Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        PAZAR günü Resmi Gazete’de yayımlanan 696 sayılı KHK’nın tartışma koparan 121. maddesinin daha açık bir Türkçe ile yazılması gerekirdi. Eleştiriler doğru. AK Parti Sözcüsü Mahir Ünal ve Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün açıklamaları son derece net, ancak aynı netlik yasa maddesinde yok. Tarif edilen eylemleri gerçekleştirenlerin 16 Temmuz sabahıyla sınırlı olduğu ortaya konulmalı. Yeni bir KHK ile bu durumun düzeltilmesini ve netleşmesini isteyelim.

        Gelin, bunu hep beraber söyleyelim. Ama şunu da ekleyelim: 15-16 Temmuz’da darbeci askerlere karşı savaşarak vatanımızı bir işgal ve istiladan kurtaran kahraman vatandaşlara yönelik yargı muafiyetine dair bir Anayasa maddesi dahi çıkarılsa doğru olur. Emin olun, böyle bir düzenlemeyi milletin yüzde 80’i onaylar.

        O KAMPANYALAR

        Bakın, mahkemelerde 15 Temmuz gazilerine ve şehit yakınlarına darbeciler, “Yargılanacak ve hapse gireceksiniz” diye bağırıyor. Sosyal medyada, “15 Temmuz’da askerlerimizi şehit eden katiller hapse girecek” diye korkunç kampanyalar açılıyor. Bunları FETÖ’cüler açıyor ama inanamadığım şekilde bazı Ergenekon sanıkları bile bunlara destek oluyor. Kimi CHP’liler ve solcular, Erdoğan düşmanlığını 15 Temmuz şehitlerine doğrudan yansıtarak çok büyük bir yanlış yapıyorlar. Toplumun büyük çoğunluğunu kendilerinden nefret ettiriyorlar. Suriye iç savaşından kafası kesilen asker görüntülerini alıp sosyal medyada 15 Temmuz’dan görüntülermiş gibi yayanlar bilerek ya da bilmeyerek FETÖ’ye hizmet ediyorlar.

        BAHÇELİ’NİN ÇIKIŞI

        Tabii şunu da hatırlatmak gerek: 15-16 Temmuz’da tankların önüne yatmış ve kurşunların üzerine koşmuş insanları, ne hapisle ne ölümle korkutabilirsiniz. Yarın ister FETÖ darbesi, ister 27 Mayıs tipi askeri darbe olsun, milyonlarca yürekli insan yine sokaklara çıkar ve yine tankların önüne yatar. Siyaset kurumunun en önemli görevlerinden biri de bu insanların yanında durmak ve onları korumak.

        MHP Lideri Devlet Bahçeli ile farklı siyasi görüşlere sahibiz. Ancak kendisi de 15 Temmuz kahramanlarından olan Devlet Bey’in şu açıklaması benim ve sanırım milyonlarca insanın da hislerine tercüman oldu: “FETÖ’ye cesaretle direnenler, darbecilere meydan okuyanlar, istilacılara vatanı dar edenler yargılansın, cezai sorumlulukları doğsun mu isteniyor? Bu soruya ‘Evet’ diyenler var ise bize göre vatan hainidir.”

        *************

        15 TEMMUZ DİRENİŞİ NASIL İTİBARSIZLAŞTIRILIR?

        LAFTA herkes 15 Temmuz darbe girişimine karşı tavır alıyor. İlk cümleyi olması gerektiği gibi kuruyorlar. Ama bir bakıyorsunuz, ikinci cümlede tavır değişiyor, gerçek düşünceleri ortaya çıkıyor. Bu konuda en popüler söylem şu:

        “15 Temmuz darbesini siviller değil, TSK içinden bu darbeye karşı çıkanlar engelledi. Zaten ordudan darbeye katılım çok azdı.”

