Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        SON yapılan anketlerin hiçbiri bir ittifaka veya iş birliği halindeki partilere Cumhurbaşkanlığı seçiminde oyların %51’ini alma şansını vermiyor.

        Eğer böyle giderse, Cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci tura kalacak.

        Cumhurbaşkanlığı Seçimi Kanunu gereği, ilk turda en çok oyu alan iki aday, ikinci turda yarışacak, bu turda kim öndeyse aldığı oy oranına bakılmaksızın Cumhurbaşkanı seçilecek.

        İLK TURUN İKİNCİ SANDIĞI İKİNCİ TURU DA BELİRLER

        Ancak seçimin önemli bir özelliği var…

        İlk turda Cumhurbaşkanı seçimi ile birlikte milletvekili genel seçimi de gerçekleşiyor.

        Eğer seçim ikinci tura kalırsa, milletvekili seçimi tamamlanmış ve TBMM’de güç dengesi ortaya çıkmış olacak.

        İşte partilerin üzerinde durduğu nokta da burası…

        Son dönem partilerin sahada seçmene yönelik propaganda çalışmalarını arttırmalarının gerisinde yatan neden de buna dayanıyor.

        Özellikle altılı masanın bileşenleri son dönem bu nokta üzerinde yoğunlaşmış.

        Nitekim dün hem CHP hem de İYİ Parti’nin önde gelen isimleri ile sohbet ederken Meclis seçiminin önemi üzerinde durdular.

        Bir süre önce de benzer yaklaşımı AK Parti’nin kamuoyu oluşumuna ilişkin çalışmalarda bulunan etkin bir isim tarafından dile getirilmişti.

        Yaptıkları politik hesabın ana aksı, Meclis seçimini kazanan ittifakın adayının ikinci turu garantileyeceği üzerine kurulu.

        Çünkü ilk turda milletvekili seçimi tamamlanmış ve parlamentoda siyasi partilerin sandalye sayısı, dolayısıyla gücü ortaya çıkmış olacak.

        Hesaplarına göre seçmen ikinci tura kalmış Cumhurbaşkanlığı seçiminde oyunu kullanırken TBMM’de ortaya çıkan sonucu da göz önünde bulundurur…

        Kim Meclis’te güçlü ise onun adayından yana tercihini yapar…

        Haksız da değiller, siyasal iletişim davranışında insanlar suskunluk sarmalı içinde güçlüden yana tavır gösterir.

        O nedenle bugüne kadar Cumhurbaşkanlığı seçimine yönelik yoğun çaba gösterirken, anlaşılan o ki bundan sonraki dönemde propagandanın ağırlığı Meclis seçimini de öne çıkaracak.

        Partiler milletvekili adayı belirlerken bu kıstası da göz önünde bulundurmak durumunda kalacak…

        İKİ TARAF FARKLI OLURSA

        Ancak bu seçim kendi içinde farklı sürprizleri de barındırıyor.

        Geçen seçimde ilk kez uygulanmaya başlanan başkanlık sisteminde Cumhur İttifakı parlamento çoğunluğunu da elinde bulundurduğu için sistemin işlerliğinde bir aksama olmamıştı.

        Ancak Cumhurbaşkanı’nın bir ittifaktan çıkarken, parlamento ağırlığının bir başka ittifakta olma durumu da söz konusu olabilir.

        Bu durumda Cumhurbaşkanı’nın çıkardığı kararnamelerin TBMM’den geçmesinde sorun çıkabilir.

        Veya TBMM’den Cumhurbaşkanı’nın istemediği yönde kanun düzenlemeleri de geçebilir…

        Böyle bir durumda Cumhurbaşkanı’nın veto hakkı bulunuyor, ancak ikinci kez Meclis’ten onay alması halinde de onaylama gibi bir yükümlülüğü bulunuyor ki bu da sistemin çalışmasının önünde en büyük engel olarak duruyor.

        Bundan dolayı bu seçim geçen seçimden çok daha fazla belirsizlikleri ve sürprizleri barındırıyor.

        İşte, YSK'nın elinde bulunmayıp, Kılıçdaroğlu'nda olan bilgiler...  

        İşte, YSK'nın elinde bulunmayıp, Kılıçdaroğlu'nda olan bilgiler...  
        0:00 / 0:00

        SİYASET iki gündür CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “Elimizdeki bilgiler YSK’nın elinde yok” sözünü tartışıyor.

