Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İnsan evladını kalleşçe arkasından avlar mı?

        İnsan kızını arkadan vurur mu?

        Sırf erkek arkadaşı var diye gencecik kızın yaşam hakkını almak babası da olsa kimin haddidir…

        Bulunduğum yere 30 km kadar uzakta, Çubuk ilçesinde Şeyma Yıldız’ın sırf erkek arkadaşı var diye, babası tarafından vurulmasının haberini okurken gözlerim doldu...

        Fotoğraflarına bakıyorum, masumiyeti mutluluğunu gizlememiş…

        Doğduğunda kendisine sarılan ilk erkek olan babasına sırtını kale gibi dayamış, gülümsemiş…

        İddia o ki, ona güvendiği için erkek arkadaşından söz etmiş…

        Nereden bilecek ki bir süre sonra arkasından vurmasına gerekçe yapacak…

        ZORDUR KADIN OLMAK

        İşte bu nedenle zordur kadın olmak…

        O denli zor ve büyüktür ki; töredir…

        Vazgeçersen sevgilin, seversen baban vurur…

        Oysa vurgundur onlara…

        Onlar da vurunca erkekliğini koruduğunu sanır, bilmez ki vicdanının hadımıdır.

        Gerekçesi de hazırdır, “Bana karşı durdu…”

        Nasıl durabilir ki, zayıfın silahı her daim zayıftır; ürkek duygusallık barındırır.

        Sesinden anlarsın ona yüklediği anlamı…

        En fazla, “Baba, seninle bir arkadaşımı tanıştıracağım…” der, anlarsın o cümleden bir erkeğe vurulduğunu…

        Ya da sevmekten vazgeçmiştir, kırmadan, dökmeden, onuruna saldırmadan sakince “Bir başkası var…” demekle yetinir…

        ERİLDİR ERDEMİN ADI

        Çünkü ona doğduğu andan itibaren, eril tahakküme karşı feragat, teslimiyet, sessizlik, erdem diye öğretilmiştir.

        Kırmak istemez öğretideki erdemi…

        Dili ile dişi arasında çıkan nefesin fısıltısında, sessiz süratle anlatır içine düştüğü vurgunu…

        İçine doğduğu toplum öyle inşa etmiştir feragatin erdemini…

        “Vir” erkek olmayı, “virtus” erdemi tanımlar…

        Erildir o nedenle erdemin adı…

        Onun için erkek çocuğa isim olarak konulur, sanki kadında erdem olmazmış gibi…

        Büyük bir tuzaktır erkeğe karşı kurulmuş olan, her adımda önüne çıkan erdem, erkekliğini ispata zorlar…

        Şiddet uygulama ve savaş becerisinin, sadece kendine yüklenmiş görev olduğu hissiyle dolaştırır adamı.

        Hiçbir zaman kaybolmayacak yegane varlık, şeref nişanına, onuruna atılmış falçata yarası gibi her daim taşıyacağı varlıktır erdem.

        Oysa kadının erdemi, her daim yırtılmaya elverişli incecik zarla korunmuş bekaret ve sadakatten ibarettir…

        Budur kadını her daim bedensel güvensizlik ve sembolik bağımlılık içinde tutan…

        YÜREĞİN BEKARETİ…

        Çünkü asıl koruması gerekenin yüreği değil de bekareti olduğu öğretilir.

        Yüreğinin bekaretini hiçe sayması beklenir.

        Oysa kendinden istenen yürekle ilgilidir; ağır başlı, güler yüzlü, rahatsız etmeyen, ölçülü, saygılı…

        İkisinin arasında bocalar yaşamı…

        Aynen var olmak istediği beden ile aynada görünen vücudu arasındaki bitmez tükenmez mücadelesi gibi…

        Belki de bundan dolayı erkeğin güzelleşme çabasına tıraş, kadınınkine makyaj derler…

        Zaten makyajın anlamı da gizlemek, göze hafifçe görünür kılmak değil midir?

        DİŞİ GÖRÜNMEKTİR ASLOLAN

        Dişi görünmektir aslolan…

        Onun için başkalarının bakışına yönelik bağımlılık ilişkisi, varoluşunun yapı taşıdır.

        Kitle içine girdiğinde, hissettirmeden dikkat çekmeleri beklenir…

        Kendisi değil, karşı cins aşık olursa mutluluğa ulaşacağı hurafesiyle büyür…

        Oysa düşünür-yazar Jean- Paul Sartre, “Başta bedeni olmak üzere, kişiye varlığının en özgün tarafları içinde kabul gördüğünü hissini vermeye muktedir olan tek şeydir…” diye tanımlar aşkı…

        Bundandır bedenlerine önem vermeleri.

        Çünkü göbek erkekte olunca zenginlik, bekar kadında olunca kahpelik diye okunur…

        Bundandır bedenini taşıma ve sunum biçiminin paha biçilmez kıymetini, yüzük taşından önce öğrenmesi.

        GÖZÜNÜN NAMUZSUZLUĞU

        Don Juan'ı, Kazablanka'sı, zamparası, uğursuzu, çakalının erkek egemen bakışıdır davranışını var eden...

        Onların bir parça bezin altından eğile büküle görmeyi beklediği de iffetten çok, gözünün namussuzluğudur…

        Erkek bundan dolayı acımasızdır…

        “Yüzümü kara çıkarma…” demesi ondandır…

        Nedense kızı yapınca “kara çıkarma…”, oğlu yapınca övünülecek hovardalıktır…

        Daha bebek yaşta “göster bakalım teyzene…” özdeyişinin böbürlenmesiyle yüklenir bilincine dengesizlik…

        Siz hiç “göster bakalım kızım amcana…” diyenini işittiniz mi?

        Kendine hiç durmadan gönderme yapılan çaresiz öğretideki vücut, cinsel ve üretici modele benzemekten başka bir seçenek bulamaz…

        ELVEDA ZALİM DÜNYA

        Erilin tahakkümü altındadır…

        Annedeki anlayışın tersine, ondandır babanın acımasızlığı…

        Siz hiç oğlunu kız arkadaşı olduğu için vuran anne gördünüz mü?

        Baktım Şeyma’nın yaşı daha 17’ymiş…

        Teoman’ın şarkısındaki gibi:

        “Söylediği son şarkı/ ElvedaZalim Dünyaymış/ Daha 17’imiş…”

        Diğer Yazılar