Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İş koşuşturması arasında kaybolan zamandan bir parça arttırmaya çalışırken, bir anda evlere kapanıp kaybolmayan zaman bolluğunun içine düştük.

        Bu da özellikle eve kapanması zorunlu kılınan 65 yaş üstü 20 yaş altındakiler için gittikçe çekilmesi zor hale dönüştü.

        Özellikle de eve kapanmanın içinden çıkılmaz çelişkisinin ağırlığında…

        Fransız filozof Edgar Morin’in dediği gibi:

        “(İşgal, savaşlar diktada) eve kapanmamız düşman tarafından dayatılıyordu, bugün ise düşmana karşı, yani virüse karşı eve kapanmamız dayatılıyor…”

        Peki, ne kadar daha kapalı kalacağız?

        Ya da arkadaşlarımızla sarmaş dolaş gezdiğimiz, alışveriş mağazalarının kabininde bir önce bakandan şüphe etmeden giysi denediğimiz günler ne zaman gelecek?

        Sosyal mesafe adını koyduğumuz, birbirimize 1,8 metre uzak durmayı daha ne kadar sürdüreceğiz?

        Daha da önemlisi yakınlarımızı ziyaret edip, ellerini öptüğümüz, bayram gezmesini yapabilecek miyiz?

        HENÜZ BİTMEDİ

        Şunu baştan söyleyeyim, en az bir yıl daha ya da aşısı bulunup, ilacı geliştirilene kadar bunların büyük bölümünü yapamayacağız…

        Bu iddiamın dayanağı da bugüne kadar alınan birçok kararda imzası olan, başından bu yana Bilim Kurulu’nda yer alan halk sağlığı hekimi Prof. Dr. Levent Akın…

        Bir süre önce sohbet için aradığımda başını kaşıyacak zamanı yoktu, bugün virüsün yayılmasının önüne geçilmesi için önemli rol üstlenen filyasyon, vaka takip ekiplerinin çalışması modelini geliştiriyordu.

        Yani kimin, kiminle temas ettiğini tespit edip, anında müdahale eden doktor ekiplerinin organizasyonunu yapıyordu.

        Yakın geçmişte konuştuğumda da tarım kesiminde çalışanların sokağa çıkmasına ilişkin düzenlemeyle uğraşıyordu.

        Salgının ilk çıktığı dönemde, okulların tatil olması, sokağa çıkma yasağının hemen uygulamaya sokulması önerilerinin de en önemli savunucusuydu.

        İSTANBUL SEYRİ YATAYLAŞTI, ANKARA YOKUŞTAKİ KAMYON

        Prof. Dr. Levent Akın ile dün konuştuğumda virüs salgının devam ettiğine dikkat çekti.

        En küçük gevşemenin çok daha büyük sorunların yaşanmasına yol açacağını, bugüne kadar yapılanların da heba olacağını belirtip ekledi:

        “İstanbul en sıkıntılı olduğumuz yer; biraz yataya doğru düzleşti, ama kesin böyle dememiz için birkaç gün daha zamana ihtiyacımız var. Ankara ise yokuş tırmanan kamyon gibi ağır yükseliyor, bu da bizi rahatlatıyor. En çok endişe ettiğimiz ise İstanbul kaynaklı virüsün yayıldığı Muş, Bingöl gibi illerimiz. Henüz oralarda ne olacağını ölçemiyoruz, çünkü 2 günde sonuç vermiyor, en az iki haftada ortaya çıkıyor, sonrasında da bir o kadar seyri sürüyor. Bu da öngörümüzü azaltıyor…”

        SOSYAL İZOLASYON GEVŞEMESİ ZOR

        Prof. Dr. Akın, tam düze çıkılıp insanların eski yaşamına dönme zamanına ilişkin öne sürülen tarihlere, “kahve falına bakar gibi” yaklaştı.

        “Sosyal yaşama Haziran gibi dönebiliriz diyebilirim, ama bu bir tahminden öte geçmez, kesin söylemem için birçok verinin elde olması lazım” dedi.

        Bunu da akılda kalabilen güzel bir örnekle açıkladı:

        “Salgın devam ediyor, daha uzun süre devam edecek de. Şehirlerarası otobanda karşıdan karşıya geçerken bir insanla karşılaşma olasılığınız ile Atatürk Bulvarı’ndaki aynı değil. Ne kadar çok kişiyle karşılaşırsanız, yayılma da o denli artıyor. O nedenle gevşetmeyi kontrollü yapabileceğimize, sosyal mesafeyi ne denli koruyacağımıza da bağlı…”

        Kesin olan öngörüsünü ise şu cümlelerle açıkladı:

        “Sosyal mesafe uygulaması bu yıl sonuna kadar devam eder. Hatta 2020’yi aşabilir de… Aşı varsa verirsiniz, sosyal mesafeyi kaldırabilirsiniz ama ne zaman bulunacağı, bulunduğunda etkili olup olmayacağı da kesin değil ki!... Hem özel ilacınız yok hem de aşınız yok. Tedaviniz bile net değil, deneme yanılmayla çözüm üretiyoruz. Onun için en iyi korunma ve tek çözüm aracı sosyal mesafe…”

        DOKTORLAR KADAR ETKİLİ VE ÖNEMLİ…

        Evde uzun süredir tecritte kalan 65 yaş üstü kesimin sokağa çıkması için de erken olduğunu belirtti.

        “Biliyorum çok sıkıldılar ama unutulmasın ki bugün bir başarı varsa bunda 65 yaş üstündekilerin katkısı da biz doktorlar etkili oldu” dedi.

        Türkiye’nin İspanya ve İtalya’dan farklılık göstermesinin gerisinde de izolasyona tam bağlılığın yattığını belirtip devam etti:

        “Bu sadece kendilerinin sağlığına değil, ülkeye de büyük katkı sağladı…”

        İnsanların çoklu temasına yol açacak her türlü aktiviteden uzak durulması gerektiğinin altını da birkaç kez çizme gereği duydu…

        Şurası net ki bu belanın tamamen tükenmesi bugünden yarına olmayacak.

        Hastalanıp iyileşenin bir daha hastalanmayacağının da garantisi verilemeyecek.

        O nedenle yakın gelecekte eski sosyal yaşama dönüleceğine ilişkin verilen mesajlara dikkat etmek gerekiyor.

        Çünkü onun yaratacağı umut kırılması çok daha büyük toplumsal sorunlara yol açar…

        Diğer Yazılar