Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        SON altı aydır hep aynı cümle tekrar edildi:

        “Aşılama çok önemli, nüfusun %60-70’ini aşılarsak toplum bağışıklığını yakalarız…”

        Hemen belirteyim bu inanç geçen hafta itibarıyla yerle yeksan oldu.

        Nedeni de yeni ortaya çıkan virüs…

        Daha önce buna ilişkin Nature Dergisinde aşıların sürü bağışıklığının sağlaması konusunda kesin sonuç getirmeyeceğine ilişkin bir makale okumuştum.

        Ancak dün anladım ki mutant virüslerin bu denli yaygın olduğu bir ortamda sürü bağışıklığından söz etmek olanaksız.

        Hatta aşı mutant virüsler karşısında bizlere sahte bir güvenlik sundu; “aşılandım bana bir şey olmaz” algısı virüsün yayılmasına neden oldu.

        Bu görüşe, Türkiye’nin ilk burundan sprey aşısını geliştiren Dr. Ahmet Çağlar Özketen de sahip.

        MUTANT VİRÜSÜN SÜRÜ BAĞIŞIKLIĞI OLMAZ…

        Uyku hariç neredeyse her dakikasını son dönem koronavirüs ile geçiren Dr. Özketen ile dün sabahki Gün Başlıyor programımız sonrasında sohbet ederken sürü bağışıklığını sorunca tavrını net koydu:

        “Mutant virüslerin bu denli yüksek yaygınlık gösterdiği ve mutantın da mutantının ortaya çıktığı ortamlarda sürü bağışıklığından söz edilemez. Çünkü birine karşı kazanılan bağışıklık diğeri tarafından ortadan kaldırılır. Nasıl ki yakın zamana kadar Vuhan yaygındı şimdi İngiliz, Güney Afrika ve Brezilya’dan söz ediyoruz. Her biri için yeniden sürü bağışıklığı da mümkün değil…”

        REKLAM

        Virüsün mutasyonunun da kaçınılmaz olduğunu belirtti.

        Her gün virüs ile içli dışlı olan birisi olarak virüsün sürekli olarak yenilenme çabasında olduğunu anımsatıp ekledi:

        “Diyelim ki insan başına 10 milyon mutant varsa 1 milyon kişide bu değişime uğrama olasılığını yakalıyor. Yani bir milyon çarpı 10 milyon sonrasında değişimi başarmış olma ihtimali üzerinde duruluyor. O da bu ortamda çok daha kolay gelişme gösteriyor.”

        Dolayısıyla bu denli hızlı değişim gösteren bir virüsün kitle veya sürü bağışıklığından söz edilmesi olası değil.

        AŞI TEK BAŞINA KORUMAZ

        Anlattığına göre laboratuvar ortamında elde edilen mutasyonlarla virüsün nasıl bir moda bürüneceği önceden tahmin edildiği için aşılar da buna göre üretiliyormuş.

        Eğer öngörülmeyen bir mutant söz konusuysa da bu kez 2,5 ay gibi kısa sürede aşı ona göre yeniden düzenlenme olanağına kavuşuyormuş.

        Peki aşı mutant virüsler karşısında koruyucu mu?

        Dedi ki, “Bilimsel veriyle söylüyorum; hayır…”

        Kendisi bir şeyler söylemek yerine, bilim dergisi ve New York Times’ta yer alan iki makale yolladı.

        New York Times makalesi nüfusunun üçte birinin aşılamasını tamamlamış olan 18 milyon nüfusluk Şili ile ilgili.

        Dünyanın en hızlı aşılanan ülkelerinden biri olarak görülüyor.

        Ancak bilim uzmanları, bu denli hızlı aşılamanın Şilililere yanlış bir güvenlik duygusu verdiğini ve “aşırı yüklenen yeni enfeksiyonlar ve ölümlerde keskin bir artışa katkıda bulunduğunu” söylüyor.

        Ülkenin adını kapatın sanki Türkiye’yi tarif eden bir tonda devam ediyor…

        Şili’nin diğer ülkeler için önemli bir uyarıcı olması gerektiğinin de altı çiziliyor.

        REKLAM

        Şili'deki krizin ciddiyetinin, pazar günü Başkan Sebastián Piñera'nın yeni Anayasa hazırlayacak temsilcileri ve diğer yetkilileri seçmek için Nisan ayı başında yapılması planlanan oylamayı altı hafta ertelemesiyle netleştiğine vurgu yapılıyor.

        SAHTE GÜVENLİK DUYGUSU

        Makaledeki verilere göre Şili’de ülkenin üçte birinden fazlası aşılanmış olmasına rağmen, yeni enfeksiyon hızı ikiye katlanmış.

        Morglarda yer kalmadığı için taşıma morg olarak nitelenen konteynerler devreye sokulmuş.

        Buna neden olarak İngiliz ve Türkiye’de henüz çok az görülen Brezilya mutantları gösteriliyor.

        Şili Tıp Derneği Bölge Başkanı Dr. Francisca Crispi’nin şu sözlerine de makalede yer verilmiş:

        “Aşılama kampanyasının bir başarı hikayesi olduğunu kimse sorgulamıyor… Ama bu, hepimiz aşı olduğumuzdan beri salgının sona erdiğini hisseden insanlara sahte bir güvenlik duygusu verdi… Spor salonlarının, kiliselerin, alışveriş merkezlerinin, restoranların ve kumarhanelerin yeniden açılmasına izin verdi. Uzmanlar ihtiyat çağrısında bulunsa bile, hükümet 1 Mart'ta okulları yeniden açma planına bağlı kaldı….”

        Sonunda da olan olmuş…

        ŞİLİ’NİN HATASI

        Tam sohbet ediyorduk ki, Türkiye’de Sinovac ve Pfizer aşılarının faz-3 çalışmalarını yürüten ekibin içinde bulunan Prof. Serhat Ünlü’den mesaj geldi.

        Bilim insanı Eric Figl Ding’in de twitter üzerinden gönderdiği makalesinin yer aldığı gönderi iki farklı araştırmayı kapsıyordu.

        Ding de Şili’yi ele almış.

        Önce şu noktanın altını çiziyor:

        “Hastanelerdeki hızlı aşılama ile Şili hükümeti kritik bir hata yaptı, pandeminin sona erdiğine dair yanlış bir güven duygusu yaratarak seyahat, iş ve okullar üzerindeki kısıtlamaları çok erken hafifletti...”

        REKLAM

        SİYASİLERİN TUTUMU

        Sonrasında yaşananları da devamında aktarıyor:

        Sağlık sistemini aşırı yükleyen yeni enfeksiyonlar ve ölümlerde keskin bir artışa katkıda bulundu…”

        Eric Figl Ding burada da durmuyor, aşılamaya başlanıldığı an siyasi liderlerin tavırlarına atıf yapıyor.

        Aşılama nasıl olsa başladı diye tam bir bağışıklık sağlanmadan açılıma gidildiğinin altını çiziyor.

        Bu aşamada ortaya çıkan varyantların, yeni enfeksiyonların dizginlenemez bir hale geldiğini belirtiyor.

        Şili’nin bugün aşı ile elde ettiği başarıyı nasıl etrafa saçıp hastalığı patlattığının öyküsünü anlatıyor.

        Başta da belirttim, sanki Türkiye’nin ders alması gereken duruma işaret ediyor…

        Umarım o noktaya varılmadan gereken yapılır…

        Diğer Yazılar