Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        “ALTILI Masa” partileri, ilk turunun son toplantısına hazırlık yapadursun, önlerindeki en önemli meselenin adaylık konusu olduğu aşikar.

        Bu konuda nasıl bir karara varacakları, hangi kıstasların aday gösterilecek için masaya konulacağına ilişkin de karara bağlanmış bir yol haritası da henüz oluşmadı.

        Daha önemlisi aday olmayı düşünen kişi, konuyu masaya doğrudan getirerek mi ilk adımı atacak, yoksa önce partiler turu yapıp, orada olgunlaştırdıktan sonra mı masaya taşıyacak?

        Ya da kamuoyunda beklentiyi oluşturup, 6’lı masanın kabulünü mü sağlayacak?

        21 AĞUSTOS’TA YOK

        Bu konuların hiçbiri masada konuşulmamış.

        Büyük olasılık, 21 Ağustos Pazar günü yapılacak zirvede de gündeme gelmeyecek.

        Ayrıca ilk turun son toplantısına ev sahipliği yapacak olan SP lideri Temel Karamollaoğlu’nun dün başladığı liderler turunun gündeminde de yine aday konusu yoktu.

        Zaten liderler de geçmiş toplantılarında adaylık meselesinin YSK seçim takvimini açıklayıncaya kadar gündeme alınmaması konusunda aralarında bir mutabakata varmıştı.

        Durum böyle olmakla birlikte, CHP’nin neredeyse bütün kurmay heyeti liderleri Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığı konusunda kararlılığı...

        OY ORANINI ARTTIRDI

        Sadece kurmay heyet de değil, neredeyse bütün kadroları benzer beklentide.

        Bunun bir örneği önceki gün Edirne’de yaşandı; CHP’li Belediye Başkanı Recep Gürkan, Grup toplantısını gerçekleştirmek için milletvekilleriyle kentine gelen CHP lideri Kılıçdaroğlu’nu kürsüye “13’üncü Cumhurbaşkanımız” diye davet etti.

        Kılıçdaroğlu da herhangi bir tepki göstermedi, her zamanki sakin üslubu içinde kürsüye gelip konuşmasını gerçekleştirdi.

        Görünen o ki benzer görüntülere yakın gelecekte de tanıklık edilecek.

        Hemen belirteyim, CHP yönetimi de bundan hoşnut...

        Çünkü bu tutumları sadece Kılıçdaroğlu’nun toplumsal kabul oranını değil, CHP’nin oy oranını da yükselttiğini gördüler.

        Bundan dolayı devam ettirmekte kararlılar.

        Bu dönem yapılan ölçümler ne derece gerçekçi sonuç verir ayrı konu; iddiaları o ki AK Parti lideri, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile CHP lideri Kılıçdaroğlu arasındaki oy oranı ciddi oranda kapanma göstermiş.

        Bunun iki ay sonra çok daha önemli bir noktaya varacağına ilişkin beklentileri var.

        Anketler yapılırken, siyaset sosyolojisinin en önemli efekt araçlarından biri olan Utangaç Muhafazakar Seçmen Etmeni’nden ne derece faydalandıklarını bilmiyorum.

        Bunun en önemli verisine 1992’de İngiltere’de rastlandı ve Thatcher seçimi kazanamayacak gibi görünürken, sandık sonucunda iki puan gerisinde olduğu İşçi Partisi’nin 7,6 puan önüne geçti.

        Muhafazakar seçmenin anketlere yanıt verirken, sandıkta göstereceği asıl tutumu gizlediği sonucuna varıldı...

        MASANIN ORANI

        Belki de bundandır, 6’lı masanın bileşeni diğer partilerin açıklamalarında, “Kazanabileceğinden emin olduğumuz oy oranına ulaşan kişiyi aday göstereceğiz” vurgusuna sıklıkla yer veriliyor.

        Son iki gündür masanın CHP dışındaki bileşenleri ile sohbetimde konu açıldığında hemen hepsine aynı soruyu yönelttim:

        “Aday gösterilmenin oransal eşiği nedir?”

        Biri %60 rakamını dile getirdi, diğerlerinin oranları ise %55 civarında kaldı; 56-57 diyenine de rastladım.

        Ancak ağırlıklı ortalama %55 oldu…

        Bu rakama nasıl vardıklarını sorduğumda geçmiş seçimlerde Erdoğan’ın gösterdiği performansa vurgu yaptılar; sahaya ağırlığını koyduğunda oy oranını yükseltme becerisine atıfta bulundular.

        Haksız değiller, Erdoğan 2015 Haziran seçimindeki oyunu %40,9’dan, 1 Kasım’da %49,5’a yükselmesini sağlamıştı.

        Benzer şekilde, 2018 seçimine girerken %36-37 bandında görünen partisinin oyunu, son dönemeçte %42,5 seviyesine çıkarmıştı.

        Buradan hareketle Erdoğan’ın sahayı zorlayıp 5 puanlık oy yükseltme becerisinin olduğuna vurgu yapıp, aday olacak kişinin bu nedenle kamuoyu yoklamalarında en az %55 oya sahip olması gerektiğine vurgu yapıyorlar.

        SANDIĞIN ORTA DİREĞİ

        Bu oy oranına bir adayın ulaşma olanağı var mı derseniz bugünkü ciddi kamuoyu yoklamalarının herhangi birinde görünmüyor.

        Hatta seçimin muhtemelen ikinci tura kalma ihtimaline vurgu yapılıyor.

        Bu durumda da ilk tur seçimini ölçmenin anlamı kalmıyor.

        Özetle bu seçimin hem kamuoyu okumasından tutun da aday algısına, hangi tarihte yapılacağından, ekonominin seçime etkisine kadar birden fazla belirsizliği bünyesinde taşıyor.

        Bütün partilerin sandık öngörülerinin orta direğini de ekonominin kışı nasıl geçireceğine ilişkin beklentileri oluşturuyor.

        Diğer Yazılar