Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        TÜRKİYEde en çok tatil yapan İngiliz veya Alman turist tatilini ne kadar zaman önce alıyor?

        Soruyu birkaç otel sahibine yönelttiğimde bana verilen yanıtın en yakın zaman aralığı 6 ay idi…

        Bazıları, özellikle de İngilizler iki yıl öncesinden tatilini almaya başlamış.

        İki yıl önceden Türkiye’den alınan bir tatilin ucuzluğunun keyfi farklı olsa gerek.

        Çünkü en az %30-40 indirimle tatilini alabiliyor…

        Geçen yıl aynı otelde her şey dahil 60-70 Euro’ya beş yıldızlı tatil yapabilen bir Alman, bugün aynı tatil için 140-150 Euro ödemek durumunda.

        Üniversiteye giriş sınavlarının bitmesi, okulların yaz tatiline girmesi dolayısıyla tatile çıkmaya hazırlanan Türk turistte durum nedir derseniz, iki gündür dolaştığım tatil bölgelerinde henüz görünür sayıda yoklar.

        Örneğin Bodrum’da kaldığımız otelde bizler de olmasak yerli turist yok…

        Sadece oteller değil, restoranlar, alışveriş merkezleri, kafeler de boş…

        SON DAKİKA TATİLCİLERİ

        Hangi esnafla konuşsam hepsi Godot’yu bekler gibi, “Sezon yeni açıldı, sınavlar yeni bitiyor, gelirler…” umuduyla yol gözlüyor.

        Bu umudu tetikleyen bir rezervasyon beklentisi de yok.

        Orada da sığındıkları tek umut da Türk insanının tatilini yapmak için bir hafta ile 10 gün arasında karar veriyor olma özelliği…

        Ancak tatil bölgelerindeki fiyatlara bakıldığında umudu tetiklemesi için bir neden de görünmüyor.

        Sadece yerli turist değil, çalışanından yerleşik halkına, bürokratından dönemsel hemşerilere, esnafa kadar herkes için tatil bölgesinde yaşamak sorun haline gelmiş.

        Hatta o denli ki otel sahipleri ve üst düzey yöneticileri de içinde bulunduğu ekonomik açmazla boğuşuyor…

        Sınıflama yaparsam 5 farklı gruba ayırmak olası…

        İlki yabancı turistler…

        Dövizdeki yükselişin getirdiği yüksek alım gücünden hoşnutlar…

        Emeklilik hayatını Türkiye’de keyifli bir tatil ile geçirdiğini söyleyen İngiliz turistin dün anlattığı ise durumu özetlemeye yeter…

        Aktardığına göre otelin garsonları “paranı ihtiyacın olduğu kadar bozdur, çünkü her gün senin para değerleniyor” diye akıl vermiş, bunun mutluluğunu yaşıyordu.

        İkinci grup yerli turistler ki çok az sayıda varlar ancak geçmiş yıllarda yaptıkları tatile beşten, üçe veya dört yıldıza düşerek gelebilmiş.

        Çünkü dört kişilik bir ailenin sadece yarım pansiyon otel masrafı ortalama 4 bin lira civarında.

        Buna yol parası ve öğle yemeği de eklendiğinde 10 günlük bir tatilin bedeli 75 ile 100 bin lira civarına geliyor.

        Bu da lüks olmayan ortalama bir otel için geçerli…

        BÜROKRASİ KÖYE TAŞINDI

        Üçüncü grup bürokratlar ki bunların durumu cidden ağır sorunlu…

        Çünkü herkesin evini yabancıya kiralama derdine düştüğü örneğin Bodrum’da oturacak ev bulamıyor; bulsa da aldığı maaşın onu karşılamasına olanak yok.

        O nedenle ağırlıklı bölümü içerdeki ilçelere veya köylere taşınmış.

        Ancak bu kez de benzin masrafı ağır yük oluşturmuş…

        TOKİ’den bürokratlar için lojman istenmiş, onlar da yapıp bürokratlara satma gibi bir yöntem geliştirmiş.

