Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        “ORGANİZE İşler” filminde yaşanan ne varsa üç katı şu an yaşamda gerçekleşiyor…

        Son dönem çevremde duyduklarım ise tam anlamıyla insanı hayret içinde bırakacak cinsten…

        Hemen hepsi de dijital yolla gerçekleşmiş soygunlar.

        Birinin 351 bin lirası, diğerinin 193 bin 500 lirası gitmiş perişan, diğeri 3,5 milyon kaptırmış sanırsın ki cebinden anahtarını çıkarırken yere 30 lirası düşmüş…

        Son bir hafta içinde yaşanan dolandırıcılık olaylarının ağırlıklı bölümü kısa yoldan köşe dönmenin getirdiği soruna dayalı.

        Bitcoin, kripto para, faizsiz kredi, faizsiz ev ile dün de yenisi eklenen “Oscar filmleri izle…” dolandırıcılığı bazıları...

        Diğeri de insanların içinde gittikçe köpürtülen korkunun getirisi…

        Yani telefon dolandırıcılığı…

        DOLANDIRICININ DOLANDIRICISI

        Sonrasında tanıklık ettiğim vurgun olaylarından biri var ki tam bir hüzün hikayesi...

        Yakın geçmişte birçok kişinin başına gelen, “Teröristler banka hesabındaki paranı kullanıyor, onları ele geçirmemiz gerekiyor” yalanı üzerinden yeni bir senaryoya dayanmış.

        Önce biri aramış, telefon dolandırıcısı olduğunu bir şekilde hissettirmiş.

        Bunu hisseden kişi telefonu kapatmasından kısa süre sonra bir başkası savcı rolünde aramış ve “Sizi biraz önce bir dolandırıcı aradı, kendisinin teröristlerle de ilişkisi var. Siz farkına varmadan bütün hesabınıza ulaştı” deyip telefonunu kapatmamasını istemiş.

        REKLAM

        Gece boyu telefonda silah sesleri arasında, “yandım, vuruldum” sesleri dinletmiş.

        Günün ilk mesai başlangıcında da bankanın yolunu tutturmuş.

        Sonrası ise tam bir felaket.

        Önce hesabındaki paradan verdiği bir hesaba para aktarımını gerçekleştirmiş.

        BİR DE KREDİ ÇEKTİRMİŞ

        Yetmemiş, hesabının bulunduğu 3 bankadan 1.2 milyon lira ihtiyaç kredisi çekmesini sağlamış, onları da aktartmış.

        Evini bir aracı vasıtasıyla sattırıp, onun parasını da almış…

        Yaşlı kadının her yanı titriyordu.

        “Bu yaşta elimde avucumda ne varsa aldı, şimdi ben bu çektiğim krediyi nasıl ödeyeceğim? Bu yaştan sonra bir de hapse mi gireceğim” diye dövünüyordu.

        Uzun yıllardır kendini savcı, polis olarak tanıtan bir çete var; Türkiye’nin güvenliği ile ilgili kişilerin adını kullanıp karalıyor, toplumsal algı yaratıyor.

        Yüzlerce, belki de binlerce insanın canını yaktı ve hala da korkusuz devam ediyor.

        PORCHE’LİNİN 3 MİLYONU

        Kripto para meselesi ise işin bir başka yönü…

        Medya Grubumuzun bahçesinde Show Haber’deki arkadaşlarım, 30’lu yaşlarda birini karşıladıklarında dikkatimi çekti.

        Fiyatı 3,5 milyon lira civarında olan Porche’nin elektrikli modeli ile gelen gencin anlattıklarını sonrasında dinlediğimde “bu nasıl bir kazanç?” demekten kendimi alamadım.

        Toplam 3 milyon lirasını kripto dolandırıcısına kaptırmış, sanki cebinden anahtar çıkarırken sokağa 30 lira düşürmüş havasındaydı.

        Bu denli genç yaşta, altında bu kadar lüks bir araçla dolaşırken, bu kadar büyük rakamlarla oynamanın ve kaybetmenin kolaylığından söz etmesi karşısında donakaldım.

        Sanal paranın sağladığı, sanal zenginliğin, sanal huzuru veya huzursuzluğu desem yeridir.

        REKLAM

        BİR AYDA 100, BİR GÜNDE 25 KAT

        Peki, bu hiç mi fark edilmedi de biri parayı toplayıp gidince anlaşıldı.

        Anlattığına göre bir gün öncesinde fark etmiş, bir kısmını kurtarmış, gerisini kurtaramamış.

        Meseleyi biraz anlamak için konuyu bilenlerle konuştum.

        Aktardıklarına göre bir ay içinde 100 kat artan kripto para mekanizmaları varmış.

        Yani bugün bir lira yatırdığınızda, bir ay sonra 100 lira alıyorsunuz.

        Hatta birisi bir gün içinde 25 kat kazandırmış.

        Balina dedikleri hesapların hareketini doğru okuyanlar, paraya para dememiş.

        BDDK 2013’TE UYARMIŞ

        Prof. Dr. Ersan Şen, dün sohbet ederken yaptığı detaylı bir çalışmayı yolladı.

        Bankacılık Düzenleme Kurulu 25 Kasım 2013 tarihinde kripto paranın herhangi bir resmi veya özel kuruluş tarafından ihraç edilemeyen, karşılığı ve güvencesi olmayan sanal para birimi olduğunu bildirmiş.

        Kanun çerçevesinde gözetim ve denetiminin mümkün görülmediğini vurgulamış.

        Daha ilerisi bunların faaliyette bulunmamaları gerektiğini de yönetmeliğinde kayda geçirmiş.

        Sonuç ortada…

        Aradan geçen 8 yıl boyunca tıkır tıkır işlemiş, şıkır şıkır da para toplamış.

        Dokunabilir miydi?

        Bu işten anlayan ekonomistler ve hukukçular dediler ki “imkansız…”

        Bunu neden söylediklerini sorduğumda verdiği yanıt açıktı:

        “Bu dünyanın bir gerçeği. Dünyada 3, Avrupa’da birinciyiz; eğer yasakçı bir zihniyetle üzerine gidilirse parayı kaçırırız…”

        EN AZ CEZASI 5 YIL OLMALI

        Prof. Dr. Şen aynı görüşte değil.

        Buna ilişkin mevzuat düzenlemesinin bir an önce çıkarılması gerektiği görüşünde.

        REKLAM

        Sadece o da değil, telefon dolandırıcılığına ilişkin de cezaların çok yüksek oranlı arttırılması, cezasının 3-10 yıldan, en az 5 yıl olmak üzere çok yukarıya çıkarılması gerektiği görüşünde.

        Nitelikli dolandırıcılıkla mücadelenin de ancak bu yolla olacağını belitti.

        BİR DE EV EKLENDİ

        Sabah bunları konuşurken, sevgili arkadaşım Sevilay Yılman’ın yazısı önüme geldi.

        Altın günü gibi sisteme girip, faizsiz ev edinme umuduyla insanların nasıl dolandırıldığını anlatıyordu.

        Zaten endişeli, tereddütlü, kaygılı, şüpheci, korku dolu bir toplumduk, pandemi insanların üçüncü boyutunu kaybettirdi, bunların ikiye, hatta üçe katlanmasına neden oldu.

        Bir de buna genlerde bulunan kısa yoldan dönmecilik eklendiğinde zaten dolandırıcıya gün doğuyor…

        Organize işler gibi, dijitalize işlerle daha büyük dolandırıyor…

        Olan çarpılana oluyor…

        Diğer Yazılar