        Bu söylem doğru değil. Tabii ki TSK içinden Ömer Halisdemir gibi bireysel kahramanlar çıktı. Fakat rakamlar ortada. 15 Temmuz’da muvazzaf olan 358 generalin 171’i darbeye katıldı. Bu, çok korkutucu.

        Darbeyi esasen darbeye karşı çıkan TSK mensuplarının önlediği söylemi 15 Temmuz sivil direnişini itibarsızlaştırmak için özellikle dile getiriliyor. Ama iddiaya en güzel cevabı yine TSK’nın içinden FETÖ mağduru Korgeneral İsmail Hakkı Pekin veriyor.

        15 Temmuz öncesi orduda 358 general bulunduğuna değinen Pekin bu generallerin 171’inin darbeye iştirak etmekten tutuklandığını ya da TSK’dan ihraç edildiğini belirtiyor ve söylendiği gibi bu olayın küçümsenmemesi gerektiğini söylüyor.

        Darbeyi halkın direnişinin engellediğini her vesileyle ifade ediyor.

        *************

        ESAS TEHLİKE ‘TEK TİP’TE

        YİNE 696 sayılı KHK’da yer alan tek tip kıyafet düzenlemesi, diğer tartışmanın gölgesinde kaldı; halbuki esas sıkıntı çıkarabilecek, gerilim yaratabilecek madde bu madde. Zira diğeriyle ilgili kasıt ve niyet kesin bir şekilde ortaya kondu, ancak bu düzenleme 50 bini FETÖ davalarından olmak üzere toplam 60 bin terör sanık ve hükümlüsünü ilgilendiriyor ve eminim önümüzdeki günlerde davalarda en çok konuşulan unsur haline gelecek...

        Esasen aylar önce tek tip kıyafet tartışması yapılmış, sonrasında bir adım atılmamıştı. Ancak gördüğüm kadarıyla 15 Temmuz mağdurları ve şehit aileleri başta olmak üzere tabandan bir talep var. Nitekim araştırmacılara sorduğumda, bu uygulamaya desteğin yüzde 85’lerde göründüğünü söylüyorlar ama bu destek, yapılanın doğru olduğunu göstermez. Yapılan düzenleme adil yargılanma hakkının üzerine gölge düşürebilir. Bu son derece tehlikeli ve hukuk süreçlerine zarar verici nitelikte sonuçlar doğurabilir.

        GAZETECİLERE DE Mİ GİYDİRİLECEK?

        Belki sadece 15 Temmuz ana davalarında yargılanan darbeci askerleri ayırarak bir düzenleme yapılsa kamu vicdanını tatmin için bir adım olarak yorumlanabilir, ama terör kapsamında yargılanan herkese böyle bir tulum giydirmek vicdana ve adalete sığmıyor.

        Düşünün bu kapsamda yargılanan gazeteciler, yazarlara da tek tip kıyafet uygulanacak... İlk akla gelen Cumhuriyet Gazetesi davası. Bu dava zaten son derece sıkıntılı, maalesef tutukluluklar devam ediyor. Şimdi de gazetecilere tulum mu giydirecekler? Bu hakikaten fevkalade yanlış olur... Böyle bir fotoğrafı dünyaya da anlatamazsınız. Zaten bu dava Türkiye’nin önüne habire bir demokrasi testi gibi konuyor. Bir de bu uygulama başladığında olacakları tahmin edebiliyor musunuz?

        Peki ya FETÖ kapsamında yargılanan gazeteciler ve yazarlar? Çoğu direnecektir. Direnince de avukatı ve yakınlarıyla görüşme yasakları, hatta belki hücre hapsi gelecek... Düşünmesi bile insanı üzüyor...

        Tek tip kıyafet düzenlemesinin yeniden gözden geçirilmesi ve muhakkak uygulanacaksa kapsamının darbeci askerlerle sınırlandırılması şart. Aksi halde yargılamalar ne kadar adil olursa olsun üzerlerine gölge düşecek...

        Diğer Yazılar