Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Doğu Akdeniz’de aylardan buyana Yunanistan ile beraber bize karşı manevra üstüne manevra çeviren Fransa, çabalarının ilk semeresini nihayet elde etti: Yunan Başbakanı Kiryakos Miçotakis ellerinde bulunan Fransız yapımı Mirage savaş uçaklarına ilâve olarak, yine Fransa’dan 18 adet Rafale savaş uçağı alacaklarını duyurdu.

        Yunanistan’ın savaş uçağı filolarını bu şekilde yenileyecek olmasının, Fransa’nın kasasına milyarlarca euro girmesi mânâsına geldiğini söylememe herhalde lüzum yoktur…

        Atina böyle bir karar verir de Paris memnuniyetini ifade etmez mi hiç?

        Fransız Savunma Bakanı Florence Parly sevinçten göğün tâââ dokuzuncu katına yükselmişçesine huşû içerisinde bir açıklama yaptı, satış andlaşmasının önümüzdeki aylarda imzalanacağını söyledi ve “Yunanistan’ın bizden savaş uçağı satın alma kararından aman da nasıl memnunuz, nasıl!” gibisinden sözler etti.

        Eeee, ne de olsa şimdilik bir buçuk milyar dolar garanti gibi ama işin gerisi de gelecek! Yunanistan önümüzdeki on sene içerisinde on milyar euroluk silâh alacağını duyurduğuna göre Emanuel Makron’un Miçotakis’i ne yapıp edip daha da bir kafaya alması, yani hiç durmadan cilvelerle dolu sirtakiler oynaması gerekiyor…

        Bir zamanlar en başta kültürü olmak üzere daha birçok özelliği ile Türkiye dahil neredeyse bütün dünyayı baştan aşağı etkileyen Fransa’nın bugün geldiği hâle bakın! Cumhurbaşkanları birkaç milyar euro uğruna en namlı rakkaselere rahmet okuturcasına kıvırıp duruyor!

        REKLAM

        KERAMET GİBİ SÖZLER!

        Ama beni asıl şaşırtan hadise, gün geçtikçe karasevda gibi daha da katmerli hâle gelmeye başlayan Fransız-Yunan muhabbetinin bundan 46 sene önce söylenmiş bir sözü, rahmetli büyükelçi Osman Olcay’ın bir ifadesini haklı çıkartması oldu…

        Bilmeyenler için kısaca yazayım: 2010’da vefat eden Osman Olcay hariciyemizin çok önemli bir mensubuydu, kısa bir müddet Dışişleri Bakanlığı da yapmıştı ve artık tarihe intikal etmiş olan benzeri kalmamış diplomatlar silsilesinin son temsilcilerindendi…

        Osman Olcay, Birleşmiş Milletler’de delege olarak bulunduğu 1974’te Kıbrıs Harekâtı’nı yapmak zorunda kalmıştık. İkinci harekâtın duyulmasından hemen sonra Fransa’nın Birleşmiş Milletler’deki temsilcisi Güvenlik Konseyi’ne Türkiye’nin tamamen aleyhinde bir karar tasarısı vermiş ve Olcay’dan diplomasi tarihine geçen bir cevap almıştı…

        Osman Olcay, 17 Ağustos 1974’teki konuşmasına “Fransa zaman zaman büyük devlet olabilmekte fakat küçük işler yaptığı zaman da alabildiğince aşağılaşmaktadır” diye başlamış ve şöyle devam etmişti:

        “Şimdi karşımızda gördüğümüz, Fransa’nın bu küçük yanıdır. Yabancı lejyonların Fransası, Şakiyet Yusuf cinayetlerinin, paraşütçülerin Fransası bugün karşımıza geçmiş, Türkler’in yaptıklarını kınamaya kalkışıyor. Fransa galiba büyüklük vehmine kapılarak böyle bir rol oynamaya hevesli. Fakat kimsenin çoktan beri ona büyüklüğü yakıştırdığı yok artık…”.

        Osman Olcay asıl vurucu ifadeyi en sona bırakmış, konuşmasını “En az Kıbrıs kadar zehirleyici olan diğer meseleler konusunda sessiz kalmaya uzun süredir alışkın bir devletin bu ânî çıkışı nedendir? Fransa’nın vicdanını yatıştırabilmek için acaba kaç Miraj uçağı satın almak gerekir?” sorusu ile tamamlamış ve birçok delegeye “Ekselâns, herifin anasını ş’aaptın” dedirtmişti!

        Büyükelçi Osman Olcay’ın 1974’te söylediklerinin tam 46 sene sonra aynen çıktığını görünce, “Rahmetli acaba keramet sahibi mi idi?” diye düşünmeden edemiyorum…

        Diğer Yazılar