Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        İSTER iç, ister dış politika olsun, bütün hesaplar Eylül’e odaklandı.

        Son iki yılı pandeminin yükü ile geçiren siyaseti bu noktaya taşıyan da aslında birikmiş meselelerin üzerinde çözüm mutabakatı sağlanması için süreye ihtiyaç duyması…

        Dışardan içeri doğru gelirsem…

        KABİL KONUSU

        Türkiye’nin önündeki en önemli mesele Afganistan’da Kabil Havaalanı’nın korunması ve ulaşıma açık bir halde bırakılması konusu geliyor.

        Pentagon’dan dün yapılan açıklamada da Türkiye ile bu konuda anlaşmaya varıldığının altı çizildi ve detayların ele alınmaya başlanacağı duyuruldu.

        Bu amaçla ABD’den bir heyet de dün itibarıyla Ankara’ya geldi.

        Ancak sorunun çözümü tek başına Ankara’nın konusu olarak durmuyor.

        Öncelikle Afganistan’a hakim olmaya başlayan Taliban ile birlikte Kabil hükümetinin de razı edilmesi gerekiyor.

        Taliban ülkede tek yabancı gücün kalmaması gerektiğini söylerken, Kabil hükümeti Pakistan’ın Türkiye ve Macaristan ile gelecek olmasına direnç gösteriyor…

        Afganistan ile yakından ilgili Rusya, Çin, Özbekistan, Türkmenistan, Tacikistan ve Kırgızistan’ın itirazlarını da buna eklemek gerekir.

        ALMANYA’NIN İTİRAZI

        REKLAM

        Burada da bitmiyor, Münih Güvenlik Zirvesi’nde Afganistan’a asker gönderme kararını açıklayan Almanya Şansölyesi Merkel’in de ikna edilmesi gerektiğinin ciddi sinyalleri geliyor.

        Çünkü Almanya’dan iki gündür yapılan açıklamalarda Afganistan’da NATO gücü olarak kalınması gerektiğinin altı çiziliyor.

        Kimse Afganistan’ı aslında terk etmek istemiyor, kalmanın güvenceli bir yolunu arıyor.

        Bunun başında da Afganistan’da büyükelçilikleri bulunan batılı ülkeler geliyor.

        Bu durum Taliban için de bir sorun; eğer dünyaya açılıp, BM’de ve uluslararası arenada kabul gören bir ülke olmak istiyorsa, başta ülkesindeki büyükelçiliklerin açık olması gerekiyor.

        Kendisini terk etmiş veya birkaç ülkenin temsilcisinin kaldığı bir dünya Taliban için olduğu kadar Kabil yönetimi için de kabul edilir bir durum olmasa gerek.

        Konu bununla da bitmiyor, Türkiye ile ABD arasında uzun süredir devam eden S-400 meselesi başta olmak üzere, bazıları buna dayalı yığınla sorun var.

        Onlar da gelecek ay Dışişleri, Milli Savunma bakanları ile Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın ve ABD Ulusal Güvenlik Danışması Sullivan görüşerek çözüm üretecek.

        ABD VE AB’NİN KARAR AYI …

        Eylül’de BM’nin açılışı sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Biden uzlaşılamayan konulara son noktayı koyacak.

        Sadece ABD değil, AB ile sorunların çözümü için de gösterilen tarih Eylül.

        Bu hafta sonu Brüksel’de gerçekleşecek AB zirvesinde, daha önce Aralık ve Mart zirvelerinde olduğu gibi Türkiye hakkında bir yaptırım kararı gözükmüyor.

        AB de Türkiye’ye yaptırımlardan vazgeçmek için başta yasa dışı göçmenler olmak üzere bazı dayatmalarda bulunuyor; Gümrük Birliği, Vize serbestisi gibi konularda da henüz bir adım atmak istemiyor.

        REKLAM

        Görünen o ki AB Haziran Zirvesi’nde Türkiye’ye sunulacak önerileri yeniden belirleyip, bunların hangi oranda gerçekleşeceğini Eylül’e kadar izleyip sonbahar zirvesinde karara varmak istiyor.

        ABD gibi AB’nin karar tarihi de Eylül…

        İKİ KANUN EKİM’DE

        İçerdeki durum da farklı değil.

