süredir de gitmediyseniz, hemen gidin görün derim.

        Bir zamanlar çevresindeki seyyar satıcılar dolayısıyla varlığı fark edilmeyen Barış Heykeli tüm ihtişamı ile kendini gösteriyor.

        Bir anda oldukça geniş boş bir alanın ortasında kendinizi buluyorsunuz…

        AKASYA, IHLAMUR VE GÖKSU DÖNMÜŞ

        Fotoğraflardan da göreceğiniz gibi “Burası bu kadar geniş miydi?” sorusunu sormaktan kendinizi alamıyorsunuz.

        Eski Gırgır süpürgelerinin dev boyutlusuna benzeyen dev süpürgeler ise kimseyi rahatsız etmeden çevrenizi topluyor, pırıl pırıl yapıyor.

        Bu arada bir bilgi tarihi Göksu Lokantası da yenileşme sonrası lezzetiyle eski yerine dönmüş.

        Bir zamanlar saka, bülbül, serçe sürülerinin doldurduğu ıhlamur ve akasya ağaçları da yazın muhteşem kokusunu salmak üzere boy salmış…

        Yerler ise Çankaya Belediyesi’nin bir süredir uyguladığı baskılı boyalı yer döşeme sistemiyle kaplanmış.

        Şiirlere konu olan, ayağınızı bastığınızda yüzünüze su fışkırtan sürekli kırılıp, değiştirilen karo sistemi Sakarya’ya da veda etmiş.

        UYUMDAN GÜÇ DOĞAR

        Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen ile dün Sakarya’da dolaşırken 58 büyük boy ağaç diktiklerini belirtti.

        Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’tan övgü ile söz etti, “O kadar uyumlu ve hizmete tutkun ki, bizi çok rahatlattı… Verdiği altyapı desteği ve bizim de üst yapı hizmetimizle burayı bu hale getirebildik” dedi.

        Vali Vasip Şahin’e birkaç kez teşekkür etti, desteği ve gösterdiği yakınlıktan söz etti.

        Anlattığına göre ASKİ kanalizasyon ve içme suyunu yenilemiş, Enerji-Sa da yeraltı trafoları kurmuş.

        Çöp sistemi en moderni ile yenilenmiş, 4 büyük yer altı çöp toplama ünitesi kurulmuş.

        Bugüne kadar kavgadan uzak, sadece hizmete odaklı çalışan Taşdelen bütün bunların uyum ile olabildiğini belirtti.

        Uyumsuzluğun getirdiği yükü 25 yıldır Ankara halkının çektiğini belirtti.

        Yanından ayrılırken bir eliyle Sakarya’yı gösterip ekledi:

        “Birlikten güç doğuyor, bakın her şey güzel oluyor…”

        Diğer Yazılar