Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Televizyonda seneler boyu yaptığımız Tarihin Arka Odası programları içerisinde en keyif aldığım bölüm Harvard Üniversitesi profesörü Gönül Hoca’nın, yani Türkoloji’nin, Türk Mitolojisi’nin ve Divan Edebiyatı’nın dünyanın önde gelen uzmanlarından olan; hattâ bazı alanların “tek” üstadı sayılan Prof. Gönül Tekin’in katıldığı yayındı.

        Gönül Hoca’yı televizyona çıkartabilmek için haftalarca dil dökmüştüm ve anlattıkları sadece beni değil seyirciyi de derinden etkilemiş olacaktı ki, üzerinden seneler geçmiş olmasına rağmen yayın internetten hâlâ izleniyor. Hattâ öyle ki, Kur’an’ın sırlarından biri olarak kabul edilen ve Gönül Tekin’in o konuda tam birşeyler söyleyeceği sırada “Aman hocam, sakın haaa!” deyip anlatmasına mâni olduğum “huruf-ı mukattaa” hakkında her hafta mutlaka birkaç soru maili alıyorum.

        Türkiye’deki üniversitelerde hayatı dar edildiği için Amerika’ya gidip Harvard Üniversitesi’nde hocalık eden ve Türkoloji’nn büyük âlimi olan rahmetli eşi Prof. Şinasi Tekin ile beraber ilmini orada yapıp talebe yetiştiren Prof. Gönül Tekin, kitaplarının ve makalelerinin tamamına yakınını dışarıda yayınlamıştı.

        Hoca, eserlerini nihayet Türkiye’de de çıkartmaya başladı ve Yeditepe Kitabevi’nden peşpeşe üç eser neşretti: Divan Edebiyatı’nın “mazmun” denen kavramları konu alan makalelerinin yeraldığı “Leylâ ve Mecnun” ile aynı kavramların diğer klasik eserlerdeki kullanımını anlattığı, yine makalelerden meydana gelen “Hayat Ağacı” ve “Simurg’un Kanadı” isimli kitaplar…

        REKLAM

        Sadece Divan Edebiyatı değil, bütün Şark Edebiyatı kavramlar üzerine kuruludur ve Gönül Hoca’nın TV’de katıldığı seyretmiş olanlar hatırlayacaklardır, bu kavramlar Hoca’ya göre eski Mezopotamya inançlarının binlerce sene boyunca devam eden ve bugün de isim değiştirmiş şekilde vârolan halleridir. Hoca, içerisinde Divan Edebiyatı’nın da yeraldığı Şark Edebiyatı’ndaki kavramlar ile sembollerin dayandığı eski inanışlar çerçevesinde yorumlanması gerektiğini, Mezopotamya’dan kaynaklanan ve bir kısmı hâlen günlük hayatta da vârolan bu inanışların zamanla edebiyata sembol ve kavram olarak yansıdığını senelerden buyana söylemiştir ve bu kurallar çerçevesinde çalışan tek edebiyat tarihçimizdir. Eserlerinde bu görüşünün teori yahut iddia değil hakikat olduğunu delilleri ile ispat etmiştir.

        DİVAN EDEBİYATI, MİTOLOJİDİR!

        Hoca’nın verdiği çok sayıdaki emsalsiz bilgilerden bir-iki örnek nakledeyim:

        Meselâ, Leylâ ve Mecnun hikâyesinde bir “köpek” bahsi vardır… Ali Şir Nevâî’ye ait “Leylî ve Mecnun” mesnevisinin meşhur beyitlerinden olan ve “Köpeklerin dilinin ucu yere değmekte, köpekler arslanın beyazlığında veya alnındaki aydınlıkta kendilerini göstermekteler” anlamına gelen “İtler tili yerge yetkürüp baş / Gurre-i esed içre eyleben fâş” mısraında geçen “köpek” ve “esed” yani “arslan” kelimeleri çok eski inanışların akisleridir; Nevâî “köpek” ve “arslan” sözleri ile bir yerde gökyüzünün haritasını anlatmaktadır.

