Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        EĞER Rusya- Ukrayna savaşından Türkiye açısından bir fayda aranıyorsa, dün Antalya’da ortaya çıkan görüntüden daha iyisi olmazdı.

        Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Yurtta barış, dünyada barış” sözünün hayat bulduğu, bölgesinde Türkiye’nin çatışmaları engelleyen rolünün sergilendiği önemli bir mesajdı.

        Bir sonuç çıkmamış olabilir…

        Ama savaşın başladığından bu yana ilk kez Ukrayna ve Rusya’nın en önemli siyasi aktörleri, Dışişleri bakanları, Türk Dışişleri Bakanı’nın arabuluculuğu ve ev sahipliğinde bir araya geldi.

        Çifte kavrulmuş lokum gibiydi

        İkisinin birden Türkiye’de vücut bulmuş olması o denli önemli ki; örneğin Türkiye’nin arabuluculuğunda Cenevre’de de buluşabilirlerdi.

        Veya arabulucu tarafı bir başka ülkenin olduğu Antalya buluşması da gerçekleşebilirdi.

        Ayrıca bir şey çıkmadığını söylemek de doğru değil…

        Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun dün altını çizdiği gibi Ukrayna-Rusya ve Türkiye liderlerinin aynı formatta buluşmasının kapısını araladı.

        ZİRVE GÖRÜNTÜSÜNÜN GÜCÜ

        Her iki ülkeye de eşit mesafede durarak barışa katkının Türkiye’den veriliyor olmasının önemi de cabası…

        Hem de Rusya’nın en ezeli rakibi NATO’nun ikinci büyük gücüne sahip ülkesi olarak Türkiye bunu gerçekleştiriyor.

        Montrö Sözleşmesi’ni eksiksiz uyguladı; tutumunu sadece Rusya-Ukrayna değil, soydaşlarının en yoğun yaşadığı Kırım ve Abhazya süreçlerinde de net sergiledi.

        Birinde Gürcistan, diğerinde de açık şekilde Ukrayna’nın yanında yer aldı.

        Bugün de Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü savunurken, Rusya ile ilişkilerini de kötü hale getirmiyor.

        Dolayısıyla dün Antalya’dan verilen görüntü çok önemliydi.

        Uluslararası medya kuruluşlarının hepsinden verilen canlı yayında Türkiye’nin ve Antalya’nın adının geçiyor olması dahi on yıllarca yapılan kamuoyu çalışmalarının çok üstünde bir kazanımdı.

        Dışişleri Bakanlığı ekibinin krizin ilk gününden itibaren Türk vatandaşlarının bölgeden çıkarılması için yaptığı uğraştan, dün daha ikinci yılında Münih Güvenlik Forumu’nun önüne geçen Antalya Diplomasi Forumu’na katılım açısından elde ettiği başarı da ayrı bir durum…

        ASIL FIRSAT

        Bütün bunların ötesinde çok daha önemli bir başka fırsatı da doğurdu…

        Sanılmasın ki bir iki gündür yazılan Rus oligarkların uçaklarını, teknelerini Türk limanlarına getireceği, Moskova’nın tüm kotaları kaldırıp ihracatın önünü açtığının getirdiği fırsat…

        Batı ile ilişkinin yeniden rayına oturmasının önünü açan önemli bir fırsatı sundu…

        Dolayısıyla bu fırsat Rus oligarkların havaalanı hangarına veya bir özel marinaya getirip bıraktığı uçağından, yatından çok daha kıymetli ve kalıcı…

        Daha bir yıl öncesi bunaltacak yaptırımlardan söz eden, AB sürecinde dirsek gösterilen Türkiye’den çıkıldı, Yunanistan, Almanya, İspanya’dan İsrail’e uzanan yelpazede randevu talebinde bulunulan bir Türkiye’ye gelindi.

        RUSYA TİCARETTE KAZANANDI

        Rusya ve Kafkasya üzerine önemli çalışmaları olan Prof. Dr. Mitat Çelikpala ile Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’un basın toplantısı bitişinde sohbet ederken, Zirve’nin ne getirip ne götürdüğü ve doğurduğu fırsatlar üzerinde duruyorduk.

        Önce Türkiye’nin Rusya ile olan ticaret hacmine dikkat çekip ekledi:

        “Türkiye Rusya ile ticari ilişkilerinden para kazanan hiç olmadı. Türkiye’nin Rusya’ya ihracatı sürekli dalgalı bir seyir izledi; azaldı, yükseldi ama 6 milyardan yukarı bir türlü çıkamadı… Rusya’nın Türkiye’ye ihracatı ise hiçbir gün eksilmedi, hep yukarı doğru seyretti.”

        Bu yılki rakamlara bakıldığında da bu net görülüyor.

        Türkiye’nin Rusya’dan ithalatı %57,9 artışla 20 milyar 438 dolara çıkarken, Rusya’nın Türkiye’den ithalatı %32,5 artışla 5 milyar 254 milyon dolar olarak gerçekleşti.

        Ticaret hacmindeki fark 15 milyar dolar Rusya lehine…

        BATININ İLGİSİ

        Prof. Dr. Çelikpala batılı ülkelerin Moskova’yı bu denli abluka altına alma fırsatını Ukrayna ile yakaladığı bir sırada Rusya’dan fırsat beklemenin uzun vadede yaratacağı sorunlara dikkat çekip devam etti:

        “Batı bu denli yaptırımlarda kararlı iken Rusya’dan fırsat alanı açılmaz, asıl fırsat batıda karşımıza çıktı, bunu kaçırmamamız gerekir…”

        Batının “İran’da olduğu gibi bizimle değil, Rusya ile hareket eder, Montrö’yü uygulamakta isteksiz davranır” bakışının Ankara’nın kararlı adımı ile kırıldığını anımsattı.

        Türkiye’nin fırsatçılık yerine, batı dünyasından ayrılmadan yoluna devam etmesinin önemine dikkat çekerken, Bulgaristan ve Romanya’nın NATO üyeliği sırasında Türkiye’nin verdiği desteği hatırlattı.

        Prof. Dr. Çelikpala’nın da vurguladığı gibi Türkiye batılı kurumlardan kopmadı, ama ilişkilerindeki sorunlar da bir türlü bitmedi.

        Bugün batı ile Türkiye arasında yeni bir dönemin kapısı aralandı, asıl fırsatın batıdan doğduğunu görmek gerekiyor…

        Üstelik bunun için uğraşmak da gerekmiyor, randevu talepleriyle teyit edilmiş bulunuyor.

        Diğer Yazılar