Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        HANGİSİNİN siyasi maliyeti daha düşüktür…

        Gittikçe yükselen ve gelecekte nasıl bir seyir izleyeceği net olmayan enerji bedelinin maliyete yansıması sonrası gidilen seçim mi?

        Yoksa süreyi sonuna kadar kullanıp, bu arada ortaya çıkabilecek olanakları kullanma ve enerji maliyetlerindeki düşüşü bekleme umuduyla gidilen bir seçim mi?

        Bu iki soruyu dün Meclis kulisinde sohbet ederken eski DPT Müsteşarı, CHP milletvekili İlhan Kesici yöneltti.

        Verilecek yanıtın seçimin tarihini de belirleyeceğinin altını çizdi.

        Bu aşamada bir noktaya da dikkat çekti:

        “Biz hala önceki dönem alınmış enerji maliyetinin ürettiğini satın alıyoruz. Her bir sonraki dönem daha yüksek enerji maliyetinin getirdiği yük ile karşımıza çıkacak. Aldığımız malın bedeli buna göre de artacak.”

        Biraz açmasını istedim…

        Geçen yıl litre fiyatı 7 lira olan benzin ile ürün taşınırken, bu yıl aynı ürünün litresi 30 liradan taşındığını anımsattı.

        ENERJİNİN YABANCI MALİYETİ

        Özellikle ısınmaya yönelik enerji maliyetinin gelecek dönem vatandaş üzerindeki etkisinin daha da artacağına dikkat çekip şu soruyu yöneltti:

        “Kıştan bu halde çıkmış bir seçmenle karşılaşmak ister mi?”

        Aslında Kesici ekonominin genel durumunun iyiye gitmediğine ilişkin uyarılarını yeni de yapmıyor.

        Yaklaşık iki yıldır benzer uyarıları getiriyor…

        Almanya başta olmak üzere bazı ülkelerin yerli kömürle enerji üretimine tekrar dönmeye çalıştığı, bazı ülkelerin modern termik santral yapımlarını yeniden canlandırdığı bir dönemde Türkiye'nin yabancı kömüre kendi kömüründen iki kat fazla fiyat verdiği bir paradokstan nasıl çıkılır o da ayrı bir durum...

        CHP'NİN ERKEN SEÇİM MALİYETİ

        Kesici, erken seçim konusunda net bir öngörüden kaçındı…

        Ancak dün sohbet ettiğim CHP yöneticilerinin yaklaşımından şunu gördüm ki yakın zamana kadar Kasım’da erken seçim olacağına yönelik beklentileri kalkmış.

        Onların öngörüsü de bahar aylarında bir seçimin olabileceğine yönelik.

        DURMUŞ YILMAZ’IN ÖNGÖRÜSÜ

        Kesici ile vedalaşıp koridorda ilerlerken, eski Merkez Bankası Başkanı, İYİ Parti Milletvekili Durmuş Yılmaz ile karşılaştım.

        Yılmaz, Uşak’tan yeni geldiğini belirterek söze girdi.

        Pazar gezdiğini anımsatıp, oradaki izlenimlerini paylaştı.

        Bu aşamada hükümetin yeni getirdiği ek bütçe talebine dikkat çekti.

        Üzerinde durduğu nokta, yeni gelen 800 milyar liralık ek bütçenin de yetmeyeceği ve sonbaharda bir ek bütçeye daha ihtiyaç duyulacağı…

        Ekonominin yükünün gittikçe arttığına da vurgu yaptı, “Taşınması gittikçe zorlaşıyor…” deyip sustu.

        Bir cümleyi kırk yardıktan sonra söyleyen tutumlu davranışı içinde devamını getirmek isterken elini havada boşa sallayıp susmayı tercih etti.

        Ek bütçe üzerindeki konuşmalarda yeterince değinileceğini belirtmekle yetindi.

        Seçime ilişkin öngörüsünü sorduğumda ise “Süreyi sonuna kadar kullanmak isterler. Her şeye rağmen zamanından önce gideceğini sanmıyorum” dedi.

        Sokaktaki vatandaşın tepkisizliğinin bunda rolü olduğuna da vurgu yaptı.

        Bu aşamada gittiği yerlerdeki izlenimlerini detaylı bir şekilde aktardı.

        Dikkat çektiği nokta şu ki, vatandaş sosyal yardımlar ve devlet desteği aracılığıyla aldığının bir iktidar değişimi sırasında elinden alınacağı endişesini taşıyor…

        MHP DURUMUNDAN RAHAT

        Yılmaz ile sohbet sonrası MHP grubu sonrası sohbet eden parti yöneticileri ve milletvekilleri ile karşılaştım.

        Şunu belirteyim, ittifak içinde olmak ve desteğini tam vermekle birlikte, kabinede yer almamış olmanın rahatını yaşıyor.

        Onlar da görüyor ki eleştirilerin ağırlıklı bölümü icraattan kaynaklı.

        Bu durumdan çıkılması için bir an önce adım atılması gerektiğini düşünüyor.

        Ancak vatandaşın ekonomik sıkıntısının AK Parti’ye oy kaybettirdiği kanısını da dile getirmekten kaçınmıyor.

        Bu durum sadece MHP’de yok…

        DAR GELİRLİYİ RAHATLATMAK

        Aynı şekilde AK Parti milletvekilleri de dün kulisteki sohbetimizde ekonominin içinde bulunduğu durumun kendileri açısından sıkıntı yarattığını söylemekten çekinmiyor.

        Beklentileri özellikle dar gelirlileri rahatlatacak adımların atılması yönünde.

        Bunun için ekonomik şartların uygun olduğu kanısını da taşıyor.

        Dikkat çektikleri ise bütçenin 125 milyar civarında vergi gelirleri dolayısıyla fazla veriyor olması...

        “Vergi gelirleri çok iyi. O nedenle bütçe iki aydır fazla veriyor. Biraz dar gelirliye bu fazlayı aktarıp, rahatlama sağlamamız gerekir” beklentisinde.

        Bu görüş, AK Parti'nin bir süre önce yapılan kampında da dile getirilmiş.

        Bu konuda kabinenin adım atmasını bekliyorlar.

        Nitekim buna ilişkin ilk sinyal de dün Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın başkanlığında yapılan ekonomi kurulu toplantısından geldi; evlere verilen doğalgaz fiyatını aşağı çekmek için BOTAŞ'a destek verilmesi için adım atıldı...

        Bunun yeterli olmaması, asgari ücret dahil, ücretlerde de yeni bir düzenlemenin yapılması gerektiğine de dikkat çektiler...

        “Devletin artan döviz ve enerji maliyetleri karşısında ek bütçe yapmaya ihtiyaç duyulduğu süreçte bu olabilir mi?” diye sordum.

        Yanıt dikkat çekiciydi:

        “Olmak zorunda; yoksa…”

        Diğer Yazılar