        “Köpek”, yaz aylarında gündüz göğünde görülebilen ve çok önemli bir yıldız kümesi olan, “Sirius” veya “Canis Major” denen “Büyük Köpek Yıldızı”dır; aynı yıldız Mısır mitolojisinde köpek veya çakal başlı “Anibus” ile beraber İsis ve Hathor isimli tanrıların sembolüdür. Kavramın geçmisi ise tâââ Akat devrinde vârolan sonraki medeniyetlerde “İnanna”, “Astarte”, Afrodit” ve “Venüs” isimlerini alan “Ninurta”ya kadar uzanır. Eski inançların tanrıları mitolojinin ardından bir medeniyetten diğerine geçerek edebiyatta da yer bulmuş, binlerce sene sonra klâsik edebiyata da girmiş ve Leylâ ile Mecnun hikâyesi de bu inanışlardan nasibini almıştır. Leylâ, Mecnun, hikâyesinde bahisleri geçen köpek, ceylân ve diğer bütün varlıklar eski inanışların akisleridir ve özellikle “güneş” kavramının bu inançların yansımalarında çok önemli yeri vardır.

        REKLAM

        Prof. Gönül Tekin diğer iki kitabında, “Hayat Ağacı” ve “Simurg’un Kanadı”nda eski inanışların edebiyatta nasıl sembolleştiğini örnekleri ile anlatıyor. Eserlerini dikkatli şekilde okuduğunuzda Eski Türk Edebiyatı’nda yoğun şekilde geçen “ağaç” kavramının ve özellikle de “hayat ağacı” ile “bilgi ağacı”nın, eserlerde sıkça bahsedilen “güneş” ile “kılıç”ın, “Şahmerdan”ın, “bahçe” ile “servi” motiflerinin ve daha birçok sembolün binlerce sene öncesine dayanan temellerini görecek ve efsanelerin bu şekilde otuz, hattâ kırk asır boyunca kesintisiz şekilde devamına hayret edeceksiniz.

        Gönül Hoca’yı üniversitelerimizde binbir türlü ezâya ve cefâya uğraması yüzünden Amerika’ya kaçırdığımızı ve orada senelerce Harvard Üniversitesi’nde hocalık ettiğini söylemiştim…

        Hoca, “her işte bir hayır vardır” misâli, verdiği eserlerde Amerika’nın büyük etkisinin bulunduğunu, zira Harvard Üniversitesi’ndeki kaynaklara Türkiye’den değil ulaşmanın, bunların mevcudiyetlerini bilmenin bile mümkün olamadığını söylüyor…

        Prof. Gönül Tekin’in kırk küsur sene sonra Türkçe olarak çıkartmaya başladığı eserleri, edebiyat tarihçilerimiz için çok önemli ve ufuk açıcı kaynaklardır. Temennim, Gönül Hoca’yı kitaplarını Türkiye’de yayınlamaya ikna eden Yeditepe Yayınları’nın sahibi Mustafa Karagüllüoğlu’nun, Hoca’nın şâheseri olan ve 1992’de Harvard’dan çıkan “Çengnâme”nin de Türkiye’de neşrini sağlamasıdır.

        Gönül Hoca’yı otuz küsur kedisinden biri ile beraber gösteren bu fotoğrafı iki hafta önce, muazzam kütüphanesinin verandasında çektim.
        Gönül Hoca’yı otuz küsur kedisinden biri ile beraber gösteren bu fotoğrafı iki hafta önce, muazzam kütüphanesinin verandasında çektim.
        Prof. Gönül Tekin’in Yeditepe Yayınları’ndan ardarda çıkan üç eseri.
        Prof. Gönül Tekin’in Yeditepe Yayınları’ndan ardarda çıkan üç eseri.

        Diğer Yazılar