Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İdlib'de ortaya çıkan sorun, Rusya’nın soruna dahli olmadan çözülebilir mi?

        Ya da Moskova, Ankara’nın talebi doğrultusunda aradan çekilip, Şam’ı yalnız bırakabilir mi?

        İki gündür yakın çevremden gelen bu iki soruya verdiğim yanıt belli; hayır…

        Bütün bunlara karşın ara çözüm de olanaksız değil.

        Nitekim Ankara son iki haftadır bunun üzerinde yoğun uğraş veriyor. O da Avrupa Birliği’ne, Brüksel yerine Berlin üzerinden dönüş yapmak…

        Bugüne kadar geride duran AB’yi başat oyuncusu Berlin üzerinden Suriye sorununun çözümünde önemli aktör haline getirmek…

        Son birkaç gündür Ankara’da AB büyükelçileri dahil yapılan toplantıların hemen hepsinde vurgulanan ve açıktan dile getirilen çözüm de bunu hedefliyor.

        MOSKOVA'SIZ ASLA

        Ancak Berlin önemli bir aktör olarak devreye sokulmak istenirken Moskova da bir kenara bırakılmıyor.

        Bu da süreci rahatlatıyor.

        Çünkü Berlin de Ankara gibi Moskova’ya Washington gözlüğüyle bakmıyor; bölgesel politikasını uyguluyor.

        Çıkarını gerektiren politikayı gütmekten geri durmuyor.

        Ankara ile Berlin’in bu konuda ortaklaşmalarına gösterilebilecek en iyi örnek, Washington’un karşı çıkmasına rağmen yeni boru hatlarına izin vermeleri ve kaya gazı yerine Rus gazını tercih etmeleri.

        TÜRKİYE’Yİ ANIMSADI

        ABD de İdlib’de bu gelişmeler üzerine Suriye sahasında yeni bir stratejiye yöneldi…

        Türkiye’nin NATO üyesi olduğunu PYD/YPG/PKK karşısında unutan Washington yönetimi bir anda meşhur “5. Maddeyi” anımsadı.

        ABD Dışişleri Bakanı Pompeo, İdlib’de 7 asker ve bir sivilin Esad güçleri tarafından şehit edilmesinden duyduğu üzüntüyü dile getirirken şu önemli cümleyi kurdu:

        “NATO müttefikimiz Türkiye'nin yanında duruyoruz ve hayatını kaybeden (askerler) için Türk Hükümeti'ne taziyelerimizi gönderiyoruz. Türkiye'nin meşru müdafaa amaçlı eylemlerini tamamıyla destekliyoruz. Bu konu hakkında Türk Hükümeti ile görüş alışverişinde bulunuyoruz.”

        ABD’YE GÖRE HTŞ TERÖRİST DEĞİLMİŞ

        ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi, eski Ankara Büyükelçisi James Jaffrey de devamını getirdi…

        Son dönem İdlib’de Şam güçlerine karşı Suriye Milli Ordusu (ÖSO) ile güç birliğine giren El Kaide orijinli Hayat Tahrir üş-Şam için önemli bir söylem geliştirip aynen şunları söyledi:

        “HTŞ terör örgütü ama kendilerini ‘vatansever savaşçı’ olarak tanımlıyorlar; üstelik uluslararası bir tehdit oluşturmuyorlar, Rusların iddia ettiği gibi kimseye de saldırmıyorlar…”

        Bu da gösteriyor ki, BM Güvenlik Konseyi’nin, “terör örgütü” ilan ettiği HTŞ, beş üyesinden biri olan ABD tarafından “vatansever savaşçı” olarak algılanıyor.

        Hatta sahadan gelen bilgilere bakılırsa son dönem El Kaide odaklı HTŞ içindeki bazı örgütlerle temasını da sıklaştırmış bulunuyor.

        DERDİ DEYR EZ ZOR MU?

        Bu gelişmeler Ankara-Moskova hattında İdlib nedeniyle ortaya çıkan ve işbirliğini tehdit eden ayrışmadan, Washington’un faydalanma çabası olarak görülebilir.

        Nedeni de açık, İdlib’de yaşanan gerilim başta Deyr Ez Zor olmak üzere ABD’nin PYD ile birlikte kontrol altında tuttuğu bölgelere Esat güçlerinin hareketini engelliyor.

        Bu da PYD ve bölgedeki ABD güçlerinin elini rahatlatıyor; çatışmadan uzak tutuyor.

        Ankara bu oyunu gördüğü için, yeni bir politika arayışını devreye soktu.

        Her ikisine ayrıca İdlib’de Esad güçlerinin ilerlemesinin yaratacağı uluslararası boyutu gösterdi.

        Esad karşıtı güçlerin göçü kuzeye zorlamasının, sadece Türkiye’ye değil, yaratacağı kaçak göçmen dalgasıyla batı demokrasilerini de nasıl etkileyeceğini anımsattı.

        Daha ileri bir söylemle, “Gerekirse kapıları açarım…” demekten de geri durmadı.

        OTOBANLAR TAMPON BÖLEGE OLUR MU?

        Bu tablo içinde İdlib’de nasıl bir gelişme sağlanacağına yönelik beklentiler farklı.

        Ancak en gerçekçi görünen Soçi benzeri yeni bir mutabakat ile Türkiye’nin Gözlem Noktalarının M-4 ve M-5 otobanı çevresine yerleştirilmesi; yani otoyolun tampon bölge gibi kullanılması…

        Bu yönde bir gelişme olabilir mi şu aşamada yanıt vermek zor…

        Ancak İdlib’de çatışmayı önlemek için kurulan Gözlem Noktalarının son dönem kendisine yönelik tehdit karşısında muharip hale gelmesi göz önüne alındığında, yeni bir çözüm modeli kaçınılmaz.

        Çözümün üretilmesi için Ankara’nın verdiği süre de bizzat Erdoğan’ın ağzından ifade edildiği gibi Şubat sonu…

        Olmazsa sıkıntının büyüyeceği de çok açık…

        Diğer Yazılar