Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        İLK kez dedi ama, Yalova’da, evinin bahçesinde düzenlediği basın toplantısındaki sözlerinin gerisinde bir çıkışla, “Memleket Hareketi”ni dün başlattı.

        Aslında “memleket” de İYİ Parti lideri Meral Akşener tarafından yakın geçmişte kullanılmış bir kavramdı.

        Ancak Akşener, İnce’nin hedefinin ötesinde, Türkiye’nin sorunlarını iktidarıyla muhalefetiyle ele almayı önerdiği “memleket masası” amacıyla kullanmıştı.

        İnce’nin günlerdir yapacağını belirttiği açıklamasına dönersek…

        KURTARMAK İÇİN AYRILIK

        Asıl hedefinin Cumhurbaşkanlığı seçiminde kendisinin adaylığı üzerine olduğunu gizlemedi.

        CHP lideri Kılıçdaroğlu ve parti yöneticilerini eleştirdiği basın toplantısında, hem de geçen seçim döneminde yaşananlara yönelik sözlerinde açıkça beyan etti.

        Bir yandan CHP yönetimini topa tuttu, diğer yandan CHP’den ayrılmayacağını belirterek, “kötü yönettiklerini” söylediği yöneticilerin kendisini aday göstermeleri gerektiğini savundu.

        CHP’den ayrılmayacağını söylerken, “CHP’den ayrılırsa, Atatürk gibi kurtarıcı olmak için ayrılacağını” belirtti...

        REKLAM

        Parti Tüzüğü gereği CHP TBMM Grubunda belirlenmesi gereken Cumhurbaşkanı adayının, “kendisinin çıkışının önünün kesilmesi için 1.2 milyon üyenin önseçimi ile belirlenmesine” yönelik formülü de yönetime önerdi.

        Eğer bu yöntem yerel seçimde denenmiş olsaydı, Ankara, İstanbul aday belirlemesi üyelerin tercihine bırakılmış olsaydı, iki mega-kentte kazanan Mansur Yavaş veya Ekrem İmamoğlu sandıktan çıkar mıydı?

        KURTARICI FİGÜRÜ

        Bu açıdan bakıldığında İnce, daha önce de Cumhurbaşkanlığı kampanyasında da sergilediği “kurtarıcı figürüne” büründü ama bunun hangi yöntem, politika ve kişilerle gerçekleştireceği konusunda veri sunmadı.

        Ayrıca bir bölen olmadığını, Millet İttifakı içinde kalacağını da su şişeleri ile anlattı.

        İttifak bileşenlerinin kendisini neden Cumhurbaşkanı adayı olarak tercih etmesi gerektiğine açıklık getirmedi.

        Yerel seçim öncesi söylediği, “İstanbul’u alan bundan sonraki doğal Cumhurbaşkanı adayıdır” açıklamasını da unuttu.

        “Ya siz aday gösterirsiniz ya da kendim aday olurum” noktasında bıraktı.

        Bunlar olmazsa ne yapacağına da açıklık getirmedi.

        Basın toplantısının isimlendirdiği ikinci bölümü de ilginçti…

        Başta da belirttiğim gibi Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasına yönelik iddialarını dün üçüncü kez dinledik, bunlardan biri televizyon programıydı ama en kapsamlı olanı Yalova’da evinin bahçesinde gerçekleştirdiğiydi.

        TÜZÜN, ÇELEBİ, ÖZCAN

        Geçmişte söylediklerinin üzerine yeni bir şey koymadı, "bomba" açıklama gelmedi.

        Oysa propaganda döneminin başından itibaren Grup Başkanvekili Engin Altay bir an olsun yanından ayrılmadı, parti ile ilişkisini yürüttü.

        REKLAM

        CHP’den iddialarına ilişkin yapılan açıklamada da ifade edildiği gibi, o dönem İnce’ye Genel Merkez’in en önemli eleştirisi kendisi ile temas kurmak isteyen parti yöneticileri ile muhatap olmaması, telefonlarına da yanıt vermemesiydi.

        Bu arada yanında olanların milletvekili adayı yapılmadığından söz etti, ancak İnce’ye en yakın isimlerden Yaşar Tüzün, Mehmet Ali Çelebi milletvekili seçildi, Tanju Özcan da Bolu Belediye Başkanı oldu…

        ÖTEKİNE ÇOK KOZ VERDİ

        İnce bundan sonraki süreçte partinin etkili bir isminin de ifade ettiği gibi “CHP’den fazla oy koparamaz, ama Cumhur İttifakı bileşenlerine sunduğu malzeme ile Millet İttifakında huzursuzluk koparır...”

        Nitekim dün de bu konuda üç önemli veri sundu.

        İlki, CHP yönetiminin gösterdiği adaya sahip çıkmadığı algısını yarattı, karşı tarafa, “Bunu biz değil, kendi adayınız söyledi” deme rahatlığını sundu.

        İkincisi, CHP’nin “Biz HDP’ye geçmişte oy vermiş Kürt seçmenin oyunu aldık” söylemini, “İstanbul’u, Ankara’yı, Adana’yı, Hatay’ı bize Kürt vatandaşlarımız kazandırdı, HDP’liler kazandırdı” diyerek tüketti.

