Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        BİR süredir unutulan tartışma, CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun TBMM Genel Kurulu’ndaki bütçe konuşmasında gösterdiği performans sonrası yeniden yükseldi.

        İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Koray Aydın’ın Habertürk TV’den arkadaşım Mahir Kılıç’a verdiği demeçle daha da hararetlendi.

        Yine İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Cihan Paçacı’nın arkadaşım Habertürk TV Ankara Temsilcisi Sibel Erdem’e verdiği demeçle bir başka boyuta taşındı.

        Aydın’ın şu sözleri siyasi olarak iyi tasarımlanmıştı ve bir o kadar da önemliydi:

        “Kazanma riski görünen, anket ilmiyle belirlenen bir adayı, İYİ Parti olarak kabul etmiyoruz. Herkes idealist davranmalı, nefis zamanı değil.”

        Özetle anketlerde önde çıkıyor olabilirsin, ama kazanma ihtimalin düşük diyordu.

        Sözün gittiği adres de belliydi.

        Nitekim CHP Sözcüsü Faik Öztrak’a sorulduğunda Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı adayı ile ilgili sözlerini anımsamakla yetindi, tartışmayı büyütmekten uzak durdu.

        “BEN ADAYIM” DEDİ Mİ?

        Tam yatışmışken, bütçe konuşması sonrası tartışmanın bir anda alevlenmesinin gerisinde yatan neden neydi?

        REKLAM

        Acaba CHP lideri bu süre içinde Millet İttifakı bileşenlerini arayıp, Mersin’deki ceket çıkarmasından yola çıkarak “Adaylığa soyundum” dedi mi?

        İYİ Parti ve CHP’ye sordum böyle bir şey söylenmemiş.

        Hatta Kılıçdaroğlu, Akşener ile görüşmelerinin herhangi bir aşamasında bu konuda tek kelime etmemiş, ketum tutumundan bir tek açık vermemiş.

        Durum böyle ise İYİ Parti’den yükselen bu sesin gerisinde ne yatıyor veya bu tepkinin verilmesine yol açan gerekçeler neler?

        Konuşmalardan çıkardığın kadarıyla Teşkilattan Sorumlu olması dolayısıyla Aydın’ın konuşmasının gerisinde İYİ Parti’nin tabanından gelen tepkiler var.

        TEPKİNİN GERİSİNDE YATANLAR

        Buna da iki şey yol açıyor…

        Birincisi CHP teşkilatlarında Kılıçdaroğlu’nun aday olabileceğine yönelik düşünce gittikçe güçleniyor ve bu da İYİ Parti tabanına efekt yapıyor.

        İkincisi ki daha da önemlisi, İYİ Parti lideri Akşener aday olmayacağını, “Başbakanlığa talip olduğunu” açıklamasından sonra İYİ Parti teşkilatlarında, oyundan çıkılmış, masadan uzaklaşılmış, boşluğa düşülmüş hissi uyandırdı.

        Sanki İYİ Parti’nin Millet İttifakı’nın adayı belirlenirken herhangi bir etkisinin olmayacağı gibi bir olumsuz algı meydana geldi.

        Bunun üzerine bir de İYİ Parti’deki deyimle, “Kılıçdaroğlu’nun ismini adaylık havuzunda yüzdürmesi” eklenince parti tabanından buna yönelik tepkiler üremeye başladı.

        Yani, Kılıçdaroğlu’nun aday olacağına ilişkin bir duyuma veya bilgiye dayanmıyor.

        Tam tersi ortaya çıkan ve teşkilatın da aday belirlenme süresinde dışlandığı hissinin yarattığı bir duruma karşı pozisyon alınmasından öte bir durum gözükmüyor.

        REKLAM

        Nitekim İYİ Parti Genel Merkezi’ndeki bakış da Kılıçdaroğlu’nun adaylığına dönük, “Kesinlikle sen olamazsın” noktasında da değil.

        “Eğer olacaksan buna bizimle karar verirsin, kendi başına karar veremezsin, adını bugünden aday havuzunda yüzdürüp bir süre sonra bizim kabulümüz haline getirme” mesajının verilmesinden öte değil…

        Bunu yaparak aslında teşkilatına da aday olmamanın aday belirleme sürecinde olmama anlamına gelmediği mesajını veriyor.

        Aday belirlenirken de masada olacağını duyuruyor.

        Hemen belirteyim ki bu mesajın verilmesinden CHP tarafı da memnun; çünkü gerilimli zemine taşınmasından uzak tutuyor.

        KILIÇDAROĞLU’NUN HEDEFİ

        Peki Kılıçdaroğlu neden adaymış gibi bir tutum sergiliyor.

        Özellikle konuşma dilinde, “tekil” bir üslup sergiliyor?

        Yakın geçmişte bunu kendisine sorduğumda özetle şu yanıtı vermişti:

        “Millet İttifakı olarak aldığımız ortak kararlar üzerinde konuşmuyorum; kendimizin yapacaklarını anlattığımda çoğul konuşamam doğru olmaz. Ortak karara dönüşürse o zaman da ittifak ile birlikte yapacağımızı söylerim… Nitekim aday belirleme sürecinde birlikte hareket edeceğimizi söylüyorum…”

        Adaylık durumunu göstermek için yeterli bir done vermiyor.

        Bu durumda İYİ Parti’de dile getirildiği gibi “adını yüzdürüp kanıksanma yaratmaya” mı çalışıyor.

        Yoksa aklında başka bir isim var, onun üzerine yönelebilecek şimşekleri kendisini paratoner yapıp emme yoluna mı gidiyor?

        Aslında CHP’de de uzun süredir tartışılan bir konu.

        Parti yöneticilerine bakılırsa kesin aday…

        Yakından tanıyan isimlere bakarsanız da aklında başka isim var ve onun yıpranmasının veya ortaya çıkarılmasının önüne geçmek için bu yolu tercih ediyor…

        REKLAM

        CAM TAVANI KIRMAK

        Bütün bunların ötesinde bir başka neden de dün dile getirilmeye başlandı.

        Kısaca “cam tavanı kırmak” diye tanımlanan bu metafora göre Kılıçdaroğlu yıllardır aşılamayan %25’te partisini tutan tavan oylarını aşmanın peşinde.

        Bir cam tavan varmış gibi partinin oyları gelip orada duruyor ve en fazla %26’ya kadar esneme gösteriyor.

        Kılıçdaroğlu’nun son çıkışları ile bu cam tavanı çatlattığı ve kırmak üzere olduğu görüşü hakim… Adaylık tartışmalarının buna katkı verdiği, parti tabanını dinamik tuttuğu, üyelere özgüven getirdiğine yönelik gözlemlerini de sıralıyorlar.

        Dolayısıyla kesin aday demiyorlar ancak toplumda kabul görmesi, seçimi kazanacak bir durum yaratması halinde de İYİ Parti ile de görüşerek yola devam edeceğine vurgu yapıyorlar.

        Yani, olursa ne ala, olmazsa da bir başkasıyla anlayışı hakim…

        Olmazsa akıllarında bir isim var mı derseniz…

        Sanki var gibi…

        Diğer Yazılar