Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Nobel Edebiyat Ödülü’nün kime verileceğini belirleyen komitenin üyeleri insan olduklarını hatırlamadıkları ve ettikleri haltı da temizlemedikleri takdirde, Avusturyalı yazar Peter Handke önümüzdeki Salı günü İsveç Kralı Carl Gustaf’ın elinden madalya, berat ve yaklaşık 980 bin dolarlık bir de çek alacak!

        1990’lı senelerde onbinlerce masum Boşnak’ı sistematik bir soykırımla katleden Sırp lider Slobodan Miloseviç’e her vesile ile destek vermiş olan Peter Handke’ye verilen ödülün etrafında kopan fırtınanın ayrıntılarından herhalde haberdar olmuşsunuzdur…

        Handke’nin Nobel Edebiyat Ödülü’ne lâyık görülmesine en güçlü tepki Türkiye’den geldi; önce Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, ardından da Millî Savunma Bakanlığı, Nobel Komitesi’nin hatadan dönüp ödülü iptal etmesini istediler.

        Peter Handke’nin ödüllendirilmesine karşı çıkan sadece biz değiliz, ödülü Batı dünyasının aklı başında çevreleri de tartışıyor ve Handke konusunda hata yapıldığını söylüyorlar.

        Tartışmalar ödüle lâyık görülen ismin açıklandığı 10 Ekim’den itibaren, yani bundan iki ay önce başlamıştı. Ödül Komitesi’nin aklının başına toplayıp kararını geri almasının nerede ise imkânsız olduğunun bilinmesine rağmen vazgeçirme çabaları iki ay boyunca devam etti; bu arada hem bizde hem Batı’da karara muhalif yazılar yazıldı ve aleyhteki sesler ödülü verenlerin hissiyat fukarası birer odun gibi olduklarının kesin şekilde anlaşılmasından sonra daha fazla yükseldi.

        Protestoların son birkaç gün içerisinde artmasının sebebi umutların son âna kadar muhafaza edilmesi ve ödül komitesinin belki de imana gelebileceği yolunda hakikat olma ihtimali gayet düşük hayallerdir!

        Aklıbaşında ve insaniyetini muhafaza eden Batılı çevreler Peter Handke’ye Nobel verilmesine karşı çıkıyorlar, Nobel Komitesi’ne onbinlerce imzalı dilekçeler gönderiliyor ama ille de bir uçukluk yapmaya heves edenler her yerde olduğu gibi burada da mevcut! Ernest Hemingway yahut Ezra Pound gibi Amerikalı veya D. H. Lawrence gibi İngiliz edebiyatçıların bir zamanlar Mussolini hayranı; Gunter Grass ve Heinrich Boll gibi Alman yazarların da gençliklerinde Nazi olduklarını söyleyip Handke ile Hemingway ve diğerlerini aynı kefeye koyuyor, sonra da işi “Handke’nin de Miloseviç’i desteklemesinin ne zararı var ki?” seviyesinde bir alıklığa indiriyorlar.

        Elin ahmağı böyle uçukluk yapar da bizim andavallılar geri kalırlar mı? Hayranlık krizine kapılıp “Handke gibi büyük, çok büyük bir yazarın şânını böyle basit suçlamaların gölgeleyemeyeceği” ve “Nobel’i zaten anasının ak sütü gibi hakettiğini” söyleyen bir-iki aklıevvel şimdi bizde de mevcut…

        HEPSİ BİRDEN AYNI PİSLİKTEDİRLER!

        Herifin nâlet ve nâdan olduğu hem suratından hem de ettiği sözlerden zâten belli ama şu son küstahlığına bakın! Stockholm’deki Kraliyet Akademisi’nde basın toplantısı yapıyor, bir gazeteci Handke’ye sekiz bin Müslüman’ın can verdiği Srebrenika katliamına verdiği desteği hatırlatıyor ama adam “Geçenlerde mektup diye üzerine bok ile yazılmış bir tuvalet kâğıdı göndermişlerdi. O tuvalet kâğıdını bu boş ve cahilce soruya tercih ederim” diyebiliyor…

        İşin tuhaf tarafı, muhatabı hafiften de olsa ters bir söz sarfettiği takdirde mangalda kül bırakmayan, hattâ gerektiğinde Amerikan Başkanı ile de söz düellosuna giren Batılı gazetecilerin herifin açıkça “Sorduğun bu sorunun yanında bok bile tertemiz kalır!” mânâsına gelen sözlerine hiçbir karşılık vermemeleri ve aldıkları cevabı bir güzel yutup hazmetmeleri!

        Mesele işte burada; sorunun ve cevabın temelini teşkil eden hadisede, yani Bosna’daki katliamlarda mazlum tarafın Müslüman olmasında! Maktuller Şark’ın değil Garp dünyasının mensubu ama hepsi Müslüman!

        Srebrenika’da ve diğer yerlerde katledilenler Müslüman değil de Hristiyan, katledenler de Müslüman olsalardı ne Handke katillerin tarafını tutmaya cesaret edebilirdi, ne Nobel Komitesi’ndeki vurdumduymazlar böyle birine ödül verebilirlerdi, ne de herif basın toplantısında etrafa ardarda “bok”, “bok” “bok” diye pislik saçabilirdi!

        Düşünün: Yazdığı “Şeytânî Ayetler” isimli kitabında İslam’a ters ifadeler kullandığı gerekçesi ile hakkında Humeynî’nin ölüm fetvası verdiği Selman Rüşdü bile Peter Handke’nin neyin nesi olduğunu bundan seneler önce anlamış, Handke’den “Yılın salağı!” diye bahsetmiş ve bugün de böyle bahsediyor!

        Alfred Nobel’in barışa, ilime, sanata, velhasıl insanlığa faydalı olan herşeye katkı maksadıyla tesis ettiği ama zamanla gereksiz bir ilâhî havaya büründürülen bu ödüller, skandallarla zaten kirlenmiş olan Komite’nin Peter Handke’yi seçmesi ile Handke’nin diline doladığı ve içerisinde zaten hep birden yüzmekte oldukları pisliğe bulanmıştır!

        Diğer Yazılar