        Cumhur İttifakı bileşenleri, stratejilerini oturttuğu İYİ Parti sosyolojik tabanına bir süredir “HDP ile işbirliği yapmış CHP ile ne işiniz var, yerli ve milli olan Cumhur İttifakında olmalısınız” çağrısında bulunuyordu.

        Bu söylemini daha güçlü dile getirmelerine olanak sundu, “Seçimde HDP ile gizli ittifak yaptıklarını adayları Muharrem İnce söyledi” deme kolaylığını sundu.

        KILIÇDAROĞLU DİSİPLİN İSTEMEDİ

        CHP yönetiminin tahminine göre İnce 4 Eylül’deki Sivas çıkışına kadar farklı zeminlerde bu çıkışını sürdürecek.

        REKLAM

        Sonrasında da 29 Ekim’e kadar olan dönemde yeni bir zemine söylemini taşıyacak.

        CHP yöneticisine, “Sizin tavrınız ne olacak?” diye sordum, “4 Eylül’deki Sivas çıkışına kadar yapacaklarını gözlemleriz, muhatap almayız” dedi.

        Sonrasında yönelik de şunları söyledi:

        “Aslında Genel Başkanı (Kılıçdaroğlu) ikna edebilsek, anında disipline verip, hiçbir açıklama da yapmadan ihracını sağlar, bu arada, iktidar ile işbirliği içinde olduğunu da ortaya koyarız. İnce için en önemli konu unutulmaktır, bunu da CHP hafızasından silip kendisine sunarız. Ama Genel Başkan teknik konularla sınırlı yazılı açıklamayla yetinilmesini ve demeç verilmemesini istedi.”

        Adını yazmamı istemediği için veremediğim partinin etkili ismine göre İnce’nin “ayrılış süreci bir şekilde gerçekleşecek...”

        Bu nedenle bu daha önce kendisine sağlayacak mekanizmanın çalıştırılması gerektiği görüşünde.

        İYİ PARTİ’NİN DURUŞU

        İYİ Parti’nin bakışına gelince…

        Onlar da muhatap alma noktasında olmadıklarını belirttiler.

        HDP ile ilgili sözleri için de şu yaklaşımı sergiledi:

        “Yerel seçimi kazandık mı? Önemli olan seçimi kazanmak mı? Şimdi bizim taban, İnce, ‘Mansur Yavaş’ı Kürt seçmen kazandırdı’ dedi diye Mansur Başkan’dan desteğini mi çekecek?”

        Bir önem içermeyeceğinin de altını çizdi…

        Şurası açık ki Muharrem İnce konusu bir süre daha CHP’nin gündeminde olacak, ama bunun çok da uzun sürmeyeceği görülüyor…

        Öğrenmeyi unutturur

        Okulların açılması 21 Eylül’e, üniversitelerin de 1 Ekim’e ötelenmesiyle ilgili karalar ardı sıra gelirken, sahil kenarında oteli bulunan bir tanıdığım oldukça memnundu.

        Anlaşılan o ki hükümet de bunu görüyor…

        Okulların açılışının geciktirilmesi belki ekonominin bugününe katkı yapar ama bunun insan geleceğini nasıl etkileyeceği de bir o denli önem arz eder.

        Nitekim Ankara’nın en köklü kurumlarından TED’in bünyesinde kurulu TEDMEM, okulların açılmasının gecikmesinin yaratacağı etkiyi dün bir yazılı açıklamayla dile getirdi.

        Açıklamalarında en dikkat çekici yönü uzaktan eğitimin getirdiği olumsuzluklar:

        - Okulların kapalı kaldığı süre uzadıkça, öğrenme eksikliklerinin ve kayıplarının telafisi, sistemin yönetme kapasitesinin sınırlarını aşıyor.

        - Normal koşullarda Haziran-Eylül arasında sadece yaz tatili için okulların kapalı kaldığı durumda dahi ciddi bir öğrenme kaybı söz konusu olduğunu biliyoruz. Bu sürenin yaklaşık 2,5 ay gibi ilave bir süre daha uzaması, içinde bulunduğumuz öğretim yılında öğrenme kayıplarının daha da artması; telafi edilmesinin nerdeyse imkansız olacağı anlamına geliyor.

        - Sınava hazırlanacak 8. ve 12. sınıfların yüz yüze eğitimde öncelikli olarak okula dönmesi gerekmektedir.

        - 2019-2020 eğitim öğretim yılında öğrencilerin yaklaşık %40’ının çevrimiçi içeriklere eriştiği dikkate alındığında, uzaktan öğrenmede öğrencilerin çoğunluğu için erişimin TV yayınları ile sınırlı kaldığı anlaşılmaktadır. Bu da bir fayda getirmiyor.

        REKLAM

        Buna daha fazla ekleme yapmak olası…

        Çünkü, 21 Eylül sonrası da okullar kademeli açılacak, yani bir anda açılış gerçekleşmeyecek.

        Bu durumda, çocukların uzaktan eğitimi çok daha uzun vadeye yayılacak.

        İşe giden veliler açısından yeni bir sorunla karşı karşıya da kalınacak…

        Diğer Yazılar