Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        YUKARIDAKİ cümlenin sahibi muhalefetten bir Genel Başkan…

        Atıf yaptığı kişi ise CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu…

        Adıyla yazmak istedim, ancak yeni bir tartışmaya neden olmamak gerekçesi ve bugünden konuşmanın erken olacağı endişesi ile müsaade etmedi.

        Anladığım o ki hangi tarih ve şartlarda seçime gidileceği belli değilken, bugünden angajmana girmeyi uygun bulmuyor.

        Ancak şunu söyleyebilirim, Cumhurbaşkanı adaylığının Kılıçdaroğlu’nun hakkı olduğu konusundaki görüşleri yeni değil.

        Kısa süre önce de benzer şekilde milletvekili ve parti yöneticilerinden de aynı cümleyi işitmiştim.

        Hatta ortaya koydukları aday kıstasına en uygun ismin Kılıçdaroğlu olduğunu da kayda geçirmişti.

        Buradan yola çıkarak şunu söyleyebilirim, Kılıçdaroğlu’nun adaylığına sadece partisinin içinden destek gelmiyor.

        İşbirliği yaptığı 6’lı masada da desteği var…

        Burada da kalmadım, diğer muhalefet partilerinin etkili yöneticilerine de benzer soruyu yönelttiğimde anladım ki kategorik, “kesinlikle olmaz… adaylığını uygun görmeyiz” yönünde bir yaklaşımları yok.

        Hatta seçime doğru adayın isminin de minimal seviyede kalıp, tartışmanın mevcut ile devam edilip edilmeme noktasına taşınacağına vurgu yapıldı.

        Adayı bugünden açıklamanın doğru olmayacağının altını çizmekle kaldı.

        MEZHEP TARTIŞMASI YARADI

        Peki, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da dün yaptığı gibi, Kılıçdaroğlu’nu savunarak meseleyi gündemde diri tutan, mezhep üzerinden adaylığına karşı yürütülen tartışma 6’lı masayı etkiler mi?

        Buna verilen yanıt da farklı olmadı.

        “Bizim taban bundan etkileniyor” diyenine rastlamadım.

        Tam tersine, yıllar önce bunların gündemden kalktığını, yaşı çok ileri olanlarda az miktarda görünse de seçmen davranışını etkileyen bir yönünün bulunmadığını belirtti.

        Üzerinde uzlaşılan noktası ise mezhebi üzerinden yürütülen tartışmanın Kılıçdaroğlu’na yaradığı yönünde.

        SAADET’İN BAKIŞI

        Buna en iyi açıklamayı da belki de kamuoyunda yanlış bir algı ile en çok orada bu konunun ele alınacağı varsayılan Saadet Partisi’nden geldi.

        SP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kaya, “Ters etki yarattı” diye söze girip ekledi:

        “Son iki gündür hem MHP’den hem de Cumhurbaşkanı’ndan gelen bu açıklamalar olumlu etki yarattı. Bu açıklamalar partileri de bağlar ve bir daha bu konuyu kamuoyu önünde gündeme getiremez. Artık mezhep konusunu kullanamaz. Ayrıca siyaset bu konuyu test etti ve ürktüğü kadar toplumda yeri olmadığını gördü. Toplumda prim yapan malzeme olmadığını herkes anladı…”

        Muhafazakâr yapıya sahip SP tabanında da yer etmez mi?

        Kaya’nın soruya yanıtı aynı netlikte oldu:

        “Bizde hiç yer etmez. Zaten dün Sayın Kılıçdaroğlu’nun grup konuşmasında kadınlara karşı duran ‘bazı radikal kafalar’ söyleminden yola çıkarak bizim tabanı harekete geçirmek isteyenler oldu. Ama bizim taban tepkisiz kaldı…”

        “ECEVİT VE ÇİLLER’E DE OY VERDİK”

        Sosyolojik tabanlarının meseleye “Saadet Partisi'nin içinde olup olmaması” seviyesinden yaklaştığını, bunun haricinde mezhebi veya kimliği ile ilgili duruşunun olmadığını da belirtti.

        “Nasıl Ecevit ve Çiller’e aynı koalisyonda olduğumuz için güvenoyu verdiğimizde bunu içselleştirdiyse bugün de aynı durum söz konusudur. Burada asıl olan güvendir. Sayın Kılıçdaroğlu’nun bu açıdan, ‘Haydi bana güvenmiyorsunuz, Sayın Temel Karamollaoğlu’na da mı güvenmiyorsunuz’ söylemi de bizim taban için çok kıymetlidir. Karşılıklı güvenin göstergesidir…”

        ADAY OLUR MU?

        Buradan yola çıkarak Kılıçdaroğlu’nun adaylığının kesinleştiğinden söz edilebilir mi?

        Hemen söyleyeyim henüz değil…

        Nedeni de bugünden bir adayın kendisini bağlamasının yaratacağı handikapları 6’lı masanın liderler zirvesinde ilk Kılıçdaroğlu’nun dile getiren olması.

        Bugünden bir aday isminin zikredilmesi halinde bu kişi üzerinde rakibin yaratılacağı fırtına ötesinde parti içi dengeler açısından da sorun üreteceğinin CHP yönetimi de farkında…

        Çünkü aday olması halinde partideki görevinden uzaklaşması gerekiyor.

        Seçimi kazansa da kaybetse de tekrar Genel Başkanlığa dönüşün zorluğunun da herkes farkında.

        Her iki durum da CHP açısından yeni bir karmaşanın başlangıcı demek…

        Partinin başında “CHP eski CHP değil” dediği bugünkü yapısına getirmek için verilen 12 yıllık emeğin de heba edilemeyeceği kayda geçiriliyor.

        Dolayısıyla bütün bu süreçler önceden planlanmadan çıkılacak yolun üreteceği sorunlar eleminize edilmeden atılacak adımın yaratacağı sıkıntılara dikkat çekiliyor.

        Anlaşılan o ki diğer muhalefet partilerinden gelen mesajlara da bakılarak adaylığı ve seçileceği konusunda kanaatler o denli güçlü ki CHP’de Kılıçdaroğlu sonrasına yönelik hesaplar da yapılıyor.

        Belki de bundan dolayı “sürecin tabii adayı” olarak görülüyor.

        Diğer Yazılar