Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        SON bir haftadır haklarında dinlemediğim kalmadı; ağırlıklı bölümü bilimsel, araştırmaya dayanan verilerdi.

        Sözünü ettiğim bugün bayramlarını kutlayacak olan gençler…

        Sanal alemde var olup, gerçek hayatın endişeli bocalayanı nesilden söz ediyorum.

        Dün medya grubu binamıza doğru yürürken üniversite önünde karşılaştığım iki genç arkadaşım ile sohbetim beni bu yazıya getirdi.

        Her ikisi de dertlerini aktarırken sesleri boğazlarında kuruyordu…

        Çaresizliğin nefesi diyaframdan yükseliyordu.

        Gençliğimizde babamızın, annemizin veya abla, ağabeyimizin iş durumu hiç ilgi alanımızda olmazdı.

        En azından endişemizin parçası haline dönüşmezdi.

        Gördüm ki ağırlıklı bölümünün endişeleri, kaygıları, korkularının birinci önceliğini ebeveynlerinin ekonomik durumu oluşturuyor…

        Çünkü onların sunduğu okul, yurt, servis parası, gıda, giyim, kuşam harcaması, harçlık ile yaşamını idame ettiriyor.

        En temel ihtiyacından, atacağı en caka instagram fotoğrafına kadar her bir şey onlardan gelen ekonomik destek oranında şekilleniyor.

        Onların karşılaştığı ekonomik sıkıntı, yokluk, iflas, işsizlik, doğrudan kendi gerçekleri haline dönüşüyor; geleceklerinin yönünü de tayin ediyor.

        EV GENÇLİĞİ

        Endişeli olmaları da bundan kaynaklanıyor.

        Çünkü endişenin içinde, sonucu belli olmayan ve olumsuz sonuçlanacağına inanılan gelecek vardır...

        O geleceği de daha çok çevresinde kendinden öncekileri gözlemleyerek tasarlar.

        Üniversiteyi bitirdiğinde de durumun farklı olmadığını, geçiminin yine aile fertlerine bağlı süreceği gerçeğiyle yüz yüze geliyor.

        Herhangi bir işte çalışmadığını belirten kadının, “ev hanımıyım” demesi gibi, bu gençler için de literatür, “ev gençliği” tanımını getirmiş.

        Tüm eğitim süreçlerini tamamladığı, hatta bir bölümü yüksek lisans yaptığı halde iş bulamamış evinde oturup, aileden aldığı harçlık ile geçim sürdüren gençlerden söz ediyorum…

        O nedenle sadece geleceklerinden değil, tüm harcamalarını karşılayan ebeveynlerinden de endişeliler…

        TÜRKİYE’NİN GELECEĞİ

        Bir o kadar şüpheci, korku dolu ve bireyseller…

        Yapılan tüm araştırmalar da bunu gösteriyor.

        Nitekim yakın geçmişte İstanbul Ekonomi Araştırma’nın gerçekleştirdiği “Türkiye’nin Geleceğine Genç Bakış” araştırması da bunu bize sunmuştu.

        Araştırma üzerinde Doç. Dr. Özgehan Şenyuva ile dün sohbet ederken, gençliğin bugün çok daha sorunlu halde olduklarına dikkat çekti.

        Türkiye genelinde 18-30 yaş arasında 3 bin genç ile yapılan anketin sonuçları ilginç veriler sunuyor.

        Sanılmasın ki bu sandıkta ilk kez oy kullanacak gençler politik tutum içinde…

        Doç. Dr. Şenyuva, siyasi faaliyete katılma konusunda isteksiz olduklarını, bunun nedeninin de “başıma bir iş gelir kaygısından” kaynaklandığını söyledi.

        Gazete okumayan, televizyonda haber izlemeyen, dünya ve ülkeye ilişkin bilgileri instagram, YouTube, ağırlıklı olarak da tanıdıkları ile oluşturduğu WhatsApp gruplarından alan, gelecek tasarlamasını arkadaşlarıyla yapan bir gençlikle karşılaştıklarını bildirdi.

        BİREYSEL ÖZGÜRLÜKÇÜ, TOPLUMSAL YASAKÇI…

        Gençlerin pandemi nedeniyle son iki yılda tamamen eve kapalı hale gelmesinden dolayı, ötekine karşı hoşgörüsünün de azaldığının altını çizip ekledi:

        “Oysa yurtta kaldığında, üniversiteye gittiğinde ötekiyle de karşılaşıyor, onun davranışından da etkileniyordu. Onlarla etkileşimi kaybolduğu için kendi özgürlüğüne karışılmamasını istiyor, kendi düşüncelerini özgürce ifade etme hakkını savunuyor; ama kolektif ifade özgürlüğüne, ötekinin düşüncesinin özgürce söylemesine tahammül edemiyor; engellenmesi gerektiğini savunuyor…”

        SOSYAL MAHKUMLAR…

        Özetle kafası karışık bireysel bir yaşam sürüyor.

        Daha ötesi sosyal medyada yaşam sürdüğü için başlatılan her bir tepkinin peşine sorgulamadan takılıyor.

        Bundan dolayı açılan davaların ağırlıklı bölümü de bu yönde davranış gösteren gençlerden oluşuyor.

        Ödemek zorunda kaldıkları tazminatlarını da yarın bir iş bulursa önüne engel olmasın diye yine aile bireyleri karşılıyor.

        Özetle sanal gerçeğin, kendi gerçeğine dönüştüğü durumda tosluyor…

        İçlerinde bunların ötesinde yaşam sürenler yok değil…

        Zaten başarı da onların üzerinde inşa ediliyor…

        Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı kutlu olsun…

        Diğer Yazılar