Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        SON dönem ülkeler Faz-3 çalışması yürüttükleri aşıların ara değerlendirme sonuçlarını açıklamaya başladı.

        Türkiye de bu kapsamda Acil Kullanım Onayı kararı kapsamında Faz-3 çalışmaları devam eden Sinovac aşısının ara değerlendirme raporunu yayınladı.

        İkinci dozu koluna yaptırmış ve üzerinden 14 gün geçmiş olan 1322 kişi üzerinden yapılan değerlendirmede, Sinovac aşısının %91,25 oranında etki olduğu sonucuna ulaşıldı.

        Aşının güven aralığının da %71,25 ile %97.30 olduğu kesinleşti…

        Aşı çalışmalarının koordinasyonunu yapan Prof. Dr. Serhat Ünal, dün Gün Başlıyor yayını sonrası sohbet ederken, diğer ülkelerin ara değerlendirme sonuçları hakkında önemli bilgiler verdi.

        Sinovac aşısının Türkiye çalışmasına katılan ve ikinci doz yapılmasının üzerinden 14 gün geçenler arasında 29 kişide semptoma rastlanmış, bunun üçünün de gerçek aşıyı alanlar olduğu belirlenmişti.

        AŞIYA RAĞMEN NASIL KORONAVİRÜS KAPTI?

        Hem aşıyı alıp, hem de hastalanmasının nasıl mümkün olabildiğini sordum, yanıtı net oldu:

        “Aslında rahatsızlıkları yoktu, belki biraz daha beklense vücuttaki antikor onu eleminize edecekti. Ama o an alındığında burun ve boğazda virüse rastlanmış. Ama bunun ne bulaştırıcılığı ne de vücuda bir olumsuz etkisi oldu. Herhangi bir semptomları yoktu.”

        REKLAM

        Dolasıyla vücuda aşı girdikten sonraki koruyuculuğu oldukça yüksek bir rakama ulaşmış.

        Aşı yapılan 752 kişinin ancak binde dördünde, yani 3 kişide PCR testi yapıldığında boğaz ve burun kısmında Covid-19 virüsüne rastlanmış.

        Bu üç kişi de sağlık personeliymiş…

        Onlardan daha sonra PCR alınsa vücut antikorla yeneceğinden aynı sonuca ulaşmayacağı da kesinmiş.

        SPUTNİK VE ZENİKA’DAN GÜÇLÜ

        Peki diğer aşılardaki ara değerlendirme sonuçları nasıl diye sorduğumda şu önemli bilgiyi aktardı:

        “Oxford’un ürettiği Astra Zeneca 2 bin 600 kişi üzerinde denendi ve 33 hasta görüldü. Sputnik ise 14 bin kişi ile denedi 39 hastayla karşılaşıldı. Bunların her ikisi de bu kadar vakayla %50’nin biraz üstünde bir rakamla ruhsatlarını aldı.”

        Bunun ne anlama geldiğini sorduğumda ise yanıtı önemliydi:

        Biz ise 7 bin 600 kişi ile yaptık ve şu an 14 bin rakamına ulaştık; bunun içinden ikinci kez aşı kolu olan 1322 kişiden alınan sonuçla ara değerlendirmeyi yaptık. Vardığımız en düşük rakam %71.2 oldu. Sayı yükseldikçe eşik oranı da o denli artacaktır. Bu da Sinovac’ı diğerlerinin ara değerlendirmesi karşılaştırıldığında önde gösteriyor…”

        ARDI SIRA AŞI YAPTIRIRSA

        Prof. Dr. Serhat Ünal ile sohbetimizde bir sorunun daha yanıtını aradım.

        Örneğin ben Sinovac aşısı yapıldım ve üzerinden de 21 gün geçti.

        Şimdi gidip bir de BioNTech veya Sputnik yaptırırsam ne olur?

        Ya da virüse yakalanıp hastalık geçirmesinin üzerinden 15 gün geçmiş biri gidip aşılardan herhangi birini yaptırırsa ne olur?

        Aslında soruya hem Prof. Dr. Ünal, hem de Halk Sağlığı Uzmanı olan Prof. Dr. Levent Akın’ın ilk adımda yanıtı ortaktı:

        REKLAM

        “Kesin şöyle olur diyemeyiz…”

        Prof. Dr. Akın konuya sadece alerji açısından yaklaştı; hangisi olursa olsun, iki aşı arasında en az 15 gün olmasını tercih ettiklerini bildirdi.

        HANGİ AŞI KİME YAPILACAK?

        Peki, ilk aşamada 500 bin adet gelecek ve Nisan başına kadar 4,5 milyon, yıl sonunda da 30 milyona ulaşması hedeflenen BioNTech aşısı kimlere yapılacak?

        Her iki bilim insanı da bu konuda bir verileri olmadığını belirtip yanıt vermekten kaçındı.

        Ancak bu konu önümüzdeki dönem en çok tartışılacak meselelerden biri haline gelecek.

        Dolayısıyla iki aşı için öyle bir ayrıştırma noktasına gelindi ki, sanki birinin diğerine üstünlüğü varmış gibi sunuluyor.

        Birinin zenginlere, diğerinin fakirlere yapılacağı gibi bir algı pompalanıyor.