        TBMM muhtemelen son gelen 4. Yargı Paketi’ni çıkarıp Kurban Bayramı ile yaz tatiline girer.

        Zaten bu nedenle Siyasi Partiler ve Seçim kanunları başta olmak üzere Anayasa’ya uyum yasaları kapsamında yapılması gereken değişikliklerin büyük bölümü de Eylül’e ötelendi.

        MHP de AK Parti’den kendisine gelen taslak teklif konusunda bu nedenle fazla aceleci davranmıyor…

        AK Parti çevreleri de TBMM tatile gireceği için zaten baştan yeni yasama yılının açılacağı 1 Ekim sonrasına yönelik hazırlık yapacağını açıklamıştı.

        Bir diğer konu HDP’nin kapatılması meselesine gelince…

        AĞUSTOS SONUNA KADAR TATİL

        Orada da Eylül’den önce bir hareketi kimse beklemesin.

        Çünkü Anayasa Mahkemesi 1-31 Ağustos tarihleri arasında rutin yaz tatiline giriyor…

        Adli Tatil de normalde 20 Temmuz’da başlıyordu; ancak bu yıl 15 Temmuz tatili sonrası Kurban Bayramı’na denk geliyor.

        O nedenle Anayasa Mahkemesi’nin de 15 Temmuz sonrası çalışması ihtimal dahilinde görülmüyor.

        Ayrıca dün Ankara Temsilci Yardımcımız Fevzi Çakır önemli bir detayı yakaladı, HDP davasını yürütebilmesi için, Siyasi Partiler Yasası’ndan kaynaklanan nedenle Anayasa Mahkemesi geçmişte de bir kez yaptığı gibi kendi kendine dava açması gerekiyor.

        Neden de Anayasa ile Siyasi Partiler Kanunu arasındaki çelişki…

        Anayasa’da siyasi partilerin temelli kapatılması için üçte iki çoğunluk ararken, Siyasi Partiler Yasası’nda uyum gerçekleşmediği için bu oran 5’te üç olarak duruyor.

        REKLAM

        Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) bu çelişkili durumu kaldırması için de bir hazırlık yapıp, bunun Genel Kurulu’nda karara bağlaması gerekiyor.

        Ayrıca davanın da öyle başlayıp bitmesi gibi bir durumu da yok.

        Henüz dosyanın ele alınması kararlaştırıldı.

        ARALIK ÖNCESİ BİTMEZ

        AYM üyelerinin dosyaya hakim olması için, her ne kadar 451 kişi deniliyor olsa da içinde 431 kişinin yer aldığı klasörler tutan suçlama dosyalarını inceleyip konuya hakim olması gerekiyor.

        Ayrıca ilginçtir, üyelerin hiçbirinin parti kapatma davası tecrübesi de yok.

        Ayrıca bu dosyaları incelemek için de 1 Eylül’de yeni yasama yılının başlamasını beklemesi lazım.

        AYM üyelerine göre dosyaların incelenmesi Aralık öncesi bitmez.

        HER BİRİNE BİR SAAT VERİLSE

        Ayrıca esasa geçildikten sonra haklarında siyasi yasak istenen 451 kişinin tek tek dinlenmesi, gelmeyen hakkında yeniden çağrı yapılması, tanıkların da dinlenmesi eklendiğinde öyle bir iki aylık mesele gibi durmuyor.

        Hakkında yasak istenen her bir kişi, sadece kimlik yoklaması yapıp, bir saat savunma verse AYM de diğer işleri de dikkate alındığında bir yıl önce bitmesi mümkün değil…

        Bırakın tanık dinlemeyi, hakkında suçlamada bulunanların her biri için aralıksız bir saat ayrılsa 451 saat eder...

        Bunun itirazları, tekrar dinlemeleri, o günkü duruşmaya gelmeyip bir sonrakine geleceğini bildirmesi de eklenirse varın siz hesap edin…

        Dolayısıyla bu konu daha çok konuşulur…

        REKLAM

        Her bir dava süreci de bir başka tartışmayı yaratır…

        Bir de maske dahil pandemi yasaklarından tamamen kurtulmak için verilen tarih var ki o da Eylül'e odaklı...

        Alpay'ın şarkısında olduğu gibi; "Eylül'de Gel..."

        Diğer Yazılar