Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yunanistan Başbakanı Miçotakis, Türkiye düşmanlığında artık hududu aştı. Hakkımızda ağzına geleni söylüyor, her vesile ile bize veryansın edip duruyor, esip gürlüyor ama Türkiye aleyhtarlığının getirdiği silâhlanma hırsı yüzünden de Yunan ekonomisi batma yolunda sür’atle ilerliyor...

        Adam halbuki sokaktan gelmiyor, nesillerdir politikanın içerisinde olan önemli bir ailenin mensubu... Birinci Dünya Harbi’nin ardından 15 Mayıs 1919’da İzmir’i işgal eden ve Anadolu’yu da işgale yeltenen, Millî Mücadele’de köteği yedikten sonra doğru yola gelen, hattâ sonraki senelerde Atatürk’ü Nobel Barış Ödülü’ne aday gösteren Yunanistan’ın meşhur başbakanı Elefterios Venizelos’un ablası Katingo’nun torun çocuğu; yani Venizelos büyük dayısı oluyor... Babası Konstantin Miçotakis birçok bakanlıklar ve nihayet başbakanlık yapmış tecrübeli bir politikacı... Bir ara Kültür Bakanı, sonra Atina Belediye Başkanı, ardından da Dışişleri Bakanı olan, ilk bakanlığından itibaren sadece Yunanistan’ın değil, dünyanın da en hoş hanım politikacılarından olarak bilinen, İstanbul sosyetesi ile yakın dostluk kuran ve hâlen milletvekilliği yapan Dora Bayanni de 14 yaş büyük ablası...

        Miçotakis, Yunan politikasında nerede ise bir buçuk asır boyunca söz sahibi olmuş böylesine önemli bir aileden geliyor ama artık tek bir sermayesi var: Türkiye düşmanlığı!

        REKLAM

        “KÎR” VE “KOS” BİRARADA!

        Adamın ismini düşünüp “Zaten adında bile meymenet yok diyeceğim”, ayıp olacak ama maalesef böyle! Yunanistan Başbakanı’nın bir başka dilde tuhaf, tuhaftan da öte ayıp mânâlara gelen bir ismi var!

        Miçotakis’in ilk adı, mâlûm, Kiryakos...

        “Krios” ismi Yunanca’da “sahip”, “efendi”, “kâinatın hâkimi ve idarecisi” demek olan “Kiri”nin sonuna “en”in karşılığı “akos”un ilâvesi ile yapılır ve “en efendi”, “efendilerin efendisi”, “efendiye ait” mânâsına gelir...

        Bu “efendi” bizim bildiğimiz efendi değil; “Allah”, “âlemlerin sahibi” ve “Hazreti İsa” demektir... Hristiyanlıkta Hazreti İsa zaten hâşâ Allah kabul edildiği için “efendi” sözü her iki kavramı da ifade eder ve “Kiryakos” dolayısı ile “Allah’a” yani “İsa’ya ait” demek olur...

        “Kiryakos” Yunanca’da bu mânâdadır ama kelimeyi Farsça, hattâ Osmanlı zamanı Türkçe metinler çerçevesinde düşündüğünüz takdirde çok ayıp bir ifade ile karşılaşırsınız.

        Meselenin can alıcı noktası, işte burada!

        Şimdi tekrardan affınızı rica rica edeyim ve Yunanistan Başbakanı’nın isminin diğer mânâsını, yani “Kiryakos”un çok çok ayıp bir şekil almasını hem dilbilim meraklısı okuyucular için, hem de Türk-Yunan ilişkilerine daha da derin bir boyut kazandırmak maksadıyla açıkça izah edeyim:

        Farsça’da “kîr” erkeğin, “kos” veya “kûs” kadının cinsel organıdır; “ya” da bizdeki bildiğiniz “”ya”, “yahut”, “veya” anlamına gelir ve neticede “Kiryakos”, Farsça düşündüğünüzde “erkeğin yahut kadının şeysi...” demek olur! Bu iki kelime günümüz Farsçasında hâlâ mevcuttur, eski asırlarda kaleme alınmış Türkçe metinlerde de mâlûm kelimelerin apaçık yazılmalarının ayıp kaçacağı düşünülmüş ve Farsça olarak kullanılmışlardır!

        60’lı senelerde Tahran’da bulunmuş Türk diplomatlar, ilk ismi “Kiryakos” olan Yunan Büyükelçisi’nin bir mesele yüzünden Şah Rıza Pehlevi’yi çıldırttığını ve Şah’ın protokol memurlarına “Şu herife söyleyin, kir mi yoksa kos mu olduğuna artık karar versin” diye haykırdığını anlatırlardı...

        Yunanistan Başbakanı’nın aleyhimizde söylediklerine ve yapıp ettiklerine bakıp “Adamın isminde bile meymenet yok!” demek galiba hiç de ayıp olmayacak!

        Diğer Yazılar