        Tepki yaratacağı kaygısıyla isimlerinin yazılmasını istemeyen aralarında virolog ve enfeksiyon hastalıkları uzmanlarının da bulunduğu bir grup doktora dün bu soruyu yönelttiğimde yanıtları benzerdi:

        “BioNTech aşısını 70 yaş üstüne yapmak en doğru yöntem olur. Sinovac ise vücuda girdiğinde antikoru çok daha geniş yelpazede üretiyor. Bu ise tek tip, sadece bunun için olanın üretilmesini sağlıyor. O nedenle 4,5 milyon 70 yaş üstü kişi değerlendirildiğinde onlara da tam yeterli olur.”

        Bakalım nasıl bir tartışma karşımıza çıkacak…

        Brezilya’da olduğu gibi zenginlere Pfizer, fakirlere Çin’in Sinovac’ı tartışması geçerli olacak mı?

        Yoksa doktorların altını çizdiği gibi Sinovac’ın insan vücudunda sanki doğal yoldan üretilmiş gibi her türlü olumsuzluğa karşı antikor üretmesini sağladığı için faydalı olduğuna inandırmak kolay olur mu?

        Ben ikincisine inanan kesimde yer aldım, daha güçlü antikor oluşturacak olana yöneldim.

        Aşılar gelip yapılmaya başladığında bakalım benim yolumdan gelenlerin oranı ne olacak?

        Yurt dışında PCR testini nasıl olacak?

        Yurt dışında PCR testini nasıl olacak?
        0:00 / 0:00

        PANDEMİ ülkelere öyle kararlar aldırmaya başladı ki meşhur deyimdeki gibi “insanın hayret edesi geliyor…”

        Buna göre yarından itibaren Türkiye’ye girişlerde PCR testi zorunlu olacak, elinde 72 saat geriye doğru geçerliliğini koruyan testi olmayan uçaklara alınmadığı gibi, kara ve deniz yoluyla girişlerine de izin verilmeyecek.

        Genelgedeki ifadeyle “Negatif PCR testi olmayan kişiler Türkiye’ye gelirken uçağa bindirilmeyecektir...”

        ALMANYA HAVAALANINDA YAPIYOR

        Yurt dışında yaşayan bazı okurlarım da arayıp bunun kendileri açısından yarattığı olumsuzluklardan söz ederken, “Yaşlı iki insan nerede PCR testi yapılacağını bilmiyor, uçağa da alınmıyorlar!” yakınmasında bulundu.

        Bir diğeri ise Türkiye’den Almanya’ya giderken istenen zorunlu PCR testini örnek göstererek şu hayıflanmada bulundu:

        “Türkiye’de 250 TL’ye PCR testi yaptırmadan Almanya’ya gitmemize izin verilmiyor. Oysa Almanya havaalanında ülkesine gelenlere ücret almadan test uyguluyor; evimize gönderiyor, haber vereceğini söylüyor. Biz de eve kapanıp haber bekliyoruz, ama mekanımıza da ulaşmış oluyoruz. Yüksekova’dan İstanbul’a geldim test yaptırdım, ertesi gün sonucum elime ulaşmayınca, THY uçağa almadı, test sonucu olmadan uçurmam dedi. Uçak kaçması bir yana bir de İstanbul’da ikinci gece kalmak zorunda bırakıldım.”

        Bunun üzerine Sağlık Bakanlığı yetkililerini arayıp uygulamanın yarattığı etkileri aktardım.

        Önce genelgenin İngiltere’de ortaya çıkan durum üzerine yayınlandığının altı çizildi.

        Sonrasında ise önemli bir bilgi aktarıldı; meğer genelgenin bir de devam cümlesi varmış.

        GENELGENİN DEVAMI

        Meğer, hudut kapısından girişleri esnasında negatif PCR testini resmi otoritelere gösteremeyen kişiler Türkiye’ye geldiklerinde havaalanında test yaptırmak için Sağlık Bakanlığı’nın oluşturduğu merkezlere yönlendirilmesi gerekiyormuş.

        Burada testini yaptırıp 3 saat kadar sonucunun çıkmasını beklemeleri, eğer durumları buna uygun değilse de, konaklayacakları ev, otel veya herhangi bir yakınının yanındaki adresi ile telefon numaraları alınıp karantinada kalmaları kaydıyla yollanıyormuş.

        Test sonuçları pozitif ise filyasyon ekipleri yönlendirilip gerekli ilaçları verilip 7 gün karantinaya alınırken, negatif çıkan açısından da sorun kalmadığı belirtiliyormuş.

        Eğer kalacak yeri yoksa Bakanlığın belirlediği yerlerde kalmaları da sağlanıyormuş.

        Uygulama da 1 Mart tarihine kadar devam edecekmiş…

        GELİNCE DE YAPTIRIR

        Buna karşın PCR testi olmadığı için uçağa alınmamalarına da anlam vermediklerini belirttiler.

        Türkiye’nin aldığı tedbirlerin Hollanda’nın gerisinde olduğunu da vurguladılar.

        Haksız da değiller, çünkü Mali, Çat, Nijer’de kim nerede PCR testi bulup yaptıracak.

        Birçok kişinin Türkiye’de dahi PCR testinin nerede yapıldığını bilmediği bir durumda, dil bilmeyen veya çok az bilen birinin durumunun da dikkate alınması kaçınılmazdır.

        Dilerim havayolu şirketleri de genelgenin devam cümlesini de okur, sorunun kalkmasına yardımcı olur…

        Diğer Yazılar