Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        BUNDAN altı ay önce altılı masanın gidişatının nasıl olduğu sorulsa, partilerin kurmaylarından benzer yanıtlar gelirdi.

        Ağırlığı da “iyi gidiyor, Allah nazar değdirmesin…”

        Hatta altılı masanın oluşumunda emeği geçen Kemal Kılıçdaroğlu ve Meral Akşener arasındaki muhabbete de dikkat çekilir, “Ağabey kardeş gibiler…” denirdi.

        Bugün aynı soru sorulsa benzer yanıtın alınmasının olanağı yok.

        Bırakın yakınlığı, masanın diğer bileşenlerinin de seçim zamanı yaklaştıkça birbirinden uzaklaştığına tanıklık ediyoruz.

        Arada kurulan sağlam dostluk ise bugün için masanın altında kalmış bulunuyor.

        Bunu hangi partinin koridoruna girerseniz girin görmemenizin olanağı yok.

        Bırakın parti koridorlarını, son örneğe DEVA Partisi’nin 27’şerli olarak üç grup halinde düzenlediği il başkanları toplantısında söylenenler de ortaya koyuyor.

        Bunlar, “Siz onlara aldırmayın, her partinin il başkanı milletvekili adayı olabilmek için bu tür atraksiyonlara girer” diye yorumlanabilir.

        Ancak mesele sadece il başkanlarıyla da kalmıyor, liderlerin yakın çevrelerine aktardığına göre muhatapları ile ikili görüşmelerin konusu da altılı masanın kamuoyuna dönük mesajlarından çok, kendi parti içi yakınmalar oluşturuyor.

        CHP lideri Kılıçdaroğlu, gelecek haftadan 2 Ekim’de ev sahipliği yapacağı Altılı Masa toplantısı için liderleri ziyaretinde oluşan bu havayı dağıtabilir mi?

        Elazığ’da verdiği demece bakıldığında bunları bir sorun olarak görmüyor.

        Hatta “Zaman zaman bu tartışmalar olur, bu da işin, yani siyasetin doğasında var zaten” diye bakıyor.

        Genel Başkan yardımcılarının açıklamalarından kaynaklanan gerilime yaklaşımı da bunun ötesine geçmiyor.

        Onların açıklamalarına saygı gösterip, sözlerini dinlemeye hazır olduklarını belirttikten sonra şunu söylüyor:

        “Genel başkan yardımcıları kendi görüşlerini ifade edebilirler, düşüncelerini söyleyebilirler. Önemli olan sayın genel başkanların görüşleridir o çerçevede bakıyoruz.”

        Ancak diğer partilerin aynı bakışta olmadığını belirteyim...

        Onların açmazı ise CHP’den biri olmazsa hangi olacağı noktasında.

        Çünkü, 2018’de CHP içinden birini çıkarıp kazandırmanın ne denli zor olduğu görülüyordu; 6’lı masanın bugünkü yapısı o gün oluşmamıştı.

        Ancak bugün adı geçen isimlerin hepsi CHP içinden; Kılıçdaroğlu, Yavaş ve İmamoğlu…

        İMAMOĞLU ELİNİ GÜÇLENDİRDİ

        Elazığ konuşmasındaki sözleriyle İmamoğlu her ne kadar Kılıçdaroğlu’na destek vermiş gibi görünse de elini güçlendirdi.

        Eğer Kılıçdaroğlu’nun adaylığı söz konusu olmaz ise bağlılığını ilk ilan eden kişi olarak CHP seçmeni gözünde adaylık şansını arttırdı.

        Kılıçdaroğlu’nun aday çıkmaması diğer 5 parti için tek başına çözüm oluşturur mu?

        Yapılan toplantılarda il başkanları dahil edilen sözlere bakılırsa yeterli değil…

        Hem kazanacak olsun, hem de kendi partisinin kimliği olmasın gibi bir arayışları var.

        Aradıkları müstakbel aday, parti kimliğini taşırken, hem kendi partisinin, hem de öteki partilerin adayı gibi görünecek.

        Zaten açmazın temelini de bu oluşturuyor.

        Eğer parti kimliğini taşımayan biri olacaksa, kim olmalı?

        Parti kimliği ile ortaya çıkmayan kişi, masanın en fazla oyuna sahip partisinin seçmen desteğini almadan nasıl kazanacak?

        Kılıçdaroğlu, demecinde liderlerin demokrasi ve adalete olan bağlılığını 6’lı masanın en güçlü yanı olarak gördüğünü kayda geçiriyor, ancak diğerlerinin beklentisi bunu yansıtmıyor.

        Kılıçdaroğlu’nun devam cümlesindeki vurguladığı gibi “Bu olmadığı takdirde varlık nedenini tartışmalı hale getiriyor…”

        ÖTEKİNE RAZI MI?

        Ayrıca CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu’nun “Kılıçdaroğlu olmazsa Masa dağılır” yaklaşımına da demecinde Kılıçdaroğlu karşı çıkmış.

        Masanın böyle bir durumda dağılmayacağını söylemiş.

        Bu cümleye, Kılıçdaroğlu kendisi dışındaki bir adaya da onay verebileceğini mi söylüyor diye mi bakmalı?

        Yoksa, “Benim dışımda alternatifleri yok ki dağılsın!..” diye mi okumalı?

        Bütün soruların yanıtını CHP liderinin pazartesi günü 6’lı masanın liderleri ile yapacağı ikili görüşmeler sonunda anlayacağız.

        Sanılmasın ki 2 Ekim’de kopuşla biter…

        “Ayrılan kaybeder” korkusu sürdükçe masadan kalkmaya kimse cesaret edemez...

        Diğer Yazılar