Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        HUKUKTA bir kuram vardır; kısaca "icap ve kabul" olarak tanımlanır.

        Bir sözleşmede bir kişi hangi kalitede mal istediğini fiyatını da belirterek dile getirirse bu icaptır.

        Onun yerine getirilmesi de kabuldür.

        Bazen durum tersinden çalışır…

        Malı almak isteyen kişi hangi fiyattan almak istediğini söylemediği için icap oluşmaz; satmak isteyen kişi söylediyse icap fiyatı dile getiren tarafından oluşur…

        Bu kez de alıcının onaylaması kabuldür.

        Bütün bunları yazmamın nedeni siyasetin son halinin özetini aktarmak için.

        Nitekim dün bu konular üzerine kamuoyu araştırmacısı Dr. İbrahim Uslu da sohbetimiz sırasında durumu özetlemek için kullandı…

        MEŞRUİYETİN ONAYI

        Özellikle de Millet İttifakı tarafında…

        Bugüne kadar tartışmalı olan konuların neredeyse tamamı icap-kabul içinde sonlandı.

        Önce CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “Kürt sorunu vardır ve bunun çözümü meşru olan HDP ile olur; gayrı meşru İmralı ve Kandil ile olmaz” dedi.

        Buna İYİ Parti’den destek geldi; HDP’li TBMM Başkanvekili üzerinden örnekleme yapan Grup Başkanvekili Musavat Dervişoğlu, “Eğer HDP dedikleri gibi gayrı meşru ise o zaman devlet yasa dışı yapılanmaya yardım, yataklık yapıyor demektir; bu doğru değil” dedi.

        REKLAM

        İYİ Parti lideri Akşener, bu yaklaşıma destek verdiğini açıkladı.

        Böylece bu konuda en büyük kırılma beklentisi ortadan kalkarken, HDP’den yükselen farklı ses de bizzat içinden sert şekilde baskılandı.

        Burada da kalmadı, HDP dün bir başka adım daha attı ve hiçbir ittifak içinde olmayacağını Tutum Belgesi ile birlikte açıkladı.

        Böylece İstanbul seçiminden bu yana CHP ve İYİ Parti üzerindeki baskı resmi açıklama ile büyük oranda elemine edilirken, HDP Cumhur İttifakı bileşenleriyle kesinlikle birlikte olmayacağını da dile getirdi.

        Zaten Cumhur İttifakı tarafında da böyle bir şey olmasının imkanı yoktu…

        PROFİL ONAYI

        Burada da kalmadı, CHP lideri Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı adayı profilini çizdi.

        Aday olmayacağını açıklayan Akşener de bu profilin kendileri açısından da uygun olduğunu bildirdi.

        Buna dün HDP eklendi; CHP liderinin çizdiği profilin aynısını dile getirerek aslında bir noktada daha buluşmuş oldu.

        Dolayısıyla muhtemel kırılma noktaları ortadan kaldırıldı, İstanbul seçimine benzer bir tablo oluştu.

        Burada dikkat çeken taraflar netleşirken, ciddi oranda kararsızların bulunması…

        TARAFLAR KESKİNLEŞTİ

        Bu konuda Uslu’nun iddiası iki ittifak dışında kalan ve henüz tarafını tam belirlememiş olan %20’lik bir kitlenin varlığı.

        Tasnifine göre bunun %12 kadarını HDP, %5 civarını DEVA ve Gelecek, geri kalan %3’ünü de Memleket, Türkiye Değişim, Hüda-Par gibi yeni kurulan veya geçmişte çok düşük oy alan partiler oluşturuyor.

        Dolayısıyla iki ittifakın bundan böyle yükleneceği kesim ittifak dışında kalan bu kitle…

        Çünkü öteki partilerin sosyolojik tabanından oy koparabilmenin olanaksızlığı artık görülüyor.

        REKLAM

        Ne CHP’linin gidip AK Parti’ye, ne de MHP’linin gidip CHP’liye oy verecek hali var…

        İttifakların bu denli saflaştığı düzlemde oy alınması en muhtemel yer birbirine yakın siyasi partilerin çemberindeki seçmenler, ki onun da değdiği yeri zıplatacak kadar takati yok.

        Bu durumda geriye diğer tabanı da kendisine oy verecek hale getirecek vaatler kalıyor.

        NASRETTİN HOCA MİSALİ

        Çünkü Millet İttifakı da görüyor ki seçmene sistemi değiştirecek değişikliği sunup Nasrettin Hoca’nın iplik elde etme hesabı gibi sıralamak oy getirmez.

        Yani önce Cumhurbaşkanı seçilecek, o parlamenter sistemin önünü açacak; sonrasında bir referandum ile Anayasa değişecek, ardından bir seçim daha olacak ve Başbakan olarak gelecek kişi sorunlara çözüm üretecek…

        “Yaz gelince yonca biçeceğim” algısına yol açan bu durum CHP lideri tarafından da görülmüş olacak ki sürekli olarak ne kadar vadede nelerin gerçekleştirileceğini sıralıyor.

        Bunları da ilk seçimden sonra hayata geçireceklerinin sözünü veriyor.

        Örneğin, mülteci sorununu iki yıl, öğrenci yurtlarını bir yılda çözeceğini vaat ediyor.

        Tutar mı?

        Görünen o ki seçmen ortada bir sandık olmadığı için şu an bütün tarafları sadece dinliyor.

        Kararsızların bu denli yüksek olması da zaten bunu göstermeye yetiyor…

        Diğer Yazılar