        Kılıçdaroğlu, Sözcü’den Ruhat Mengi’ye verdiği demeçteki sözleri elinde gizli bilgiler olduğu anlamına mı geliyor?

        Hemen belirteyim araştırmam gösterdi ki Kılıçdaroğlu’nun elinde gerçekten seçmenlere ilişkin YSK’da olmayan önemli bilgiler var.

        Hemen belirteyim bunların hiçbiri de öyle gizli saklı elde edilmiş veriler değil.

        Tamamen kendisine tanınan hakkı alıp, düzgün bir şekilde işleyip oradan aldığı sonuçları sorgulaması sonucu elde edilmiş çok kıymetli bilgiler.

        Özetle, açık veri, işlenip bilgiye dönüştürülmüş.

        FINDIK VE CEVİZ GİBİ

        Peki, bunlar YSK’nın elinde olmayıp, CHP’nin eline nasıl ulaşmış?

        Şunun altını çizmeliyim ki bu veriler zaten YSK’ya ait; ancak filtrelenmediği ve detaylı şekilde ayıklanmadığı için yok görünüyor.

        Fındığın veya cevizin ayıklanmamış hali gibi; bilgiye dönüşmesi için kabuğunu kırmak ve içini çıkarmak gerekiyor.

        Yenile yenile yenmenin yöntemi öğrenilir atasözündeki gibi CHP de sonunda yenmek için ne yapılması gerektiğini öğrenmiş.

        YSK’nın kendisine tanıdığı bilgi aktarımı kapsamında aldığı verileri geliştirdiği filtre yazılımlar sayesinde işlemiş ve ortaya çok kıymetli bilgiler çıkmış.

        SURİYELİ SAYISINA NEREDEN ULAŞTI?

        Kılıçdaroğlu’nun Suriyeli seçmen sayısının sanıldığı kadar fazla olmadığını belirttiği verisi de buna dayalı olarak bulunmuş.

        Verilere nasıl ulaştıklarını da dünkü sohbetimizde, bütün parti temsilcileri içinde en kıdemlisi durumunda olan ve seçim işlerini Türkiye’de en iyi bilen kişilerden biri olarak kabul edilen, CHP’nin YSK temsilcisi Mehmet Hadimi Yakupoğlu dün aradığımda anlattı.

        Önce YSK’nın seçmen bilgilerine ilişkin yetkisinin Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunu ile sınırlı olduğunu anımsattı.

        Sözünü ettiği, “Seçmen Kütükleri”nde Kanun gereği olması gereken; seçmenin adı, soyadı, baba, ana adı, doğum yılı, doğduğu ilçe adı, oturduğu yer adresi ve TC kimlik numarası.

        YSK’nın bilgisayar sistemi, her akşam UYAP üzerinden Mernis’ten seçmen yaşına gelmiş kişilerin verilerini çekiyor, eş zamanlı olarak Adres Kayıt Sistemi’ne de işleniyor.

        YSK’NIN YETKİSİ YOK

        Ancak bu kişilerin Türk vatandaşlığını sonradan kazanıp kazanmadığına ilişkin veri bunların içinde yer almıyor; ikamet adresinde konut bulunup bulunmadığı da görünmüyor.

        Ayrıca Kanun, YSK’ya kimin Türk vatandaşlığına ne zaman geçtiğini sorgulama yetkisi de vermiyor.

        Bununla birlikte seçime girmeye hak kazanan her partiye, yılda iki kez Seçmen Kütüklerine ulaşma olanağı tanıyor; tabii bedelini ödeyerek.

        Özetle bu verilere ulaşmak için özel bir çaba gerekmiyor, seçime girmeye hak kazanmış tüm partilerin alma hakkı bulunuyor.

        CHP de bunları düzenli almış.

        CASUS ROMANI GİBİ

        Yakupoğlu, YSK’nın elinde olmayan verilere nasıl ulaştıklarını anlatırken, casus romanı okur gibiydim…

        Aktardığına göre CHP’nin bilgiişlem birimi bu verileri geliştirdiği bilgisayar filtrelerine döküp ayıklıyor.