        Anlaşılan o ki evi alan bürokrat anında tayinini veya emekliliğini ister çünkü evden alacağı kira maaşının çok üstünde…

        KİRALANAN EVLER

        Üçüncü grup yerliler ve geçici yerleşik durumda olan yazlık sahipleri…

        Hepsi evlerine kapanmış, dışarda çıkıp yemek yemek gibi bir sosyal yaşam aktivitesini unutmuş…

        Yerli halk da evini yabancıya kiralamış, yanına yaptığı müştemilata taşınmış.

        Hatta o bir şehir efsanesi ki şov dünyasının ünlü isimlerinden biri, bölgenin meşhur sitesinde bulunan iki villasını Temmuz Ağustos için aylık 500 bin Euro’ya kiraya vermiş.

        Yani bugünkü kurla iki ayda 9 milyon lira…

        Anlatılan o ki zaten çok sıcak olan bu iki ay İstanbul’da yaşam sürecekmiş…

        ASGARİ ÜCRETLE 12 SAAT

        Bir diğer grubu ise otellerde çalışanlar oluşturuyor…

        Hemen belirteyim son dönem otellerin en büyük sorunu tecrübeli çalışan bulmak…

        Buna Pandemi döneminde oteller çalışan sayısını azaltınca bu işte tecrübeli olanların ağırlıklı olarak evlere veya yazlıklara hizmetli olarak gitmeleri neden olmuş.

        Otellerden asgari ücret veya biraz üzerinde maaş yerine, zengin birinin evinde çalışmak ücret açısından çok daha cazip hale gelmiş.

        Bu da otellerde kalifiye eleman sorununu ortaya çıkarmış.

        Kaldığım otelin yöneticisi bu durumdan yakınırken, sorunun çözümünün devlet tarafından bulunmasını istiyordu.

        Kalifiye olmamasından yakınılan çalışan da kendi açısından haklıydı.

        Çünkü Iğdır’da küçük baş hayvan ve çiftçilikle uğraşırken, askerlik sonrası daha iyi bir yaşama ulaşmak için otelde başlamış.

        Ancak günde 12 saatten fazla çalışmak ve sonunda da 5 bin lira civarı bir ücret almanın kendisi açısından ne denli zor olduğunu görmüş.

        Iğdır’a dönüp hayvanları ve tarlasıyla uğraşmaya karar vermiş.

        Bu da bir süredir edindiği bütün birikimi beraberinde alıp götürmesi demek…

        Otelinin sorunu bununla da bitmiyor, girdi maliyetlerinin getirdiği ağır yük de bellerini bükmüş.

        En çok yakındıkları da her şey dahil sistemi içinde turistin tükettiği içki…

        Bu tatil sezonu sonunda birçok işletmenin sırf bu nedenle çökeceğini iddia ediyor…

        Alkollü içecek fiyatlarına gelen ağır zammın kendilerini büyük yük altına soktuğundan yakınıyor.

        SİVRİSİNEK KATLİAMI

        Bir diğeri aslında yükün ağır bölümünü sırtında taşıyan yerel yöneticiler…

        Anladım ki Bodrum, Marmaris gibi birçok tanınmış ünlü, siyasi erkler üzerinde etkin ismin bölgede bulunması onlar için ağır yük.

        Bizzat tanıklık ettiğim için yazıyorum çöp konteynerinin kapağından, sivri sineklerin neden katledildiğini sorgulayana kadar hepsi hesabını onlardan soruyordu.

        Yanlış okumadınız, bir kadın sivrisinek mücadelesi için yapılan genel ilaçlama hakkında şikayetçiydi ve katliam yapıldığını iddia ediyordu.

        Gerekçesi de kendine göre tutarlıydı:

        “Eğer bu sivrisinekler çıkmadan yumurta döneminde onların doğumunu engellemiş olsaydınız bir sorun oluşmazdı. Kürtaj gibi bir durumdu. Ancak siz yaşama başlamış bir canlıyı öldürüyorsunuz, hem de toplu olarak. Buna katliam denir…”

        Haydi gelin yerel yöneticinin yerine kendinizi koyup sorunu çözün bakalım…

        Tatili de yapması da yaptırması da yönetmesi de zor iş vesselam…

        Özetle yabancı turistin geçen yıla göre patlayıp, yerlinin de fiyatlar karşısında cüzdan patlattığı bir sezon başlamış bulunuyor…

        Diğer Yazılar