Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İSTANBUL 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi, beş senedir devam eden bir dâvâyı geçen gün karara bağladı ve dâvâlıyı tazminata mahkûm etti.

        Dâvâ, ödüllü bir film müziği ile ilgiliydi: Antalya’da hani her yıl düzenlenen ve son birkaç senedir mutlaka bir tatsızlığın yaşandığı Altın Portakal Film Festivali ve dağıtılan ödüller var ya... Jüri, 2010’da “En İyi Müzik Ödülü”nü yönetmenliğini Selim Güneş’in yaptığı “Kar Beyaz” filminin müziğine ve filmdeki müziklerin bestecisi olarak görünen Mircan Kaya isimli şarkıcıya vermiş ama ödüllerin ardından uzun bir mahkeme süreci başlamıştı.

        Türkiye’nin en seçkin alaturka viyolonselcilerinden olan ve kurduğu “Alaturka Record” grubunun da yönetmenliğini yapan Uğur Işık, ödül alan müziklerin bazılarının Mircan Kaya’ya değil kendisine ait olduğunu iddia ederek hem Kaya’ya, hem de yapımcı şirkete dâvâ açmıştı.

        ARDARDA TAZMİNATLAR

        Tam beş sene devam eden dâvâ geçen hafta nihayet karara bağlandı. Mahkeme, “Kar Beyaz” filminin müziklerinin “ortak” olduğuna; Mircan Kaya’nın aldığı 30 bin liralık ödülün 15 bin 962 lira 40 kuruşunu Uğur Işık’a ödemesine, ayrıca 10 bin lira manevî tazminat vermesine, daha başka ödemeler de yapmasına ve kararın üç ayrı gazetede yayınlanmasına hükmetti.

        Kendi besteleri ile başkalarının ödül alması, Uğur Işık’ın galiba kaderinde yazılı! Zira, “Kar Beyaz” rezaletinin bir benzerini daha önce de yaşamış, Derviş Zaim’in 2005’te çektiği “Cenneti Beklerken” filminde de Uğur’un müziklerinden bazıları kullanılmış, bu film de birkaç yerden “en iyi müzik” ödülünü almış ama araya birilerinin girmesi ve kendisinden özür dilenmesi üzerine Uğur bence yanlış bir iş etmiş, sesini çıkartmamıştı.

        “Yanlış” dememin sebebini merak mı ettiniz? Bir kişinin başkasına ait olan müziği, kitabı, çizimi, yahut en basitinden de olsa bir fikri bile alıp üzerine kendi ismini koyarak kullanması ile evinizdeki eşyayı yahut cebinizdeki paraya çalması arasında hiçbir fark yoktur! “İntihal” dediğimiz bu iş sıradan hırsızlıkta daha büyük haysiyetsizliktir, çünki ortada seneler süren çalışmanız ile emeğinizin talanı vardır.

        BU KARAR ÇOK ÖNEMLİ AMA...

        2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin kararı işte bu bakımdan ve emsal oluşturması sebebi ile gayet önemlidir; ama ben Uğur Işık’ın yahut avukatının yerinde olsam karara itiraz eder, “ortak” olduğu belirlenen müziklerin filmde “izinsiz” olarak kullanılmış olmasının da dikkate alınmasını isterdim.

        Meselenin aynı şekilde önemi olan bir başka tarafı daha var:

        Birilerinin “Türk Sineması’nın bilmemnesi”, “Bizim Altın Palmiyemiz” yahut “Filmciliğimizin falanı, filânı” diye yere-göğe koyamadıkları Altın Portakal Festivali’nin ödülleri demek ki işte böyle veriliyor, ödüle lâyık görülen bir eserin tek başına mı yoksa müştereken mi yapılmış olduğuna dikkat bile edilmiyor!

        Festival’in sorumluları şimdi bundan beş sene önce yaptıkları ve geçen gün mahkemenin de yanlış olduğuna hükmettiği hatalarını temizlemek, 2010’da verdikleri müzik ödülü ile ilgili kayıtlarının tamamını elden geçirmek ve ödül listesine Uğur Işık’ın da ismini koymak zorundadırlar!

        Festivalin, jürinin, saçılan ödüllerin ve tabii Türk Sineması’nın ciddiyetinden sizler de buyurmaz mısınız?

        Diğer Yazılar