        Hadimi Yakupoğlu, “Verileri 15 farklı filtreden geçiriyoruz” deyip bunların neler olduğunu sıraladı…

        İlk filtreden geçirme, Türkiye’nin bütün il ve ilçelerinin yüklendiği sistem…

        Eğer seçmen bunlardan birinde doğmamış ise filtreden geçmiyor, bunların Türk vatandaşlığını sonradan kazanmış kişiler olduğu anlaşılıyor.

        Bir başka filtrede Afganistan, Irak, Suriye’nin tüm il ve ilçeleri sıralanmış ve kimlerin hangi ülkeden gelip vatandaşlık aldığı görülmüş.

        Kılıçdaroğlu’nun, “Sanıldığı gibi 400-500 bin değil” sözü de bu veriye dayanmış.

        Bir önceki seçmen listesi ile karşılaştırılıp, 2018 ve 2019 sandıklarında oy kullanıp kullanmadıklarını görmek zor olmamış…

        Bu vatandaşlığa son dönem geçenlerin sayısını da vermiş.

        ADRES KAYIT SİSTEMİ

        Bir başka filtre ise Adres Kayıt Sistemi üzerinden sorgulama yapmış.

        Bu sisteme göre seçmen ancak kayıtlı olduğu bölgede oyunu kullanabiliyordu; ancak 6 Nisan 2023’te yürürlüğe girecek kanun değişikliği ile son seçim bölgesinde oy kullanma hakkı verildi.

        Bir başka bilgi işlem filtrelemesiyle de Adres Kayıt Sistemi üzerinden akıllı yazılımlar vasıtasıyla belirtilen yerde konut olup olmadığına bakılmış.

        Bazı kişilerin adresinde boş arazinin bulunduğu görülmüş.

        Nitekim ben de adresimi girip sorguladım, bütün detayını görme olanağına kavuştum.

        Burada da durmayıp, belediyelerin herkese açık verileri üzerinden, boş arazi görünen yerlerin yakın geçmişte kentsel dönüşüme girip girmediğine bakılmış.

        TC KİMLİKTEN SORGULAMA

        Yakupoğlu, bir başka sistemin de elde edilen verileri çok daha detaylı bir şekilde çapraz sorguladığına vurgu yaptı.

        Bunun da TC kimlik numarası üzerinden gerçekleştirildiğini belirtti.

        Yani eğer bir kişi seçmen ise onun gerçek olup olmadığı, sonradan vatandaşlık kazanıp kazanmadığı aslında açık veri olarak YSK’nın önünde duruyor.

        Aslında Kılıçdaroğlu da demecinde de bunu ifade etmişti:

        “İlk kez sandığa gidip oy kullanacak seçmenleri de biliyoruz, evlerini, adreslerini de biliyoruz, doğum yerlerine de bakıyoruz. Suriye doğumlu, Afganistan doğumlu, hepsine bakıyoruz, dolayısıyla kimlere vatandaşlık verildiğini de oradan çıkarabiliyoruz...”

        GİZLİ DEĞİL, İŞLENMİŞ

        Yakupoğlu da CHP’nin bilgiişlem biriminin çok başarılı işlere imza attığına vurgu yaparak, “Gizli bilgi değil, var olanı çok iyi bir şekilde işleme beceresi” dedi.

        CAMBRİDGE ANALİTYCA

        Haksız da değil; eminim ki diğer partiler de benzer sistemleri çalıştırıyor, en azından kapısını çaldığı seçmenin nere doğumlu olduğunu, hanesinde kaç kişinin yaşadığını biliyor.

        Propagandasını yaparken de hangi yöreden olduğunu bilerek yaklaşıyor.

        Önemli mi diye soranlarınız olabilir.

        Evet, hem de çok önemli…

        Çünkü Kuzey Doğu’daki kentlerde doğup, büyükşehre yerleşmiş birinin kapısını çaldığınızda tercihlerini, en azından çay fındıktan söz edip, isot konuşmazsınız.

        Aslında dünyada bunlar kullanılıyor; hatta kanunsuz yollara da sapılmasında kimse mahsur bulmuyor.

        En ilerisini ABD’de Facebook üzerinden İngiltere’deki Cambridge Analityca şirketinin skandalında gördük.

        Yeni dönem propaganda yönteminde seçim otobüsünün üzerine çıkıp nutuk atmak yetmiyor.

        Retoriğin gücü, eldeki veriyi bilgiye döndürmekten geçiyor…

        Diğer Yazılar